İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar, ülkelerin beslenme kültürü, fast food ve hazır gıdalar nedeniyle artan hastalıkları anlattı. Her ülkenin beslenme şeklinin kendisine özel olduğunu belirten Dizdar, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) sevdası yüzünden birçok geleneksel alışkanlığını kaybettiğini söyledi.
Moral FM’de Sabah Gündemi programına katılan Dr. Yavuz Dizdar, "Yasalarla birçok uygulama kaldırıldı. Böylelikle hazır yemek ve fast food çok hızlı bir şekilde gelişti." dedi. Dizdar, "Bu artış nedeniyle 15 yıl içinde hastalık oranları da uçtu. Bu denilen değişiklikleri ve hastalık oranlarını ne sigara, ne alkol ne de başka bir şeyle açıklamak mümkün değil. Tamamen yeme içme alışkanlığı ile alakalı. O yüzden insanlar sağlıklarını düşünüyor ve hasta olmak istemiyorsa mümkün olduğu müddetçe hazır yiyeceklerden uzak durmalı ve özüne dönmelidir." diye konuştu. İnsanların yediği gıdaların çok önemli olduğunu vurgulayan onkoloji doktoru, doğal ortamında büyümeyen, besinlerle ve hormonlarla gelişimi hızlandırılan tavuk ve et gibi hayvansal yiyeceklerin içinde insana faydalı olacak besinlerin eksik olmasından dolayı hastalıkları hızlandığını kaydetti. Dizdar, sözlerine şöyle devam etti:
"Şehirler büyüdükçe gıda üretim meskenlerinden uzaklaşmaya başlıyor. İnsanoğlunun vücudunda yapılanmayan gıdalar var. Biz bunları hayvansal ürünlerden alıyoruz. Hayvan doğal ortamında yetişir ve meraya çıkarsa yiyebileceğini seçiyor ve insana faydalı olan besini vücudu üretiyor. Ama ahırda yemle beslenirse bunları alamıyor ve böylelikle insan bünyesinde zamanla hastalık oluşmaya başlıyor. Vücudumuz için bol hormonlu, bol tarım ilaçlı gıdaları alıyoruz. Oynanmış gıdalarla beslenmememiz gerekiyor."
Son dönemde insanlarda depresyonun ciddi oranda arttığını belirten Dizdar, “Neden insanlar depresyonda?” sorusuna şöyle cevap verdi:
"Gıdalarda kullanılan katkı malzemeleri yüzünden besinlerdeki ara geçiciler azalmaya başladı. Hastalık noktası buradan başlıyor. Bilimin kör noktası da işte bu. Biz hastalığı tespit ederiz, diyor. Ama yetmiyor. Önlem alınması gerekiyor. Bakın mesela süt ve yoğurt meselesi çok önemli. Kutu sütlerin çok yüksek sıcaklıklara çıkarılması onun içindeki elzem maddeleri ortadan kaldırdığı için biz bunu nereden alacağız? Yoğurdun katkı malzemeleriyle çok uzun ömürlü yapılmasıyla onun içinde bulunan gerçek vitamini nasıl alacağız? Siz oradan çaldınız, buradan çaldınız ve bunları yukarıdan yerleştiniz. Bu milletin bu şekilde beslenmesi mümkün değil. Köylerde inek ve tavuk yok. Adam yetiştirmek yerine marketten alıyor. Vatandaşın doğrudan uyarılması gerekiyor."
Fast food geleneği ve hazır gıda alışkanlığı devam ettiği sürece insanları yeni hastalıklar beklediğini söyleyen Dr. Dizdar, okul kantinlerindeki yeme alışkanlıklarının düzeltilmesi gerektiğini vurguladı ve şu uyarılarda bulundu:
"Kantinlerde tost, hamburger, çerez vb. gibi yiyeceklerden daha öteye geçilmesi gerekiyor. Oraya bir meyse, fındık, fıstık koymasını bilecekler. Bağışıklık sistemimizin beslenmesi için gerçek süt ve yoğurt içmeniz gerekiyor. O yüzden doğala dönülmesi gerekiyor. Hazır süt değil de sütçüden çiğ süt almaları gerekiyor. İnsanlar marketlerin süslü rafları ve güzel müzikli ortamlarından çıkmadıkları sürece hastalanmamaları mümkün değil. Ben markettin raflarından çıkmam diyenler hastalıklara katlanacak.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz