AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, Adana'da

Bakan Çelik: - "Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında hiçbir terörist unsura müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırlarına komşu yapılmak istenen hiçbir terörist devlete müsaade etmeyeceğiz" - "TSK içerisinden FETÖ'cülere ait asker üniforması giymiş teröristleri attıktan sonra, ordumuz içindeki hastalıkları attı ve daha güçlü hale geldi. TSK'nın Afrin'de yaptığını, Fırat Kalkanı'nda yaptığını dünyada her ordu yapamaz" - "Türkiye'de, ekonomi konusunda sık sık kullanılan bir tabir vardır 'cari açık' diye, esas mesela aslında Türkiye'deki siyasi cari açıktır. Bu siyasi cari açık da Türkiye'de sağlıklı, demokrasiye bağlı, Türkiye'nin terörle mücadelesine destek veren gerçek bir ana muhalefet partisi olmamasından kaynaklanmaktadır" - " Geçmişte Rakka'da olduğu gibi şimdi de Afrin'de DEAŞ ile PYD arasında PKK arasında nasıl bir ilişki olduğu açık ve net bir şekilde görülmüştür. Bu verdiğimiz mücadele hem kendi güvenliğimiz için egemen bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliği için verilen bir mücadeledir, hem Avrupa'nın güvenliğini, komşularımızın güvenliğini ve bütün dünyanın güvenliğini sağlamaktır"

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında hiçbir terörist unsura müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırlarına komşu yapılmak istenen hiçbir terörist devlete müsaade etmeyeceğiz." dedi.

Çelik, bir düğün salonunda düzenlenen AK Parti İmamoğlu İlçe Kongresinde, Türkiye'nin içinden geçtiği süreçte birlik ve beraberliğin önemine değindi.

Türkiye'nin, 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sonra yoğun bir terör saldırısıyla karşı karşıya kaldığını belirten Çelik, bunlarla güçlü şekilde mücadele etmelerinin bütün dünyayı şaşırttığını söyledi.

Reklam
Reklam

Çelik, kendisine Avrupa ülkelerinde, 15 Temmuz'dan sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) atılan birçok subay-astsubay olmasına rağmen, ordunun savaş gücünün zayıflayıp zayıflamadığının sorulduğunu anlatarak, "Bu asker üniforması giymiş teröristleri TSK'dan temizledikten sonra, teröristleri temizlemek üzere Suriye topraklarına girdik ve çok güçlü bir mücadele verdik. Fırat Kalkanı Harekatı ile teröristleri sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Fırat Kalkanı Harekatı büyük bir başarıyla gerçekleştikten sonra 120 bin Suriyelinin oraya dönmesini sağladık." diye konuştu.

Dün de Bulgaristan'ın Sofya kentinde Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları ile bir toplantıya katıldığını anımsatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Toplantının gündemi güvenlik ve savunmaydı. Şimdi görünüyor ki Afrin harekatında Mehmetçik'in ortaya koyduğu kahramanlığı hep beraber görüyoruz. TSK içerisinden FETÖ'cülere ait asker üniforması giymiş teröristleri attıktan sonra, ordumuz içindeki hastalıkları attı ve daha güçlü hale geldi. TSK'nın Afrin'de yaptığı, Fırat Kalkanı'nda yaptığı dünyada her ordu yapamaz. En çok sorulan sorulardan bir tanesi, 'Sivil kayıplar oluyor mu?' Onlara şunu soruyoruz, 'Ortada hiçbir sivil kayıp yokken, kahraman Mehmetçik güçlü bir şekilde bu mücadeleyi yürütürken, sivil kayıpların olmaması için elinden gelen hassasiyeti gösterirken, topraklarımıza, Kilis'e, Hatay'a roketler atılıp da insanlarımız hayatlarını kaybederken, Türkiye'deki sivil kayıplardan niye bahsetmiyorsunuz?' Bizim kaybettiğimiz insanlar, o genç kızımız, bütün bunlar dünyanın gözü önünde, bizim ne kadar haklı ve ne kadar meşru bir mücadele verdiğimizi ortaya koyuyor. Bu mücadeleyi verebilecek dünyada çok az sayıda ülke vardır."

Reklam
Reklam

- "Türkiye'deki siyasi cari açık var"

Bakan Ömer Çelik, Türkiye'nin aynı anda çok sayıda terör örgütüyle mücadele ettiğinin altını çizerek, TSK öncülüğünde Afrin'de yürütülen Zeytin Dalı Harekatı'na katılan askerlere selamlarını iletti.

Türkiye'nin terörle mücadele konusunda kararlı bir duruşa sahip olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle konuştu:

"Terörle mücadelemize, Zeytin Dalı Harekatı'mıza gölge düşürmeye çalışanlar da var. Kim bunlar? En başında CHP geliyor. CHP içinde artık ne cumhuriyet kalmış ne de halkla ilgili bir hassasiyet kalmış. Türkiye'de, ekonomi konusunda sık sık kullanılan bir tabir vardır 'cari açık' diye, esas mesela aslında Türkiye'deki siyasi cari açıktır. Bu siyasi cari açık da Türkiye'de sağlıklı, demokrasiye bağlı, Türkiye'nin terörle mücadelesine destek veren gerçek bir ana muhalefet partisi olmamasından kaynaklanmaktadır. Kendi halkımızın ve ülkemizin güvenliğini sağlamak için bu mücadeleyi verirken CHP'nin yaptığı tartışma nedir? Yaptığı tartışma, sadece bu mücadeleye gölge düşürmekle ilgili bir takım faaliyet ve beyanlardan ibarettir. Dünyada, vermiş olduğumuz bu mücadele kadar uluslararası hukuka, BM şartlarına uygun başka bir mücadele yok."

Reklam
Reklam

Bazı ülkelerden, "Afrin'de ne kadar kalacaksınız, bu bir işgale dönüşecek mi" gibi sorular geldiğini ifade eden Çelik, aslında bunu söyleyen ülkelerin dünyanın pek çok yerinde askeri misyonları olduğunu, Türkiye'nin ise Suriye'ye herhangi bir işgal girişimi için girmediğini dile getirdi.

- "İstikrarlı bir Suriye ve Irak istiyoruz"

Çelik, Zeytin Dalı Harekatı ile teröristlere karşı mücadele verildiğine dikkati çekerek konuşmasına şöyle devam etti:

"Suriye'deki Kürtlere karşı mıdır, başkasına karşı mı? Arkadaşlarım tablo açık ve nettir. Biz teröristlere karşı mücadele ediyoruz. Suriye'deki Türkmenler başta olmak üzere Kürtler, Araplar hepsi bizim kardeşimizdir ve kardeş halklara karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin herhangi bir şekilde olumsuz tavır içerisinde olması, husumet içerisinde olması söz konusu değildir. Esas olan nedir, bunu görüyoruz. Irak'tan Suriye'ye kadar sınırlarımızın 30 kilometre derinliği başta olmak üzere açık ve net bir şekilde terör koridoru kurulmaya çalışılıyor. Buralarda Kürtlerin, Türklerin, Türkmenlerin, Arapların tüm bölge halklarının aleyhine olacak bir takım terör devletleri oluşturmaya çalışıyorlar. Bu terör devletlerini öteden beri kimin istediğini, bu terör devletlerinden öteden beri kimin faydalandığını zaten yazılanlardan, söylenenlerden, çizilenlerden hep beraber görüyoruz."

Reklam
Reklam

Türkiye'nin asla başka ülkelerin toprağında gözünün olmadığını vurgulayan Çelik, "Bizim yapmak istediğimiz şey, herhangi bir ülkeyi işgal etmek, herhangi bir ülkenin topraklarına göz dikmek değil. Biz istiyoruz ki istikrarlı bir Suriye olsun, zengin bir Suriye olsun, istikrarlı bir Irak, zengin bir Irak olsun. Çünkü etrafımızda istikrar, zenginlik olursa bu bizim istikrarımıza da katkıda bulunacaktır, bizim zenginliğimize de katkıda bulunacaktır." dedi.

- "Terör devletine müsaade etmeyeceğiz"

Ortadoğu'da, başka ülkeler tarafından böl ve yönet politikası izlediğini anlatan Çelik, "Bizim kesinlikle böl ve yönet ya da herhangi bir yeri işgal et gibisinden bir tavrımız, mücadelemiz olamaz. Biz tam tersine daha çok entegrasyon olsun, sınırlara saygı olsun ama sınırları aşan bir kardeşlik, sınırları aşan ekonomik birliktelik, sınırları aşan bir istikrar olsun istiyoruz." ifadesini kullandı.

Bakan Çelik, "Buradan bir kere daha söylüyoruz, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında hiçbir terörist unsura müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırlarına komşu yapılmak istenen hiçbir terörist devlete müsaade etmeyeceğiz. Kardeş haklarını, bölgenin hakkını, hukukunu gasbetmek isteyen terör unsurlarına asla müsaade etmeyeceğiz. Aylarca bu uyarıları yaptık, bu uyarıların sonunda bu sözler dinlenmediği zaman gereken yapıldı." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Bundan 15-20 yıl önce Türkiye'nin terörle 20-30 yıldır mücadele ederken kendi Mehmetçik'ine milli piyade tüfeği veremediğine dikkati çeken Çelik, terörle mücadele konusunda kendi askerinin kullandığı tüfeği, mühimmatı yapan bir ülke haline gelindiğini kaydetti.

Bakan Çelik, çoğu zaman şehitlerin, gazilerin anlattığı, günlüklerinde yazılan notlarda, "Silahımı kullandım, şurada arıza yaptı, namlu şişti ve sonuçta teröristler birliğimizi bastı, arkadaşlarımız şehit oldu, biz de son mücadelemizi veriyoruz." gibi ifadeler okunduğunu aktararak şöyle devam etti:

"Ama şimdi gelinen noktaya bakın. Zeytin Dalı Harekatı'nda görüldüğü gibi Türkiye bu operasyonda kendi askeri, güvenlik unsurlarına, kendi yerli savunma sanayinin yaptığı silahlarla bu mücadele vermektedir. Bu ne sayesinde olmuştur? Geçmişte, bir tek milli piyade tüfeği yapamayan Türkiye bugün İHA'larla, SİHA'larla kendi yaptığı ATAK helikopterleriyle bu mücadeleyi nasıl veriyor, işte sizlerin bu salonlarda oluşturduğu birlik ve beraberlik sayesinde ürettik. Bizim yaptığımız iş Mehmetçik'in kılıcının keskin olmasına, Mehmetçik'in oradan zaferle dönmesine, Türkiye'nin bundan sonrasında daha büyük bir güçle terörle mücadelesini sürdürmesine, birlik ve beraberliğini artırmasına, ekonomik büyümeyi gerçekleştirmesine, dünyada inşallah ilk 10'a, 7'ye ve 5'e girecek bir şekilde bu gücünü ve kuvvetini artırmasına yol açacaktır."

Reklam
Reklam

- "DEAŞ'la en güçlü mücadeleyi Türkiye veriyor"

Bazı medya organlarında, Türkiye hakkında sürekli karamsarlıktan bahsedildiğini belirten Çelik, "Türkiye dünyanın cazibe merkezidir. Türkiye kesinlikle yalnız değildir. Türkiye gıptayla bakılan bir ülkedir, aynı anda hem terörle mücadele vereceksin hem de ülkenin bu kadar yüksek büyüme rakamlarına imza atacaksın, bu dünyanın hiçbir yerinde gerçekleşecek bir şey değil. Aynı anda hem caydırıcılığını artıracaksın, Fırat Kalkanı'ndan sonra Zeytin Dalı Harekatı'nı yapacaksın hem de aynı anda görüyorsunuz, Türkiye'nin büyüme rakamlarını, ilçelerimize yapılan yatırımları, her gün açıklanan bir sürü yatırım." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Çelik, bu güçlü mücadeleyi sürdürmeye devam ettiklerini belirterek şunları kaydetti:

"Maalesef bazı müttefiklerimiz PYD/YPG terör örgütüne sırf DEAŞ ile mücadele ediyor diye silah vermeye devam ediyor. Esasında bu müttefikliğe sığmaz. Bu hafta yapılan ziyaretlerde bunlar biraz konuşuldu, umarım ki bu tutumlarından, tavırlarından vazgeçerler. Bakınız, geçmişte bir terör örgütünü destekleyerek, bir başka terör örgütüyle mücadele etmenin ne kadar sakıncalı sonuçlar doğurduğunu dünya Afganistan'da gördü ve sonuçta durum daha karmaşık hale geldi, daha kötü hale geldi. Türkiye bu uyarılarını yapıyor. Eğer Türkiye'nin uyarıları en başta kabul edilseydi Suriye'deki güvenli bölge en başta oluşturulsaydı, bugün ne DEAŞ problemi kalacaktı ne PYD problemi kalacaktı ne de göç problemi kalacaktı. DEAŞ denilen bu insanlık dışı örgüt, dinimizin, Müslümanlığın sembollerini kullanarak en vahşi işlere imza atıyor. DEAŞ'la en güçlü mücadeleyi kim veriyor, Türkiye veriyor. Biz PYD ile YPG ile mücadele verdiğimiz zaman ne diyorlar, 'Siz bu mücadeleyi verirken DEAŞ ile mücadelede bir zaaf oluşur mu' diyorlar. Hayır DEAŞ ile mücadelede bir zaaf oluşmaz, tam tersine geçmişte Rakka'da olduğu gibi şimdi de Afrin'de DEAŞ ile PYD arasında PKK arasında nasıl bir ilişki olduğu açık ve net bir şekilde görülmüştür. Bu verdiğimiz mücadele hem kendi güvenliğimiz için egemen bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliği için verilen bir mücadeledir, hem Avrupa'nın güvenliğini, komşularımızın güvenliğini ve bütün dünyanın güvenliğini sağlamaktır."

Reklam
Reklam

Anahtar Kelimeler: