Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ABD ile yaşanan dinleme krizini değerlendirerek, "Amerika bizim çok eski dostumuz ve müttefikimiz bir ülke. Eski dost düşman olmaz" dedi.
AB Bakanı Bağış, Bakanlık binasında basın toplantısı düzenleyerek, 2013 yılı Erasmus Programı hibe dağıtım sonuçlarını açıkladı. Bakanlığının Hayat Boyu Öğrenme Programları’ndan Erasmus’un yeni dönem sonuçlarının gençlere, ülkeye ve AB sürecine hayırlı olmasını diledi. Programın isminin döneminde “Dünyayı Aydınlatan Işık diye tanımlanan bir bilginden, bir fikir adamından, bir gezginden” aldığını ifade eden Bağış, “Adına yakışır şekilde Erasmus değişim programı gençlerimizi dünyayı keşfe çağırıyor. Erasmus, kültürleri birleştiriyor, önyargılarımızı yıkıyor, kendimizi başkalarının yerine koyduruyor, korkularımızla yüzleştiriyor. Avrupa’yı Türkiye’ye, Türkiye’yi Avrupa’ya taşıyor. Programa adını veren Erasmus’ un çok güzel bir sözü vardır. Der ki Erasmus ‘Talih, cesaretli ve atılganlara güler yüz gösterir.’ Bizim cesur gençlerimiz de şanslarını kendileri yaratıyor. Sınırları aşıyorlar. Dünya dillerini öğreniyor, gittikleri yerlerde ülkemizin aydınlık yüzü oluyorlar. İşte o yüzden bu yolculuğu biz anlamlı bir yolculuk olarak görüyoruz. Türkiye bu yolculuğu kararlılıkla ve başarıyla neticelendirmeye muktedirdir” diye konuştu.
“TÜRKİYE BİRÇOK AB ÜLKESİNİ GERİDE BIRAKTI”
Türkiye’nin AB’den yüzünü çeviriyor diyenlere Türkiye’nin en güzel cevabı yine Avrupa Birliği’nin değerleri ve fırsatlarıyla cevap vereceğini vurgulayan Bağış, 2013-14 akademik yılı için Erasmus programı kapsamında Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye yaklaşık 51 milyon Euro kaynak aktarıldığını söyledi.
Bağış, “Türkiye bu rakam ile 33 ülke arasından Almanya, Fransa ve İspanya’dan sonra 4. Sıradadır. AB üyesi olmadığımız halde bu başarıyı yakalamamız özellikle anlamlıdır. Böylece Türkiye birçok farklı göstergede olduğu gibi bu sıralamada da birçok AB ülkesini geride bırakmıştır. Sadece verilen destek ile değil programa katılan personel ve öğrenci sayısı ile de Türkiye listenin üst sıralarında yer alıyor. Daha çok değil 2004’te AB’ye sadece bin 481 öğrenci ve personel gönderen Türkiye bu yıl 18 binden fazlası öğrenci ve 4 bin civarı öğretim elemanı olmak üzere 22 binden fazla vatandaşını AB’ye gönderecek” dedi.
“10.5 YILDA 100’E YAKIN ÜNİVERSİTEYİ ÜLKEMİZE KAZANDIRDIK”
Bu programlara en fazla talebin geldiği ülkelerden birinin Türkiye olmasının gençlerin ne derece dinamik ve bilgiye aç olduğunu gösterdiğinin altını çizen Bağış, “İşte geleceğin Türkiye’sinin gençleri bu gençlerdir. Altını çiziyorum; Bugün Türkiye’nin 154 üniversitesi bu programın yararlanıcısı haline gelmiştir. Geçmişte bırakın 154 üniversitesinden Avrupa’ya öğrenci ve öğretim elemanı göndermeyi Türkiye’nin bu sayıda üniversitesi dahi yoktu. AB sürecine ilk başvuruyu yaptığımız dönemlerde Türkiye’de 14 üniversite vardı. Hükümet olarak göreve geldiğimiz 2002’de bu sayı ancak 76’ya ulaşabilmişti. Ama biz göreve geldik 10.5 yılda 100’e yakın üniversiteyi ülkemize kazandırdık” şeklinde konuştu.
“BAŞLI BAŞINA BİR ANADOLU DEVRİMİDİR”
Sadece üniversite açmadıklarını, üniversitenin ve bilimin önündeki fırsatların kapılarını da araladıklarını kaydeden Bağış, bunlardan biri olan Erasmus Programı’nın bugün AB’nin fırsat kapılarını tam 154 yüksek öğretim kurumuna ve bu üniversitelerin öğrenci ve öğretim elemanlarına açtığını vurguladı. Sadece İstanbul’dan gönderilen öğrenci ve personel sayısının 6 bin olduğunu sözlerine ekleyen Bağış, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ankara’dan ise 3 bin kişi bu programlara katılmaktadır. Keza İzmir’den hak kazananların sayısı 1 bin 700’dür.Dikkatinizi çekiyorum. Geriye kalan yaklaşık 11 bin 700 kişi Anadolu’daki diğer illerde bulunan üniversitelere dağıtılmıştır. Bu bile başlı başına bir Anadolu devrimidir. Anadolu gençliğinin, Anadolu insanının bu yolculukta ‘ben de varım’ demesidir. En önemlisi de bu başarı Anadolu gençliğinin enerjisini ve dinamizmini ateşleme hareketidir. Ülkemizin her köşesinden, birçok farklı şehrinden binlerce gencimiz bu program sayesinde Avrupa’nın kapılarından içeriye girecek, eğitimine, kişisel gelişimine, kariyer hedeflerine ve en önemlisi de Türkiye-AB sürecine önemli katkılarda bulunacak. Şu bilgiyi de özellikle dikkatlerinize getirmekte fayda görüyorum. 2013-14 akademik yılında en fazla öğrencinin katıldığı üniversite Sakarya Üniversitesi olmuştur. Türkiye’nin üretim kalbi olan Marmara bölgesinin bir okulunun Erasmus programına ilgisinin bu denli yüksek olması sevindiricidir. Eminim ki Sakarya üniversitemiz ve katılan diğer hepsi Avrupa’nın standartlarının ülkemize yerleşmesine yardımcı olacaklardır. Hatta İstanbul Gelişim Üniversitesi, Bezmialem Vakıf Üniversitesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi gibi son 3 yılda kurulan 10 üniversitemize Erasmus Programından 635 bin Avro gibi bir kaynak aktarılmıştır.”
“BİZDE MİSAFİR BEREKETTİR”
2011 yılında yaşanan Van depremi sonrası ağır hasar gören ve binaları kullanılamaz hale gelen Yüzüncü Yıl Üniversitesi eğitim-öğretime ara vermek zorunda kaldığını anımsatan Bağış, aynı yıl içinde deprem nedeniyle üniversitenin kendisine tahsis hibeyi kullanamadığına dikkat çekti.
Bağış, “Üniversitenin bu mağduriyetini gidermek üzere bu yıl ilave olarak 35 bin Avro hibe tahsis edilmiştir. Bildiğiniz gibi bu deprem sonrasında ayrıca AB tarafından yaklaşık 10 milyon TL’nin de Van’daki depremzedelere aktarılmasını sağlamıştık. Bugün de depreme rağmen Van Yüzün Yıl Üniversitemizin hemen toparlanıp bu programdan faydalanır hale gelmesi önemlidir. Türkiye’nin birer fahri elçisi olan bu 22 bin arkadaşımız gittikleri yerlerde gönül köprüleri kuracak ve milyarlarca doların yapamadığı reklamı yapacaktır. Türkiye’ye gelen öğrenci sayısında her sene artış olmaktadır. 2010-11 döneminde 5 bin 965 öğrenci Türkiye’ye gelmişken bugün bu sayı 10 bin 193 olmuştur. Bizde misafir berekettir. Bu gelen misafirlerimiz Türkiye’ye hem bereket getirecek hem de sağlanacak diyalog sayesinde Türkiye’ye karşı oluşan önyargıları parçalayacaktır. Hem bizim gençliğimiz hem de AB’nin gençliği bu programlar sayesinde Türkiye ile Avrupa arasındaki mesafeleri hızla kapatacaktır” diye konuştu.
“BU GENÇLİĞİN KANINDA ONLARCA DEVLET KURMUŞ BİR MEDENİYETİN DNA’SI VAR”
“Bizim, gençliğimiz konusunda ümidimiz tamdır” diyen Bakan Bağış, “Çünkü bu gençliğimizin kanında onlarca devlet kurmuş, 3 kıtada at koşturmuş, dünyaya düzen getirmiş bir medeniyetin DNA’sı kodlanmıştır. Gazi Mustafa Kemal “Muhtaç olduğun kudret” diyor ya, işte o kudret bizim her gençliğimizin genlerinde mevcut. Tek gereken onu açığa çıkarmaktır. Biz inanıyoruz ki bu programlar sayesinde de o muhteşem güç ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı.
AB Bakanlığı olarak bu programları hayati bulduklarını ifade eden Bakan Bağış, bu programların AB’nin ruhu sayılan entegrasyon mefhumunu en güzel şekilde yerine getirme imkanı sağladığını kaydetti. Bu projelerin aynı zamanda Türkiye’nin AB’ye bakan yüzünü oluşturduğunu vurgulayan Bağış, “Kimsenin şüphesi olmasın Türkiye’nin gençliği henüz AB’ye girmeden AB’deki birçok ülkenin gençliğinden daha Avrupai olacak. Bir atasözümüz ‘çok okuyan değil çok gezen bilir’ der. Biz istiyoruz ki gençliğimiz hem okusun hem gezsin. Tecrübelerini de Türkiye’mizin gelişimi için harcasın. Her şeyi yerinde tetkik ve tecrübe edilmeli. Eiffel’i resimde görmek ile tepesine çıkarak, Paris’i ayaklarınızın altına alarak hissetmek aynı değildir. Emin olun bir mühendisimiz Almanya’nın otobanlarını gidip ilk elden tetkik edince o niteliği Türkiye’de uygulaması daha kolay olacaktır. Veya Hollanda’nın su kanallarını görüp Türkiye’ye farklı projeler halinde sunması daha bir mümkün olacaktır. Türkiye’nin gençliği işte bunlara ve daha fazlasına layıktır. Türkiye’nin gelecekte bu vizyonu geniş gençlere ihtiyacı olacaktır. Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonları ve hedefleri işte bu gençlik tasavvuruyla hayata geçecektir” dedi.
“TÜRKİYE AB’NİN DÜNYAYA AÇILAN KAPISI OLMA İDDİASINDADIR”
Programlara sayılarını artırarak katılan gençlerin artık sınırların ne kadar suni olduğunu dünyaya ve özellikle Avrupa ülkelerine kanıtladığını ifade eden Bağış, konuşmasına şöyle devam etti:
“İşte gençliğimizin AB’ye en güzel şekilde vermiş olduğu mesajı bir de biz tekrar edelim.
Türkiye’yi vize garabeti ile tecrit etmek isteyenler sadece kendilerini tecrit eder. Deve kuşu başını kuma gömdü diye dünya durmaz. Ya da Mevlana’nın dediği gibi iki parmağını gözünün ucuna koyduğunda sen bir şey göremiyorsun diye bu alem yok değildir. Ne tecride, ne korkuya, ne de daha olumsuz gelişmelere imkan tanımadan yeni diyalog köprüleri kurmalıyız. Türkiye her geçen gün birer birer dünya ülkeleri ile vizeleri kaldırmaya devam ederken AB’nin Türkiye’yi vizeye tabi tutması akıl ve mantıkla bağdaşmaz. Biz Türkiye olarak AB’nin dünyaya açılan kapısı olmaya talibiz fakat AB ne yazık burnunun dibindeki güzelliklere kayıtsız kalmaktadır. Ümidimiz odur ki Yol Haritası sürecinde devam eden olumlu atmosfer ve yapıcı yaklaşımlar artık somut neticelerini vermeye başlasın ve ufukta görülen vizesiz Avrupa’nın yolu daha da kısalsın. Dediğimiz gibi Türkiye Avrupa Birliği’nin dünyaya açılan kapısı olma iddiasındadır ve bu iddiayı destekleyecek verilere de sahiptir.”
“BİR ERASMUS ÖĞRENCİSİ SINIR DIŞI EDİLDİ”
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, bir gazetecinin Taksim Gezi Parkı olaylarında Erasmus öğrencilerinin olduğunu hatırlatması üzerine, “Üç öğrenci göz altına alındı. 2 tanesi hemen kısa bir süre sonra serbest bırakıldı ve eğitim programlarına devam ediyorlar. Bir tanesinin emniyetten aldığımız bilgiler dahilinde yasa dışı örgütle bağlantısı olduğu, polis müdahalesinde onların mekanına sığındığı, çıktıktan sonra yasa dışı örgüt
mensuplarıyla birlikte bazı eylemler içerisinde bulunduğu ve göz altına alınma sürecinde polise mukavemet gösterdiği, şiddet uyguladığına dair bilgiler çerçevesinde sınır dışı edilmiştir” diye konuştu.
“ESKİ DOST DÜŞMAN OLMAZ”
Bağış, ABD Büyükelçisi Ricciardone'nin konuşmasıyla ilgili olarak, ton farkı olduğunu ifade etti. Bağış, Büyükelçi'nin bazı kesimlerin baskısı altında faklı bir tonda konuşma yaptığını söyleyerek, "Ben kendisine Türkiye'nin demokratik ve hukuk devleti olarak konumunu çok net şekilde ifade eden bir cevap verdim. Amerika bizim çok eski dostumuz ve müttefikimiz bir ülkede. Eski dost düşman olmaz. Biz ABD ile olan işbirliğimizin sadece askeri alanda değil, aynı zamanda kültürel alanda, sosyal alanda, akademik alanda devam etmesi için kararlıdır” dedi.
“DARBE DÖNEMLERİNDE ÜLKELER KARANLIK TÜNALLERE SÜRÜKLENİR”
Avrupa Birliği’nin Mısır’daki olaylarla ilgili tutumunun sorulması üzerine Bağış, “Mısır’ın demokratik sürecinin güçlenmesi sadece Mısır’ın değil dünya barışı için çok önemlidir. Mısır önemli bir ülkedir. Arap coğrafyasının en entellektüel hazinesinin bulunduğu bir ülkedir" diye konuştu. Darbenin en iyi hâli bile demokrasinin en kötü halinden daha kötü olduğunu söyleyen Bağış, "Darbe dönemlerinde maalesef ülkeler karanlık tünellere sürüklenir" dedi.
“CHP ZİHNİYETİNİN DOĞASINDA VAR”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve bazı milletvekillerinin ‘demokrasi sadece seçimle gelmez’ sözünün hatırlatılması üzerine de Bağış, şunları kaydetti:
“CHP zihniyetinin doğasında var. Geçmişte oldu gibi bugün de hala darbeci zihniyetin pençesinden kurtulamadığını dün akşam bazı CHP milletvekillerinin twitter, beyanatlarına, Meclis Genel Kurul'dan yaptıkları konuşmalarda net bir şekilde ortaya koydular. CHP bugüne kadar milletin vicdanında
yargılanıp, müebbet muhalefete mahkum olmuş bir parti olma kavramından kurtulamadılar. CHP'nin neden çok partili dönemde hiç iktidar olamadığını anlamak için CHP'nin son Mısır'daki darbeye karşı tutumunu incelerlerse, hiç bir sorun yaşamadan onu idrak ederler.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz