ABD Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, Avrasya Strateji Araştırmalar Merkezi (ASAM) tarafından düzenlenen 3. Doğu Akdeniz Güvenliği Konferansı'nda bir konuşma yaptı. 1999'daki trajik depremden sonra olağanüstü deprem diplomasisinin ortaya çıktığını belirten Pearson, bu konuda çok yapıcı bir biçimde önlem alınabileceğinin görüldüğünü kaydetti.
11 Eylül saldırılarının ardından hem Türkiye hem de Yunanistan'ın güç birliği yaptıklarına dikkat çeken Pearson, "Bunların bir örneği de NATO'nun Akdeniz'deki tatbikatında Türk ve Yunan gemilerinin ortak hareket etmeleridir. Bu bütün Ege bölgesindeki güvenliği sağlamak açısından faydalı olmuştur" dedi.
Yeni milenyum yılında AB'nin genişlediğini ifade eden ABD Ankara Büyükelçisi Pearson, "Türkiye, Karadeniz'deki girişimlerde önemli rol üstlendi. Enerji kaynaklarının koordine edilmesinde de önemli rol üstlendi. Afganistan'daki güvenlik açısından da görev üstlendi. Türkiye, ABD'nin dostudur. Hepimiz bu çalışmalara devam etmeliyiz. Bu konferansta bu konuları ele alacağız" diye konuştu.
IRAK'IN HAREKATA KARŞI GÜCÜ Irak'la ilgili her gün yeni haberler geldiğini ve bunların daha fazla heyecan ve endişe yarattığını vurgulayan Pearson, uluslararası devletlerin tutumlarının belirlendiğini ve BM kararlarına uyulması gerektiğini kaydetti.
12 Eylül'de Başkan Bush'un Irak'ın silahsızlandırılması konusunda BM'nin desteğini istediğini hatırlatan Pearson, konuşmasına şöyle devam etti:
"Eğer Irak silahsızlandırılırsa o zaman savaş ortaya çıkmaz. Eğer Bağdat yönetimi hayatta kalmak istiyorsa üzerlerine düşen görevi yapmalıdır. Irak'ın elinde bu güç var. Herhangi bir savaşı engelleyecek gücü var".
ABD Ankara Büyükelçisi Pearson, uluslararası toplumun ya BM kararlarına uyarak tehditlere karşı koyacağını yada taviz vereceklerini belirterek, Irak'ın silahsızlandırılıncaya kadar tehdit olmaya devam edeceğini açıkladı.
KİTLE İMHA VE BİYOLOJİK SİLAH TEHDİDİ Hızlı hareket etmek gerektiğinin altını çizen Pearson, ellerindeki bulguların Irak'ın biyolojik silahlar bulundurduğunu gösterdiğini ifade etti.
Pek çok kişinin Irak'taki yeni bir lidere sıcak baktığını dile getiren Pearson, "Türkiye son 10 yıldır Irak'ın bölgedeki etkinliği kullanarak bir takım anlaşmalar yapması nedeniyle çok acı çekti. Son 10 yıl içerisinde daha iyi ekonomik bir gelecek oluşturulabilecek yerde farklı bir biçimde kullandı kaynaklarını. Gerçekten silah denetçileri aracılığıyla bir çözüm bulabilir miyiz? Başkan Bush, BM tüzüğünün ilkelerine saygı duyuyor. Şunu vurguladı ki, güç kullanımı en son başvurulacak yoldur" dedi.
Irak'ın elinde kitle imha silahı olmadığını söylediğini, ancak bunun yalan olduğunu savunan Pearson, "Ya Irak kazanarak tehdit devam edecek yada BM kazanacak. Biz Irak'ın silahsızlandırılmasını, güvenlik ve istikrar istiyoruz" ifadelerini kullandı.
BAĞDAT'IN EL KAİDE İLE YAKINLIĞI
Pearson, "El Kaide ile Bağdat arasında bir bağlantı var mı?" şeklindeki bir soruya, "1998'de durum neydi? Irak'ın elinde silah bulundurmadığına dair ne biliyoruz? Kerkük bölgesinde etnik kimliğini değiştirerek Araplaştırıyor. Kuzeydeki Kürtlere baskı uyguluyor. Irak'ın İran'a ve Kuveyt'e karşı saldırganlığını kim savunabilir ki? İran'a karşı pek çok planlar yaptı. Bağdat bugün intihar saldırıları düzenleyenlerin ailelerine para veriyor. Terör taktikleri bir gün silahlarla birleşecek olursa o zaman büyük tehditler ortaya çıkar" yanıtını verdi.
Her ABD'linin çocuklarının ve ailelerinin hedef olabileceğini ve kendilerine gizli yöntemlerle saldırılar düzenleyerek saldırabileceklerini ifade eden Pearson, dünyanın kendilerine yardımcı olmasını istediklerini söyledi.
10 yıl sonra Rusya ve NATO'nun tarihi bir anlaşma imzaladığını kaydeden Pearson, "Bu anlaşma ile bir işbirliğinin açılmakta olduğunu gösterdi. 11 Eylül saldırılarından sonra Taleban'a karşı bir mücadele başlatıldı. Türkiye Afganistan'ın yeniden ayakta durması için çaba sarf etti. Başarılı olmaktan başka çaremiz yok. İnsanlar korkularına yenik düşebilirler ama korku bize eylemlerimizde kılavuzluk edemez. Biz barış için çabalarımızı bir araya getirmeliyiz" dedi.
IRAK KONUSUNDA TÜRKİYE'NİN DURUŞU Haziran ayında Dışişleri Bakan Yardımcıları ve diğer ABD'li yetkililerin Türkiye'nin bütün endişelerini dinlediğini hatırlatan Pearson, "ABD'li yetkililer Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti kurulmasına karşı olduğunu söyledi. Irak 1991'de Şiileri ve diğer vatandaşlarına karşı baskı uyguladı. Türkmenlerin etnik kimliğini ortadan kaldırmak istedi. Şuandaki mevcut siyasi durum ortaya çıktı. Ağustos'ta ve Eylül'deki görüşmelerde durum hakkında bilgiye sahip olduk" diye konuştu.
Pearson, ABD'nin Türkiye'nin kararlarına saygı duyduğunu belirterek, "Türkiye'nin çok zor bir durumda olduğunu biliyoruz. Irak'la ilgili meselelerde süpriz yoktur. Biz Türkiye'nin böylesine ayrıntılı biçimde bizimle diyalog içinde olmasını takdirle karşılıyoruz. ABD Türkiye'nin tavsiyelerinden faydalandı. Irak konusunda Türkiye'nin endişelerini duyduk ve bunlara saygı duyuyoruz" ifadelerini kullandı.
1996'da Türkiye'nin KDP ve KYP'yi bir araya getirme çabalarında yer aldığını ifade eden Pearson, "Kuzey Irak'ta parlamentonun yeniden toplanıp yeniden uzlaşma sağlanması açısından önemli bir gelişmedir. Ankara süreci geçici bir süreç olarak alınmıştır. ABD hiçbir şekilde bir anayasa olabilecek dökümana onay vermiş deoile getiren Pearson, "Türkiye soğildir. Bizim yada diğer ülkelerin bu konuda bir şey yapmaya yetkisi yoktur. Biz şeffaf bir politika ile gidiyoruz. Irak'ın gelecekteki siyasi yapısına baktığımız zaman Irak'ın bütün halkına karşı bir sistem oluşturulmuş olacak. Demokratik barış içinde yaşayan bir yapının oluşmasını istiyoruz" dedi.
Türkiye'nin kuzeyindeki insanların yüzde 99'unun şuandaki liderin ülkenin başında olmasını istemediğini kaydeden Pearson, "Türkmenlerin çoğunluğu Bağdat kontrolündeki bölgede yaşamaktadır. Eğer Irak'taki rejim değişikliği gerçekleşirse Türkiye ile ticari ilişkiler büyük ivme kazanır" diye konuştu.
IRAK KONUSUNDA BM'NİN SORUMLULUĞU
Irak'la BM arasında ahlaki açıdan hiçbir benzer bakış açısı olmadığına dikkat çeken Pearson, "Irak'ın kendi halkına karşı da benzer bir bakış yok. Türkiye'nin bize destek verdiğini biliyoruz. Irak gerçekten BM kararlarına bütünüyle uymalı. BM'nin de kendi sorumluluğunu üstlenmesi için Başkan Bush bu kuruma çağrıda bulundu. Şimdi uluslararası toplum şuna karar vermeli, ya bu sorun bir an önce çözülecek ya da bir sorun olmaya devam edecek. Harekete geçmemek BM'nin otoritesini de sarsacaktır. Kitle imha silahların sahip bir lider görevde kalacak" dedi.
ABD Ankara Büyükelçisi Pearson, bölgedeki güzel ülkede barışa varılması için yapılan çalışmalarda başarılar dilediğini belirtti.