ANKARA (İHA) - ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan '2004 yılında Türkiye'deki İnsan Hakları İhlalleri Raporu'nda Türk ordusu ve Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) laiklik için zararlı olduğunu ifade ettiği dinsel tarikat ve cemaatlerin, öne çıkan birçok siyaset ve sivil toplum örgütü liderleriyle işbirliği içinde olduğu savunuldu.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan raporda, Türkiye'de geçen yıl meydana gelen insan hakları ihlalleri, işkence, faili meçhul cinayetlerle ifade ve inanç özgürlüğü alanlarındaki faaliyetler geniş yer tuttu. Raporda Türkiye'nin AB'ye uyum sürecinde geçen sene gerek TBMM'de gerekse bürokratik alanda yapılan düzenlemeler ele alındı ve geçmiş yıllara nazaran ilerleme kaydedildiği ifade edildi. Buna rağmen, Türkiye'de halen belirli bölgelerde işkence ve insan hakları ihlallerinin sürdüğünün öne sürüldüğü ABD raporunda, ana dilde eğitim, din, vicdan ve ifade özgürlüğü alanlarında ciddi problemlerin sürdüğü savunuldu.
Raporun en ilgi çeken bölümü ise 'Din Özgürlüğü' oldu. Bu bölümde, hükümetin genellikle din özgürlüğü hakkını koruyacak birtakım önlemler aldığını; ancak Türkiye'de Müslüman olmayan azınlığın haklarının kısıtlandığı, hatta baskı altında oldukları iddia edildi. Türk bürokrasisinin, ülkenin laik bütünlüğünü korumakla mükellef olduğu ifade edilen raporda, buna rağmen gerek seçilmiş hükümet gerekse bürokrasinin, din özgürlüğü ve laikliğin gereklerini yerine getirmemekte direndiği savunuldu.
Türkiye'de din konusunun Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütüldüğü ve bu kurumun da Başbakanlığa bağlı olduğu hatırlatılan raporda, Diyanet'in, Türkiye'de Aleviler gibi toplumların dini ibadetlerini özgürce yerine getirmesi konusunda ayrımcılık yaptığı öne sürüldü. Türkiye'de yaklaşık 7 ila 9 milyon Alevi'nin yaşadığı belirtilen raporda, Alevilerin de kendi inançlarına göre çeşitlere ayrıldığı, Türkiye'deki radikal Sünni Müslümanların Alevilere baskı uyguladığı ve dışlandığı ileri sürüldü.
"TARİKAT VE CEMAATLERİN SİYASİLERİNİZLE İLİŞKİSİ VAR"
Raporun 'Din Özgürlüğü' başlıklı bölümünde, Türk ordusu ve MGK'nın, laikliğin korunması ve Türkiye'de aşırı İslami grupların faaliyetlerinin engellemesi rolünü üslendiği, tarikat ve cemaatlerin Türkiye'nin laik yapısına zarar verdiği uyarılarına rağmen, Türkiye'de önemli yerlerde bulunan çeşitli siyasi parti ve sivil toplum örgütü liderlerinin bu tarikat ve cemaatlerle yakın ilişkide olduğu ifade edildi. Raporda, hükümet Heybeliada'da Ruhban Okulu açılması konusunda hiçbir somut adım atmamakla suçlandı.
Raporun 'Kadın Hakları' bölümünde de Türkiye'ye eleştirilerde bulunuldu. Türkiye'de kadınların sosyal statüdeki yerinin sağlamlaştırılması konusunda halen problemler yaşandığı ifade edilen raporda, devlet dairelerinden toplumsal hayata kadar pek çok alanda kadının haklarının gereğince yerine getirilmediği vurgulandı. Özellikle töre cinayetlerinin halen sürdüğü ifade edilen raporda, kadın hakları ihlalleri konusunda devlet dairelerinde yaşanan olaylara örnek olarak, TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz'ün göreve gelmesiyle birlikte üst düzeydeki 13 kadın yetkilinin yerine erkek yöneticilerin göreve getirildiği iddia edildi.