AB ile Türkiye'nin 'mülteci planı' uygulanabilir mi?

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Suriyeli mültecilerle ilgili görüşmelerin sonunda açıklanan maddeleri, eski BBC ekonomi editörü, televizyoncu-yazar Paul Mason madde madde değerlendirdi. 'Bunlar Türkiye'nin talepleri ama uygulanamaz' sonucuna vardı.

Avrupa Birliği liderleri dün gece Türkiye liderleriyle bir anlaşmaya varamadılar, ama 17-18 Mart tarihlerinde yapılacak müzakerelerde ele alınacak planın ana hatları belli oldu.

5 soruda AB_Türkiye mülteci anlaşması

Uzun yıllar BBC'de ekonomi editörü olarak görev yapan, şimdi Channel 4'un ekonomi editörü olan Paul Mason, AB liderlerinin dün gece prensip anlaşmasına vardıklarını açıkladıkları planı madde madde değerlendirdi. Mason'un medium.com'da yayınlanan yazısı özetle şöyle:

''Liderlerinizin altına imzasını attığı ve adına "prensipler" dediği maddeler ve benim yorumlarım şöyle:

Reklam
Reklam

'Türkiye'den Yunan adalarına geçen bütün yeni düzensiz göçmenlerin, masrafları AB tarafından karşılanmak üzere iade edilmesi.'...Yasal değil. Bu 'düzensiz göçmenler' iltica talebinde bulunurlarsa mülteci olurlar ve başvuruları sonuçlanana kadar uluslararası hukukun güvencesi altındadırlar. Bu maddeye karşı derhal mahkemelere başvurular olacaktır.

'Türkiye'nin Yunan adalarından geri aldığı her bir Suriyeli karşılığında, Türkiye'den bir Suriyelinin mevcut anlaşmalar çerçevesinde AB üyesi ülkelere yerleştirilmek üzere alınması.'Bu maddenin geriye yürütülmeyeceği, anlaşma tarihinden başlatılacağı düşünülüyor. Bu durumda şu anda Yunan adalarına zaten geçmiş bulunan 30 bin civarında göçmenle baş edilebilir. Fakat bu madde hukukun yerine tartışmalı bir güç koymuş oluyor. Türkiye'deki Suriyeli mültecilerden hangisinin Avrupa'ya gidebileceğine kim karar verecek?

Maksat insanların tehlikeli yollardan Midilli adasına geçmesini engellemek ise, neden daha basit bir yola başvurularak mesela Türkiye'den Avrupa'ya geçmek isteyen mülteciler bir Berlin uçağına ya da otobüsüne bindirilip gönderilmiyor?

Reklam
Reklam

'Türkiye vatandaşlarına uygulanan vizenin (Schengen) en geç 2016 yılı Haziran ayı sonuna kadar kaldırılabilmesi açısından, bütün üye ülkelerle vize kaldırma yol haritasının uygulanmasını hızlandırmak.'Bunun uygulanması mümkün değil. Bir AB üyesi bile bunu engelleyebilir. Örneğin İngiltere Başbakanı David Cameron tam da İngiltere'nin AB'den ayrılmasına ilişkin referanduma 23 gün kala 75 milyon Türkiye vatandaşının ülkeye vizesiz girmesine onay verebilir mi? Kıbrıs buna onay verir mi? Hayal görmeye devam edin.

'Mart ayı sonundan önce ilk projelerin başlayabilmesi için daha önce ayrılmış olan 3 milyar euroluk fonun ulaştırılmasını hızlandırmak ve Suriyelilere Mülteci Tesisi için ilave fonlar üzerinde anlaşma sağlamak.'

İlginçtir ki Erdoğan tam da sızdırılan Tusk-Erdoğan notlarında talep ettiği söylenen miktarı istemiş, ki ben bunu inandırıcı bulmamıştım. Ama eğer gerçekten insanların Türkiye'deki kamplardan Avrupa'ye geçme arzusunun önünü kesmeye yarayacaksa 6 milyar euro Avrupa için ucuz bir bedel olacaktır.

Reklam
Reklam

'Ekim 2015 Avrupa Birliği Konseyi sonuç bildirgesinden kalkarak Türkiye'nin üyeliği müzakerelerinde yeni başlıkların biran önce açılması kararına hazırlık yapmak.'Bu AB'nin verdiği gelmiş geçmiş en utanç verici vaadlerden biri. Şunu söylemeliyiz ki, AK Parti yönetimindeki Türkiye'nin AB'ye üye olma ihtimali yok. Avrupa, Türkiye'deki laik ve demokratik güçlere bir sinyal vererek, üyelik müzakerelerine, sadece ve sadece ülkede diyelim beş yıl boyunca istikrarlı olarak, insan hakları, basın özgürlüğü ve diğer temel hak ve özgürlüklere tam olarak uyulan demokratik bir yönetim görülmesi durumunda başlayacağını belli etmelidir.

Burada Türkiye'nin birliğe Müslüman olduğu için giremeyeceğini ya da Avrupa'ya ucuz işgücü akınına sebep olacağını söyleyerek karşı çıkan Hristiyan muhafazakarlarla aynı çizgide olmadığımızı açıklıkla ifade etmek gerekir. Türkiye üyelik görüşmelerine üyelik konusundaki Kopenhag kriterlerine uymadığı için başlayamaz. Eğer başlarsa buna Avrupanın Hristiyan muhafazakarlarının çok ötesinde büyük bir tepki olacağını düşünüyorum.

Reklam
Reklam

'Suriye'de, yerel halk ve mültecilerin daha güvenli olacakları alanlarda yaşamalarını sağlayacak şekilde insani koşulların geliştirilmesi konusunda Türkiye ile her türlü ortak projeye girmek.'Bu, bir güvenli bölge yaratılması konusunda verilmiş bir vaad midir? Askeri yönü var mıdır? Varsa, bu IŞİD'e üstü kapalı bir şekilde destek sağladığı söylenen, Kürtleri bombalayan Türkiye'nin ordusu ile mi yapılacaktır? Değilse, AB liderlerinin bunu gayet açık bir şekilde belirtmeleri gerekir çünkü Avrupa, Suriye'de güvenli bölgeler yaratılmasına onay vermemiştir.

Evet hepsi bu. Belgenin hiç bir yerinde insan haklarına dair bir kelime yok, Kürtlere yönelik bombardımanın durdurulmasına dair bir söz yok, gazetelerin genel yayın müdürlerinin hapsedilmesinden bahis yok, muhalefet partilerinin bürolarının yakılmasına dair bir not yok.

Reklam
Reklam

Bu belgeden hareketle yapılabilecek en iyi yorum şu: Görüşmeler başarısız olmuştur ve açıklanan maddeler sadece Erdoğan'ın Yunan adalarına 1 milyon mülteci daha gitmesinin işaretini vermesini engelleyebilmek için bulunmuş bir formüldür.

Açıklanan bütün noktalar, tamamen Türkiye'nin taleplerini ifade edip, uygulanamaz niteliktedir, çünkü AB liderleri demokratik ülkeleri temsil ederler. Buralarda uluslararası hukuk geçerlidir ve vizeler, AB üyelik müzakereleri gibi konular tek tek parlamentolarda tartışılırlar. Gerçekçi olun.''