9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sarıeroğlu: - "2017'de iş gücünü 31 milyon 643 bine yükselttik, istihdamı 28 milyon 189 bine ulaştırdık. İş gücü piyasasının bu denli büyümesi, iş sağlığı ve güvenliği açısından riskleri de beraberinde getirmesi beklenir ancak bu riskleri bertaraf edecek güçlü adımları attık" -"İş sağlığı ve güvenliği mevzuatını, gelişmiş ülkeler seviyesinde uyumlaştırdık, denetim ve rehberlik faaliyetlerini etkinleştirdik, toplumdaki sağlık ve güvenlik kültürünü geliştirdik. Bu sayede 2002 yılına göre 2017 yılında iş yeri sayısı yüzde 157 oranında, çalışan sayısı yüzde 177 oranında artmasına rağmen, 100 bin işçide ölümlü iş kazası oranı yüzde 38 oranında azaldı" - "İstihdam dostu büyüme politikalarımızla, ülkemizde iş gücü istihdam oranlarını hızla yukarı seviyelere çıkarırken, bir taraftan da insan onuruna yarışır çalışma koşullarını sağlamayı temel bir görev olarak görüyoruz"

İSTANBUL (AA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, "2017'de iş gücünü 31 milyon 643 bine yükselttik, istihdamı 28 milyon 189 bine ulaştırdık. İş gücü piyasasının bu denli büyümesi, iş sağlığı ve güvenliği açısından riskleri de beraberinde getirmesi beklenir ancak bu riskleri bertaraf edecek güçlü adımları attık." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde, “İş Sağlığı ve Güvenliğinde Koordinasyon ve İşbirliği” sloganıyla düzenlenen, 9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde başladı.

Reklam
Reklam

Sarıeroğlu, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, 2001 yılından beri düzenlenen ve bu yıl 9'uncusu gerçekleştirilen kongrede, "İş Sağlığı ve Güvenliğinde Koordinasyon ve İşbirliği" konusunu ana tema olarak belirlediklerini söyledi.

İş sağlığı ve güvenliği konusunda, küresel bilgi ve farkındalığa katkı sunmaktan Türkiye olarak gurur duyduklarını dile getiren Sarıeroğlu, kongre vesilesiyle iş sağlığı ve güvenliğini 31 temel konu başlığıyla düzenlenen oturumlarda her yönüyle müzakere ederek, iyi uygulama örneklerini hep birlikte paylaşacaklarını belirtti.

Sarıeroğlu, 4 gün sürecek kongrede G20 ülkeleri ile uluslararası iş sağlığı ve güvenliği organizasyonlarında iş birliği konulu tematik toplantılar, sempozyumlar, iş sağlığı ve güvenliği fuarı, teknik eğitimler, iş yerlerine teknik ziyaretler gibi aktivitelerin gerçekleştirileceğini aktardı.

İş kazaları ve meslek hastalıklarının dünyada her yıl milyonlarca çalışanın hayatına mal olduğunu, sağlıklarını ve hayat standartlarını olumsuz yönde etkilediğini dile getiren Sarıeroğlu, yaşanan ölümler ve kazaların, iş sağlığı ve güvenliği konusunun küresel bir mesele olduğunu acı bir şekilde gösterdiğini kaydetti.

Reklam
Reklam

İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda yitirilen hayatları hiç bir maddi değerle karşılaştırmanın mümkün olmadığını vurgulayan Sarıeroğlu, "Hiçbir düzenleme, hiçbir çalışma giden canlarımızı geri getirmez. Çalışanlarımızın hayatı, bizim için istatistiklerden daha öte bir anlam ifade ediyor. Tek bir canımızı dahi iş kazası ve meslek hastalığı dolayısıyla kaybetmeye tahammülümüz yok. Hedefimiz, tek bir çalışanın bile iş başında, iş kazaları, meslek hastalıkları sebebiyle hayatını kaybetmediği bir çalışma hayatına ulaşmak." diye konuştu.

İş sağlığı ve güvenliğini, milli bir mesele olarak gördüklerini, her alanda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği meselesinde de insanı merkeze aldıklarını ifade eden Sarıeroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"İstihdam dostu büyüme politikalarımızla, ülkemizde iş gücü istihdam oranlarını hızla yukarı seviyelere çıkarırken, bir taraftan da insan onuruna yarışır çalışma koşullarını sağlamayı temel bir görev olarak görüyoruz. Bu alanda sadece devletin atacağı adımlarla ulaşamayacağımızın da farkındayız. İstenilen seviyeye gelinmesi için çalışanların, iş verenlerin, kamunun, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin, meslek kuruluşlarının, sistemde yer alan tüm aktörlerin katılımı, işbirliği ve koordinasyonu gerekli.

Reklam
Reklam

Biz Türkiye olarak hep bu bilinçle hareket ettik. 16 yıldır, her alanda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği alanında da ortak aklı, istişareyi ve diyaloğu benimsedik. Bu anlamda iş sağlığı ve güvenliği alanında, tüm paydaşlarımızı dahil ederek, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi'ni kurduk. Konsey aracılığıyla ulusal düzeyde yakaladığımız koordinasyon ve ilgili tüm tarafların çabalarının aynı hedefe yönlenmesi bizleri daha güçlü kılıyor."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Başbakan Binali Yıldırım'ın koordinasyonunda Türkiye'nin her alanda büyük bir gelişim ve dönüşüm gerçekleştirdiğini belirten Sarıeroğlu, bugün, IMF'ye olan 23 milyar dolar borcu sıfırlayıp, borç verebilecek konuma gelen, dünyanın 26. ekonomisiyken 17. sıraya yükselen, ihracat rekorları kıran, 2023 yılında yıllık 500 milyar dolar ihracat yapmayı ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen bir Türkiye'nin var olduğunu söyledi.

Türkiye'de 2002 yılına göre 2017 yılında iş gücünü 31 milyon 643 bine yükselttiklerini, istihdamın 28 milyon 189 bine ulaştığını ifade eden Sarıeroğlu, iş gücü piyasasının bu denli büyümesinin iş sağlığı ve güvenliği açısından riskleri de beraberinde getirmesinin beklendiğini ancak bu riskleri bertaraf edecek güçlü adımları attıklarını anlattı.

Reklam
Reklam

İş sağlığı ve güvenliği mevzuatını, gelişmiş ülkeler seviyesinde uyumlaştırdıklarını, denetim ve rehberlik faaliyetlerini etkinleştirdiklerini, toplumdaki sağlık ve güvenlik kültürünü geliştirdiklerini anlatan Sarıeroğlu, bu sayede 2002 yılına göre 2017 yılında iş yeri sayısı yüzde 157 oranında, çalışan sayısı yüzde 177 oranında artmasına rağmen, 100 bin işçide ölümlü iş kazası oranının yüzde 38 oranında azaldığını kaydetti.

Gelecek dönemde güçlü paydaşlarla birlikte 20 milyon avrolu yeni bir projeye başlayacaklarını ifade eden Sarıeroğlu, "Bu projeyle madenlere odaklanacağız. Madenlerde acil durumlarda tahliyeye yönelik sistem kurulması, gerekli eğitimlerin verilmesi, iş sağlığı güvenliği hizmetlerine ulaşımı güçlü bir şekilde projemizle destekleyeceğiz." dedi.

Artık kuralcı bir yaklaşım yerine, risk değerlendirmesine dayalı önleyici yaklaşımı esas alan, çalışanın iş ile ilglii eğitimi ve bilgilendirilmesi, ferdi koruma yerine toplumu koruma tedbirlerine öncelik veren bir anlayışı hakim kılmaya çalıştıklarını aktaran Sarıeroğlu, çalışanların görüşlerinin alınmasının, karar mekanizmalarına dahil edilmesinin, önleyici yaklaşımın uygulamaya konmasını destekleyen uygulamalar olduğunu belirtti.

Reklam
Reklam

Bakan Sarıeroğlu, bakanlık olarak iş sağlığı ve güvenlik hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde ekonomik anlamda yetersizlik yaşaması muhtemel iş verenlere ve iş yerlerine destekler verdiklerini anlatarak, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfında yer alan, 10'dan az çalışanı olan mikro işletmelere iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde kullanılmak üzere maddi olarak devlet desteği verdiklerini söyledi.

Öte yandan, çok tehlikeli sınıfta yer alan orta ve büyük ölçekli işletmelere de iş sağlığı ve güvenliği açısından önemli teşvikleri hayata geçirdiklerini ifade eden Sarıeroğlu, 3 yıl boyunca ölümlü veya sürekli iş görmezlikle sonuçlanan iş kazası ve meslek hastalığı yaşanmayan iş yerlerinde çalışanların işsizlik sigortası iş veren payını, bir sonraki takvim yılından geçerli olmak üzere, 3 yıl boyunca yüzde bir oranına düşürdüklerini sözlerine ekledi.