ABD'de "Türkiye" tartışması

WASHINGTON (İHA) - Avrupa Birliği (AB) ABD Delegasyonu Baş danışmanı Jonathan Davidson, aralık ayında Türkiye ile üyelik müzakerelerini başlatma kararı verildiği takdirde müzakere sürecinin ucunun açık olacağını belirtti.

ABD'nin başkenti Washington'daki American Enterprise Institute'de gerçekleştirilen "AB içinde Türkiye" konulu bir panelde konuşan Davidson, Türkiye ile müzakere sürecinin doğası itibariyle oldukça karmaşık olduğunu ve birçok konuyu kapsadığını belirtti. Davidson, tam üyeliğin 2014 yılından önce mümkün görülmediğini söyledi.

Reklam
Reklam

AB Komisyonu'nun Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlama yolundaki tavsiye kararının tarihi bir karar olduğuna dikkat çeken Davidson, Türkiye'nin nüfusunun büyük çoğunluğunun Müslüman olduğunu, ancak Türkiye AB'ye tam üye olana kadar Avrupa'da büyük Müslüman nüfusa sahip ülke sayısının artabileceğini vurguladı.

Türkiye'nin AB'ye jeopolitik açıdan hem avantaj, hem zarar getirebileceğini söyleyen Davidson, Türkiye'nin AB üyeliğinin bölgede istikrarın sağlanmasına yardımcı olacağı gibi, bu bölgenin sorunlarının da AB içine taşınabileceğine dikkat çekti.

Davidson, Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili olarak gündeme gelebilecek diğer belli başlı konular arasında ekonomi, tarım, göç ve enerji gibi başlıkların üzerinde durdu. AB üyeliği kavramının Türkiye'de büyük transformasyona yol açtığını belirten Davidson, Türkiye'nin AB'ye tam üye olması halinde bu gelişim ve değişimlerin daha da güçlenerek devam edeceğine, kök salacağına inandığını belirtti.

"TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ BİN LADİN'E DARBE OLUR"

Panelde konuşan Avrupa Parlamentosu Türkiye Delegasyonu Başkanı Joost Lagendijk ise Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıl içinde AB'ye tam üye olmasının terör örgütü El Kaide lideri Usame bin Ladin ve Amerikalı tarihçi Samuel Huntington için darbe olacağını belirtti.

Reklam
Reklam

Lagendijk, Türkiye'nin üyeliğinin Batı ile Doğu çatışması yaşanacağını iddia edenleri haksız çıkaracağını söyledi. Türkiye'nin Ortadoğu için model ülke olduğu şeklindeki söylemlerin hata olduğunu da belirten Lagendijk, "Türkiye model olacaksa öncelikle Orta Asya ülkelerine model olur. Türkiye'nin tarihi Ortadoğu'daki Arap ülkelerinin tarihinden çok farklı" diye konuştu. Aynı zamanda tarih profesörü olan Lagendijk, Türk hükümetinin AB normlarına uyum sağlamakta kararlı olduğunu belirterek, "Ancak işkence, insan hakları gibi konularda yüzde 100 düzelme sağlanmalı. Yüzde 80'de kalınırsa, Türkiye'nin üyeliğine ben de karşı çıkarım" diye konuştu.

Türkiye ile müzakerelerin önümüzdeki yılın 2. yarısından itibaren başlayacağını tahmin ettiğini belirten Lagendejik, müzakerelerin başlamaması halinde dahi Türkiye'nin gelişmeye devam edeceğine inandığını sözlerine ekledi.

"ERMENİ SOYKIRIMI"NIN TANINMASI ÖN KOŞUL OLMAMALI"

Öte yandan, sözde Ermeni soykırımını gündeme getiren bir dinleyiciye de yanıt veren Lagendijk, Ermeni diasporası ile Ermenistan'da yaşayan Ermeni halkının gündeminin birbirinden farklı olduğuna işaret etti. Lagendijk, "Ermenistan halkına sorduğunuzda Türkiye-Ermenistan arasındaki sınırın açılmasının öncelikli önem taşıdığını söylüyorlar. Ermeni diasporasının Ermeni soykırımının tanınması yönündeki iddialarına değil. Üstelik bir tarihçi olarak 'soykırım' iddiasının doğruluğu tartışılır" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Ermeni soykırımının tanınmasının Türkiye'nin üyeliği için ön şart olması gerektiğine inanmadığını belirten Lagendijk, aynı şekilde Kıbrıs konusunun da bir ön koşul olmadığını, Türkiye ve Kıbrıs Türkleri'nin Annan planını kabul ederek ellerinden geleni yaptıklarını, ancak Yunanlılar'ın anlaşmaya yanaşmadığını ifade etti.