"ABD-İran Geriliminde Yeni Perde" paneli

SETA Enerji Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Kemal İnat: - "İran'la ABD arasındaki krizin büyümesi, daha şiddetli hale gelmesi Türkiye'ye ciddi zararlar verebilir. İran'ın Türkiye'ye yakın bölgelerinde otorite boşluğu ve başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin orayı kullanması sonucunu doğurabilir. İran'ın kaosa sürüklenmesi Türkiye'ye tahmin edemeyeceği kadar yeni bir mülteci yükü getirebilir. Bu krizin İran'ı, Irak ve Suriye'dekine benzer kaosa sürüklememesi Türkiye'nin yararınadır"

İSTANBUL (AA) - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Enerji Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Kemal İnat, İran'la ABD arasındaki krizin büyümesi ve daha şiddetli hale gelmesinin Türkiye'ye ciddi zararlar verebileceğini belirterek, "İran'ın kaosa sürüklenmesi Türkiye'ye tahmin edemeyeceği kadar yeni bir mülteci yükü getirebilir. Bu krizin İran'ı, Irak ve Suriye'dekine benzer kaosa sürüklememesi Türkiye'nin yararınadır." dedi.

Prof. Dr. Kemal İnat'ın moderatörlüğünde "ABD-İran Geriliminde Yeni Perde: Vekalet Savaşlarının Sonu Mu?" başlıklı panel düzenlendi.

Reklam
Reklam

ABD ve İran arasında son dönemde yaşananların kesin olabilecek sonuçlardan birini, İran'ın bu tecrübe sonrasında "nükleer silah yapmanın kaçınılmaz olduğu kanaatine varması ihtimali" şeklinde açıklayan İnat, şu değerlendirmelerde bulundu:

"ABD gibi bir güç karşısında kendisini savunmanın başka bir yolla mümkün olmayacağı kanaatine varmış olabilir. Bundan sonra nükleer silah yapma konusunda çok daha hevesli adımlar atabilir. Böyle bir sonuç bekliyorum. 2015'te yapılan nükleer anlaşma sonrasında ne AB'den ne de Rusya ve Çin'den beklediği tavrı gördü İran. Böyle bir saldırı sonrasında da 'Eğer nükleer silah sahibi olsaydım, ABD böyle bir saldırıya cesaret edemezdi.' diye düşünüyorlardır ve yeniden nükleer çalışmaların nükleer silaha dönüşmesi konusunda istekli olacaklardır diye düşünüyorum."

İnat, İran'a yönelik yaptırımların artmasının İran halkında ciddi hoşnutsuzluklara yol açacağına işaret ederek, "Bu saldırıyla İran'da oluşan hava, belki İran yönetiminin izleyeceği yolun daha tolere edilmesi sonucunu doğurabilir." dedi.

Reklam
Reklam

Söz konusu durumun Türkiye'ye etkisine değinen İnat, şunları söyledi:

"Türkiye zaten ABD'nin İran politikasından ciddi zararlar görüyor. ABD yaptırımları 2018 içinde başlamıştı. 2018'de Türkiye'nin İran'a ihracatı yüzde 23 civarında azaldı. 2019'da Türkiye-İran dış ticaret hacmi yüzde 40 civarında azaldı. İki ülke liderleri 30 milyar dolara çıkarılması hedefinden bahsediyordu. 2012'de 22 milyar dolara varan bir dış ticaret söz konusuydu. Gelinen nokta ilk 11 ay 5,2 milyar dolar civarında, muhtemelen yılı 5,5 milyar dolarla kapatacağız. Türkiye'nin en büyük komşularından biri olan İran'la ticaretin 5,5 milyar dolar düzeyine inmesi ciddi bir olumsuzluk. Bu, ABD-İran sorunlarından kaynaklanıyor, yaptırımlar söz konusu olmasaydı bu düzeye inmeyecekti. İran'la ABD arasındaki krizin büyümesi, daha şiddetli hale gelmesi Türkiye'ye ciddi zararlar verebilir. İran'ın Türkiye'ye yakın bölgelerinde otorite boşluğu ve başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin orayı kullanması sonucunu doğurabilir. Türkiye, ciddi bir mülteci yüküyle karşı karşıya. İran'ın kaosa sürüklenmesi Türkiye'ye tahmin edemeyeceği kadar yeni bir mülteci yükü getirebilir. Bu krizin İran'ı, Irak ve Suriye'dekine benzer kaosa sürüklememesi Türkiye'nin yararınadır."

Reklam
Reklam

- "Bu kadar baskı altında İran masaya oturmayacaktır"

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkan Vekili Hakkı Uygur da mevcut durumun çok ciddi olduğunu dile getirerek, İran'da birçok kesim, uzun ve yıpratıcı bir sürece hazırlandığını ve bu şartlar altında herhangi bir uzlaşının mümkün olmadığını düşündüğünü aktardı.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin etkili bir isim olmasının yanı sıra milli bir sembol olduğuna değinen Uygur, "İran'ın son 40 yılda temsil ettiği değerleri, kazanımları temsil eden biriydi. ABD, ciddi şekilde el yükseltti. İran mayıs ayından beri hukuki, uluslararası dengeleri gözeterek, iz bırakmadan, tabiri caizse gerginliği milimetrik artırıyordu. Trump bunu niye şimdi yaptı? Süleymani 'ABD beni öldürebilir ama bunun sonuçları olur.' diyordu. Görünen o ki Trump o sonuçların hepsini kabul ediyor ve böyle bir karar verdi. İran'da şok etkisi vardı. İç politikadaki yansımasında şu kesin artık reformcu, muhafazakar, ılımlı ayrımı kalmadı, tekdüze bir meclis oluşturulacak, yeni ve Hamaney'e daha yakın bir cumhurbaşkanı gelecek."

Reklam
Reklam

Uygur, "İran her ne kadar küçük bir gövde gösterisiyle dengeleme çabasında bir eylem yaptıysa da ne kadar yapabildiği soru işareti. Dolayısıyla bu kadar baskı altında İran masaya oturmayacaktır." dedi.

ABD üssüne dünyanın gözü önünde onlarca balistik füze fırlatmanın ciddi sonuçları olacağını belirten Uygur, "Trump gibi her saldırıdan, her adımdan sonra İran'ın belini bükecek her sert tutumdan sonra 'Ben müzakere istiyorum, savaş istemiyorum. İranlılar çok iyi müzakerecidir.' diyen birisinin generallerle basının karşısına çıkması, karamsar düşüncemin bir kanıtı. Önümüzdeki dönemde ABD muhtemelen uluslararası bir konsensüs sağlamaya çalışacak." diye konuştu.

Anahtar Kelimeler: