KOCAELİ (AA) - Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, "Nakba Günü'nde 70'in üzerinde Filistinli kardeşimizin şehit edilmesi İsrail'in sistematik bir katliamıdır. Bunu kınıyoruz, telin ediyoruz ve dünyanın bunu İsrail'in yanına bırakmaması gerektiğini ve konuyu derhal her seviyede ele alıp İsrail'e gereken cezayı dünyanın el birliğiyle vermesi gerektiğini ifade ediyoruz." dedi.
Kocaeli Sanayi Odası'nın Mayıs Ayı Meclis Toplantısında konuşan Işık, son günlerde Kudüs dolayısıyla Filistin'de yaşanan sistematik katliamı telin ederek, İsrail'in adeta baruta ateşle yaklaştığını ve bölgeyi bir kan gölüne çevirmek için bugüne kadar sürdürdüğü o inatçı politikalarını şiddetlendirerek devam ettirdiğini söyledi.
Özellikle ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararıyla aslında bölgede yeni ve önlenmesi çok mümkün olmayan, çok büyük problemlerin de yeniden başladığını dile getiren Işık, Türkiye bölgenin biraz sükunete kavuşması için gece gündüz mücadele ederken, birilerinin bölgenin daha fazla karışması için sistematik olarak tahriklerini ve provokasyonlarını sürdürdüğünü kaydetti.
Işık, "Nakba Günü'nde 70'in üzerinde Filistinli kardeşimizin şehit edilmesi İsrail'in sistematik bir katliamıdır. Bunu kınıyoruz, telin ediyoruz ve dünyanın bunu İsrail'in yanına bırakmaması gerektiğini ve konuyu derhal her seviyede ele alıp İsrail'e gereken cezayı dünyanın el birliğiyle vermesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bunun için hem Amerika'nın gayrimeşru saydığımız büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararını hem de o sebeple oluşan tüm olaylardaki özellikle tutumundan dolayı ABD ve İsrail'i kınıyoruz. Bu kabul edilemez." diye konuştu.
"Artık bir konunun etkisinin nerede, ne zaman, hangi yöntemle, nasıl ortaya çıkacağını kestirmek dahi mümkün olmuyor." diyen Işık, "İsrail ve ABD yaptığı bu hareketlerle DEAŞ'a can suyu sağlıyor, terör örgütlerini yüreklendiriyor ve terörün maalesef dünyanın her yerinde eylem yapması için doğal bir zemin oluşturmanın gayreti içerisinde." ifadelerini kullandı.
- "Bizim yapımızda iyimserlik vardır"
Başbakan Yardımcısı Işık, şu anda dünyanın soğuk savaşa rahmet okutacak bir gerginlik ve belirsizlik dönemi yaşadığına işaret ederek, ABD-Çin rekabetinin bir ekonomik savaşa dönüşmüş durumda olduğunu ve ABD'nin, Çin ekonomisini yavaşlatmak ve kendi ekonomisinin gücünü korumak için çeşitli tedbirler aldığını anlattı.
Bu durumun Türkiye için tehditler ve fırsatlar barındırdığına dikkati çeken Işık, "Eğer burada Türk ekonomisi, Türkiye'nin ihracatçıları bu fırsatı iyi değerlendirip, birlikte çalışan bu pazardan biraz daha fazla pay alma imkanına sahip olursak bu bizim lehimize olacak. Bunun için de özellikle çalışmak durumundayız. Bununla ilgili detaylı çalışmaları ekonomi yönetimimizde ilgili arkadaşlarımız daha detaylı olarak yapıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Işık, Rusya ve Avrupa Birliği arasında da bir soğuk savaşın sürdüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Kırım'ın ilhakıyla başlayan süreç şu anda halen devam ediyor. Bunun bize olumlu ve olumsuz pek çok etkisi var. Yine aynı şekilde Suriye artık süper güçlerin bir bilek güreşi yaptığı alana döndü. Amerika ve Rusya bölgede bilek güreşine tutuştular. Bölgede yine İran'ın izolasyonunu amaçlayan Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in oluşturduğu ittifakın ABD ve İsrail tarafından desteklenmesiyle oluşan yeni bir durum var. Bütün bunlar aslında bizim önümüzdeki sürecin geçmişe göre daha fazla belirsizlikleri barındırdığını ve daha fazla tehditleri bünyesinde bulundurduğunu gösteriyor ama kötümserler her fırsatı tehdit görür. İyimserler ise bunun aksine her tehdidi bir fırsat görür. Bizim yapımızda iyimserlik vardır."
- "Türkiye büyümek zorunda"
"Böyle bir siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri konjonktürde Türkiye için bazı olmazsa olmazlar var." diyen Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son günlerde ekonomi çevreleri büyümeyi çok tartışıyor. Türkiye büyümek zorunda olan bir ülkedir. Bu kadar genç nüfusu olan bir ülkenin büyümekten başka çaresi olamaz. Eğer her yıl yüzde 5'ten fazla büyürseniz her yıl çalışma çağına gelen 1 milyon insanınıza iş verebilirsiniz. Bu büyüme azalırsa bu insanların bir kısmı işsiz kalır. Bunun da oluşturacağı sosyal maliyeti göze almak durumundasınız. Elbette büyümenin de getirdiği bazı yan etkiler diyebileceğimiz handikaplar var ama bunlar yönetilemez yan etkiler değil. İnşallah, hem Türkiye yüksek oranlı büyümeyi başaracak hem de bu konuda oluşan riskleri de başarılı bir şekilde yönetmeye devam edecek."
Işık, özellikle büyümenin kompozisyonunun çok önemli olduğunu dile getirerek, "Eğer Türkiye bu yapısal dönüşümü gerçekleştirmeyi başarırsa, yani üretim bazlı ihracat ve odaklı bir büyümeyi biz başarırsak işte o zaman o büyümenin yan etkilerini de ortadan kaldırma imkanımız olacak." şeklinde konuştu.