AB adaylarının sorunu: yolsuzluk

BRÜKSEL (İHA) - Avrupa Birliği'ne aday ülkelerde kök salan yolsuzluk sorunları, birliğin geleceğiyle ilgili kaygıları arttırıyor.

Ünlü yatırım uzmanı George Soros'un dünya çapında faaliyet gösteren "Soros Vakıflar Ağı"na bağlı Açık Toplum Enstitüsü tarafından hazırlanan son raporda incelenen, üyeliğe 10 aday Doğu Avrupa ülkesinin çoğunda, yolsuzluğun sürekli ve ciddi sorun olduğu vurgulanıyor. Rapor, AB Komisyonu'nun, üyelik görüşmeleri sırasında ülkelere yolsuzlukla daha sert mücadele edilmesi yolunda baskı yapmasının, bu yaranın iyileşmesinde etkili olamadığını belirtirken, üyeliğe aday ülkelerdeki halkın da aynı görüşte olduğu savunuluyor.

Reklam
Reklam

Raporda yer alan verilere göre, halkın dörtte üçü, kamu görevinde bulunan kişilerin çoğunun rüşvet almaya yatkın olduğu kanaatinde. Halk, hatta partilerin bile yolsuzlukla seçim zaferi kazandıklarına inanıyor. Raporda, yolsuzlukla karşılaşan vatandaşın, buna itiraz edecek bir platform ve yasal destekten mahrum olduğuna dikkat çekiliyor.

Raporda, mesela Çek Cumhuriyeti'ndeki yasal düzenlemelerin, 1960'lı yıllardan kalma ve günün ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğu kaydediliyor. Ülkede hem devlet hizmetinde çalışan, hem de buna paralel olarak şirket işletenlerin sayısının epey yüksek olduğuna dikkat çekilen raporda, kamuya açık ihalelerde sözleşme miktarının yüzde 10 ila 20'si kadar bir rüşvetin rol oynadığının bilinen bir gerçek olduğu bildiriliyor.

Açık Toplum Enstitüsü Raporu'nu hazırlayan uzmanlar, özellikle yasalardaki eksikliklere dikkat çekiyor. En üst kademelere kadar uzanan yolsuzluk sorunu ile mücadele edilmesini sağlayacak yasaların, Litvanya dışında hiçbir ülkede olmadığı belirtiliyor. Yolsuzluğun, insanların mantalitesine iyice yerleştiği için de, kökünün kazınmasının epey zor olduğu vurgulanan raporda, Çek Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Stanislav Gross'un şu cümlesine de yer veriliyor:
"Yolsuzlukla mücadele, bir maraton koşusuna benziyor".

Reklam
Reklam

Açık Toplum Enstitüsü'nün hazırladığı rapor, AB'ye Uyumu İzleme Programı'nın bir parçası. 2000 yılında başlatılan program, bağımsız bir anlayışla, AB'nin kapısını çalan ülkelerin birliğin politik kriterlerine ne kadar uyduğunu gözlemliyor. Ancak bu raporda, üyeliğe aday ülkelerden, üye ülkelere de geçiliyor ve iyi örnek olmadıkları vurgulanıyor.