'70 milyon insanın kardeşliği bozuluyor'

ANKARA (İHA) - Cumhuriyet Hlak Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, terör olaylarının nitelik değiştirdiğini, Türkiye'de yaşan son terör olaylarının günlük siyasi akış içinde geçiştirilemeyeceğini belirterek, terör konusunu görüşmek üzere TBMM Genel Kurulu'nu olağanüstü toplantıya çağırdıklarını söyledi.

70 milyon insanın kardeşliğinin bozulmak istendiğini kaydeden Baykal, "Belli bir amaç uğruna, planlı olarak terör uygulanıyor. Bu terör olayları 3 Ekim'de endeksli değil" dedi.

Hükümetin tavrını eleştiren, Irak'taki olayların terörü beslediğini kaydeden Baykal, Türkiye'de yasaları uygulayacak siyasi bir irade olmadığını savundu. Baykal, ABD'nin Türkiye üzerinden sevkiyat yaptığını öne sürdü. Baykal, başbakanın sözlerine de değinerek, niyetlerinin bekçiyi dövmek değil, değiştirmek olduğunu söyledi.

Reklam
Reklam

CHP Grubu, bugün TBMM'de toplandı. Genel Başka Baykal, Meclis Genel Kurulu'nun toplanmasından önce partisinin grup toplantısındaki konuşmasında, olağanüstü toplantının Türkiye'nin bugünü ve geleceği açısından büyük önem taşıdığını kaydederek, TBMM'nin, ana muhalefetin, tüm siyasi partilerin üzerlerine düşeni yapmak zorunda olduğunu söyledi.

Türkiye'de terörün tavır değiştirdiğini, eskiden güvenlik güçlerine yönelik hareket varken, şimdi doğrudan vatandaşa dönük terör olayları yaşanmaya başladığını dile getiren Baykal, "Türkiye ağır bedel ödeyerek, bu noktaya geldi. Şimdi, karayollarına, tren yollarına mayınlar döşeniyor.

Turizm bölgelerini panik ve korku ortamına çekebilmek için patlamalar yapılıyor. 17 ayrı kentinde 20'den fazla büyük terör olayı meydana geldi. Bu durumun hızla artması anlayışı herkesi kaygılandırıyor. Böyle bir manzarayla karşı karşıyayız. Türkiye'de yaşanan terörün niteliği değişmiştir. Halkı, milleti, insanlarımızı doğrudan terör çatışmasının parçası haline getirmeye dönük provakasyonlar sergilenmeye başlamıştır" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"70 MİLYON İNSANIN KARDEŞLİĞİ BOZULUYOR"

Son terör olaylarını hatırlatan Baykal, normal insanların, terörün bir parçası haline getirilmeye çalışıldığını, olayların Karadeniz'e kadar yaygınlaştırılmak istendiğini söyledi. Baykal, "Konu kontrol edilebilir olmaktan çıkıyor. Halkı işin içine çekmeye başlıyor. Bu planlanıyor. Çatışmalar, gerginlikler oluyor. Terörü, tek tek insanları doğrudan etkileyebilecek toplumsal süreç haline getirilmek isteniyor. Sistemli bir planın parçası bunlar" dedi.

CHP'nin bu manzara karşısında sorumluluk duygusu içinde hareket geçtiğini ifade eden Baykal, Türkiye'de büyük yanlışlıklar yapıldığını belirtti. "Refah kaybının, haksızlıkların zaman içinde telafisi mümkündür. Ama 70 milyon insanın kardeşliğini bozarsanız, bunu telafi etmek mümkün değildir. Terör konusunu, hiçbir şekilde günlük siyasetin parçası haline getirmedik" diyen Baykal, "Terör mücadelesi parti mücadelesi değildir. Hepimizin ortak mücadelesidir. Bugün iktidarda olan kaybolup giderler, muhalefette olanlar iktidar olabilirler. Bu nedenle sorumluluk duygusu içinde hareket etmeliyiz. Terör hepimizin ortak sorunudur. Yanlışlıkları dile getirmeyi günlük siyaset anlayışı için burada değiliz" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Baykal, hükümeti terör olaylarının mantığını iyi değerlendiremediğini belirterek, şu mesajları verdi:

"Olayları, hükümetin doğru bir biçimde anladığını, değerlendirildiğini söylemenin imkanı yoktur. Türkiye'de niye terör var. Teröre ne yol açmaktadır? Arkasındaki talep nedir? Bunun adını iyi koymak lazım. Teşhis etmekten çekinmeyelim? Duygusal bir tepki olarak anlaşılabilecek bir tepki midir? Terörün arkasında yatan nedir?

Türkiye'de yaşanan terörün arkasında siyaset projesi vardır? Belli bir siyaset amaç için terör uygulanmaktadır. Türkiye'nin anayasal rejiminin, millet tanımının değiştirmek, devlet yapısını değiştirmek için terör bir siyaset yöntemi olarak uygulanmaktadır. Siyaset projesinin uygulanmasını kolaylaştırmak, engelleri kırmak, yetkilileri, toplumu olayın içine çekmek için bilinçli olarak uygulanmaktadır. Bayrak çizilmiştir, federasyon denilmiştir. Şiddet yöntemi mevzi kazanmak için belli talepleri topluma kabul ettirmenin, yetkilileri korkutmanın yöntemi olarak uyglanmaktadır. Şimdi 'af çıkarın İmralı'dan emir versin. Şiddet yavaşlar' deniyor. Bu Türkiye'nin önüne geliyor. Af çıktığında terörün ortadan kalkacağını söyleyebilir misiniz? Af talebi bu mücadeleyi sürdürmekten vazgeçme anlamına geliyorsa, ayrılıkçı siyaset yapma anlayışını bırakacaklarını ifade ediyorlar mı? Af bir ara evredir."

Reklam
Reklam

"3 EKİM'E ENDEKSLİ BİR OLAY DEĞİL"

Hükümeti bu konuda eleştiren CHP lideri Baykal, "Başbakan'dan, İçişleri Bakanı'ndan herhangi bir değerlendirme duyamıyoruz. 3 Ekim'e kadar bekleyin diyorlar. Bu 3 Ekim'e endeksli bir olay değil. O tarihte ortadan kalkacağını beklemek kolay değil. Genelkurmay Başkanı 'kısıtlı yetkilerle mücadelemizi sürdürüyoruz' dedi. MGK'da bunu bilmesi gerekenler biliyorsa sorun yok. MGK'da bulunan siyasetçilerin bu konudaki anlayışları farklı. Yeni düzenlemeye 'ihtiyaç var' diyenler de bu hükümetin üyeleri, 'buna ihtiyaç yok' diyenler de hükümetin üyeleri. Zihni bir kargaşa var. Başbakan birgün çıkıp 'düzenlemeye ihtiyaç var' diyor ertesi gün farklı söylüyor. Yeni bir yasa hazırlığı var mı. İhtiyaç var mı, ihtiyaç yoksa niye yok söylesinler. Yeni yasama düzenlemesinden önce, mevcut yasaları uygulamak için siyasi iradeye ihtiya'ını, olayların Karadeniz'e kadar yaygınlaştırç var. Varolan yasalar uygulanmıyor. Uygulanmaması politika sanılıyor" ifadelerini kullandı.

Fatih Camii'nde yaşanan olaylara da değinen Baykal, "Fatih Camii'nde namazdan sonra, avluda mikrofon kurulmuş, yüzlerce kadın çocuk bir araya getirilmiştir. Hutbeler yetersizmiş, gerçek hutbeyi bunlar veriyormuş gibi değerlendirmeler yapılıyor. Cumhuriyete, Atatürk'e küfürler ediliyor. Güvenlik güçleri de bunu izliyor. 24 sayfalık metin okunuyor. Televizyonlar kaydediyor. Süre bitince güvenlik güçlerinin arasından ellerini kollarını sallayarak, güvenlik güçleriyle selamlaşıp gidiyorlar. AKP 3 yıl iktidar olmasaydı böyle olay olur muydu? Müdahale etmeyi engelleyen yasa engeli mi var. Devlet bu olayı bildiği halde, Başbakan'ın gözü önünde olay tekrar Ankara'da yaşandı. Bunu uygulamak istemeyenlere yeni yetki verseniz, yeni yasa getirseniz ne olur" dedi.

Reklam
Reklam

ABD Başkanı Bush ve Talabani görüşmesini değrelendiren Baykal, "Talabani, Başbakan'a, 'Nasıl oluyor da tutukladınız insan emirler verebiliyor' diye soruyor. Başbakan da, 'Demokrasi budur' dediğini öğreniyoruz. Talabani bu iddiayı gündeme getiriyor. Hükümetin tavrı ne oldu? Basın sözcüsü açıklama yaptı. Bu olayı reddetmedi, doğru olduğunu belirten bir açıklamaydı. Başbakan böyle bir olayı hatırlamıyor. Talabani hatırlıyor. 'Ne münasebet, hiçbir zaman böyle bir şey söylemedi' diyorlar. Başbakan hatırlamıyormuş. 'Tutanaklarda böyle bir ifade yok. Başbakan hatırlamıyor.' Bu tür görüşmelerde ağızdan çıkan her söz tutanağa geçmez. Talabani, Başbakanlık Basın Sözcüsü'nün bulamadığı görüşmeden sonra tekrar bir görüşme yapmış. Tutanaklara bakılmamış" şeklinde konuştu.

"ŞİDDET DEMOKRASİNİN BİR PARÇASI DEĞİLDİR"

"Şiddet demokrasinin bir parçası değildir" diyen CHP lideri Baykal, "Buna dönüştürürseniz, demokrasiye en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Demokrasiyi kurutur, bitirir. Demokrasi fikirle, mantıkla yapılır. Masaya silahı koyarsanız, demokrasi kalkar. Başbakan, "Demokrasi budur, elbette koyar' diyebilir. Bu olayları büyütmek, basının sürekli tırmandırması yanlıştır. Türkiye'de yaşanan olaylar, etkisizleştirilebilir noktayı çoktan aştı. Yazmayın, çizmeyin diyerek olayı çözümleyemezsiniz. Cenaze törenlerini nasıl görmeden geleceksiniz. 'Talimat verir' dersen bu işi yapamazsın Sayın Başbakan. Sadece Başbakan'ın değil, aydınların da zihni karışık. Demokraside şiddete hayır diyeceksin korkmayacaksın" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Başbakanın 'eyalet' sistemi ile ilgili daha önce söylediği sözleri de gündeme getiren Baykal, "Etnik çatışmanın çözümü eyalet kurulmasından yanadır diyorlar. Bu manzara karşısında takındığın tavrın altında ne yattığını iyi düşünmek lazım. Yapılanları ve yapılmayanların çok iyi hesaplanması lazım. Yapılanlar var, yapılmayanlar var. Hepimizi rahatsız edecek. Terörün arkasında her zamankinden çok dış politika rol oynamaktadır. Kara Kuvvetleri Komutanı Türkiye'yi uyardı. 'C-4 trafiği hızlandı' dedi. Hep birlikte C-4'ü öğrendik. Nereden geldiğini askeri otoriteler söyledi. Ne yapıldı? Kuzey Irak'taki durumun terörü beslediği açık değil mi? Türkiye terör ortamına dönüştürülüyor. İktidar seyrediyor. Sadece laf laf laf..." ifadelerine yer verdi.

"TALABANİ'NİN MERHEMİ OLSA KENDİ BAŞINA SÜRECEK"

"Talabani'nin merhemi olsa kendi başına sürecek" diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bağdat'ın dışına çıkamıyor. Irak, insanlık tarihinin en acı sayfaları yaşanıyor. Telafer'de facia yaşanıyor. Bush çöz demiş. Talabani bu işi çözecek mi? Türkiye, bu iyi niyete teşekkür ediyor. CHP, işin başında 'Irak savaşına karışmayalım' dedik. 'Türkiye Kuzey Irak'a güç yerleştirsin' dedik. 'Irak'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz' dediler. Irak parçalandı. Başka ülkelerin sözüne güvenerek, bir ülke korunmaz. Türkiye-Irak sınırı dağların zirvesinden geçerek çizilmiş. Ülkeyi korumak istiyorsan, ovaya kadar ineceksin. Bu nedenle buna ihtiyaç var.

Reklam
Reklam

Coğrafi ihtiyaç. Bunu ihmal ederseniz, işte bu olanlar oluyor. PKK, Bağdat'ta büro kurmuş, radyo kurmuş. Bunları Talabani ve Barzani biliyor. Bu ortamda ABD, askeri sevkiyat yapıyor duyuyoruz. Parlementonun bilgisi dışında askeri malzeme gönderildiği haberleri ortadayken, en haklı konudaki talebinizi ortaya koymakta ürkek, çekingen davranmanızı anlamak mümkün mü? Boş, uygulama şansı olmayan laflarla olaylar geçiştirilmektedir. Dış politikada zafiyet vardır. Hükümet, terör kavramını anlamış değildir. Oyalama, geçiştirme yapıyorlar. Önlem, mücadele yapma bunlar söz konusu değil. Terörü çığrından çıkaracak olaylar, sırt sıvazlamalar yapılıyor."

"TC KAFATASI, IRK, KAN DEVLETİ DEĞİLDİR"

Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "TC kafatası, ırk, kan devleti değildir. Siyasi bilinç devletidir. İnsanlarımızın farklı etnik kimlikleri mezhepleri var. Elbette olacak. Devlet yapılanması bunun uzantısı değil. Devlet yapılanması tamamen ayrı. Hepimiz kardeşiz. Bu ülke hepimizin. Yanlışları hep birlikte, el ele vererek düzelteceğiz.

Reklam
Reklam

Türkiye'deki millet tanımı ırkçı bir millet tanımı değildir. Atatürk milliyetçiliği içinde herkes yerini almıştır. Kürt de, Arap da, herkes TC'nin vatandaşıdır. Türkiye'de farklı etnik yapıların ayrılabileceklerini söylersiniz, siz de başbakansanız, Türkiye'nin terörle mücadelesi risklerle karşı karşıyayız. Niyetimiz sadece üzüm yemek değil. Bekçiyi dövmeyi düşünmüyoruz. Bekçiyi değiştirmeyi düşünüyoruz. O bekçi oradayken, üzümü yemek zor görünüyor. Sayın Başbakan müdahale etmeyen sensin, senin polisin. Bu doğru bir yaklaşım değil."

Bu arada, Baykal konuşurken elektrikler kısa bir süre grup salonunda kesildi. Elektriklerin kesilmesiyle birlikte salondaki milletvekilleri ve izleyiciler ayağa kalkarak alkışladı. Alkış devam ederken elektrikler geldi. Baykal da, "Alkışlarınızla enerji verdiniz" dedi.