Libya'da hayatını kaybeden bir Milli İstihbarat Teşkilatı (**MİT**) görevlisinin cenaze töreniyle ilgili haberlerle ilgili olarak, MİT K**anunu'na dayanılarak 7'si gazeteci 8 kişi hakkında açılan dava bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi'ndeki 34üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. İlk duruşmada sanıkların kimlik tespiti yapıldı ve ilk sorguları yapıldı.**
Davada; Oda TV Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser tutuklu olarak yargılanıyor.
Yurt dışındaki gazeteci Erk Acarer hakkında da tutuklama emri bulunuyor.
İfadesinin alınmasından sonra serbest bırakılan, Akhisar Belediyesi basın biriminde sözleşmeli memur olarak çalışan Eren Ekinci ise davada tutuksuz olarak yargılanıyor.
Dava öncesi adliye önünde yapılan basın açıklamasına gazeteciler ve basın meslek örgütleri ile CHP, İYİ Parti ve HDP'den siyasetçiler katıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede sanıklar, "Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının ve ailelerinin kimlik, görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgileri yayımlamak, yaymak ve açıklamak" ile suçlanıyorlar.
50 sayfalık iddianamede "ifşanın bir plan dahilinde, sistematik ve koordineli biçimde" yapıldığı savunuluyor ve sanık gazetecilerin 19 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
İddianamede sanıkların "2937 Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 27/3. Fıkrası ile Türk Ceza Kanunu'nun 329'uncu maddesinde tanımlanan 'Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama' suçlarını işledikleri anlaşılmıştır" deniliyor.
Sanık avukatları ise, MİT mensubuyla ilgili bilgilerin kamuoyunda daha önce ifşa olduğunu dolayısıyla kendileri tarafından ifşa edilmesinin söz konusu olmadığını, aile ile ilgili bilgilerin ise suçlanan haberlerde verilmediğini söylüyor.
Avukatlar ayrıca birbiriyle ilişkileri bulunmayan sanıkların haber ve sosyal medya paylaşımlarının ilişkiliymiş gibi sunulmasının da davanın siyasi amaçlı olduğunun bir işareti olduğunu belirtiyor.
Koronavirüs önlemleri çerçevesinde küçük bir salonda ve az izleyiciyle başlayan duruşmada ilk olarak Murat Ağırel'in ifadesi alındı ve sorgusu yapıldı.
Ağırel, "Türk Dil Kurumu'na göre ifşa, gizli bir şeyi açığa çıkarmak demektir. Alenileşmiş bir bilginin devlet sırrı kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olabilir mi? Gizli olmadığı gibi ifşası da söz konusu değildir" diyerek sosyal medya paylaşımlarında suçlanmasına temel gösterilen bilgileri paylaşmadığını, davada yargılanan diğer sanıklarla bunu organize bir şekilde yaptığı iddiasının da tamamen gerçek dışı olduğunu söyledi.
Daha sonra sorguları yapılan Aydın Keser, 23 Şubat'ta yayımladıkları cenaze töreni haberinin açık kaynaklardan faydalanılarak hazırlandığını belirtti.
Ferhat Çelik de birçok kaynak tarafından yayımlanan bilgilerin kullanıldığını, gazetecilerin sadece resmi açıklamalarla yetinerek haber yapamayacağını vurguladı.
Duruşma, verilen ara sonrası diğer sanıkların kimlik tespiti, ilk ifadeleri ve sorgularıyla devam ediyor.
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görülen dava başlamadan önce bu dava için Haberin Var Mı adıyla bir araya gelen gazetecilerin düzenlediği basın toplantısına Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren; CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker ve Mahmut Tanal, Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve milletvekili Erkan Baş, HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve Dilşat Canbaz ve çok sayıda gazeteci katıldı.
Gazeteci Mehveş Evin tarafından okunan bildiride, davanın gazetecileri susturmak ve korkutmak amacıyla hazırlanan içi boş bir iddianameye dayandığı belirtildi.
Basın açıklaması sırasında HDP milletvekili Hüda Kaya, CHP milletvekili Tuncay Özkan ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da birer konuşma yaparak gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısını yinelediler.