AB'den kırsal kalkınma için 1 milyar euro

ADANA (İHA) - Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Ticaret, Ekonomi ve Tarım Bölümü Başkanı Ulrike Hauer, Avrupa Birliği'nin (AB) üyelik öncesi Türkiye'ye AB fonlarından verdiği desteğin 1 milyar Euro'ya ulaştığını, kırsal kalkınma için de 1 milyar Euro'luk bir desteğin daha verilmesinin planlandığını söyledi.

Hauer, yaptığı açıklamada, son yıllarda Avrupa Birliği fonlarından Türkiye'ye çok önemli bir paranın aktarıldığını belirterek, "2002 yılında yıllık olarak Türkiye'ye ayrılan fon miktarı 150 milyon Euro iken 2006 yılında desteğin 1 milyar Euro'ya ulaştığını görüyoruz. Özellikle bu fonlar, standartların hayata geçirilmesi ve kapasite inşaat oluşturulması için harcananlardır. 2007'de yeni bir fonun daha ayrılması şu anda tartışılıyor ve konuşuluyor. Özellikle tarım ve kırsal kalkınmayla ilgili. Yakın gelecekte değil, ama orta vadede özellikle kırsal kalkınma için Türkiye'ye 1 milyar Euro'luk bir fonun ayrılması söz konusu" dedi.

Reklam
Reklam

Hükümetin, son zamanlarda gitgide ürünler ve üretim üzerinde sübvansiyon ve desteği artırdığına dikkat çeken Hauer, "Ama AB, son 20-30 yıllık süre boyunca bunun verimli olmadığının farkına vardığı için üretimi desteklemek yerine, çiftçilerin gelirlerinin desteklenmesine yönelik adımlar atılmasını tercih ediyor. Bu yüzden de Türkiye'nin son yıllarda artan üretim desteğine atıfta bulunmuştuk. Bilakis düşük verim alanından söz etmiştik. Bu düşüklüğün en önemli nedeni, diğer orta ölçekli ya da büyük işletmeler kadar dayanıklı olmayan küçük tarım işletmelerinin olmasıdır. Çok küçük boyutlarda olması nedeniyle onların bu sorunlarla başa çıkması zor oluyor. Ama biz AB olarak Türk Hükümeti'ni bu konuda destekliyoruz, teknolojinin kullanımının artırılması, modern metotlardan yararlanılması konusunda üretimin bu şekilde desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yoksa bazı teşvikler vererek değil" diye konuştu.

Türkiye'de bazı alanlarda tarım reformunun hala sürdüğünü, pamuğun buna örnek verilebileceğini de ifade eden Hauer, "Özellikle AB'de son zamanlardaki gelişime bakacak olursanız, üretimin daha az desteklendiği bir sisteme doğru ilerliyoruz. Gelecekte eğer Türkiye de AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdürmekte kararlıysa, bu yönde ilerlemesi uyumlu olacaktır. Şeker alanında ve pamukta böyle bir yaklaşım var. Ama bu reformlar hala sürüyor. Reformlarla ilgili kesin çizgiler belirlenmiş değil. Çalışmalar devam ediyor. Ama AB bünyesinde gitgide üretim tabanlı destek azaltılıyor" dedi.

Reklam
Reklam

İSTİHDAM OLANAKLARI ARTIRILMALI Hükümet tarafından hazırlanan Ulusal ve Kırsal Kalkınma Planını henüz okumadığını, fakat bu plan ve program kapsamında bazı önlemler öngörülüyor olduğunu düşündüğünü anlatan Hauer, "Ama bazılarını ifade etmek gerekirse, inavasyon yenilik alanında ve teknoloji alanında yatırım yapılması gerekiyor. Özellikle tarımın, tarım dışında ve diğer alanlarda istihdam olanaklarının yaratılması gerekiyor. Altyapı yatırımlarına ihtiyaç duyuluyor. Bu hem fiziksel hem de insanlara yönelik altyapı yatırımları olabilir. Alternatif bazı çiftçilik ve tarım metotları yöntemleri desteklenebilir. Organik tarım bunda örnek olarak söylenebilir. Bunun dışında tarım kuruluşlarının veya tarım çalışmalarının yapıldığı, faaliyetlerin yürütüldüğü yapılarda yeniden yapılandırmaya gidilebilir. Birden çok önlem, atılabilecek adım söz konusu. Ama bunun kararını verebilecek Türkiye Hükümeti'dir. Türkiye'deki ihtiyaçlara göre şekillenecektir. AB olarak biz de gerekli yardıma ve rehber görevi üstlenmeye hazırız" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Türkiye'nin Güneydoğusu'nda kırsal kalkınma için alınacak önlemlerin, Finlandiya'nın kuzeyinde ve Avusturya Alpleri'nde alınacak önlemlerle aynı özelliklere sahip olmayacağını, her bir bölgenin kendisine özgü ve has özellikleri bulunduğu için bunların da göz önünde bulundurulması, yerel ihtiyaçlara uygun şekilde biçimlendirilmesi gerektiğini de söyleyen Hauer, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'ye geleli ve burada çalışmaya başlayalı 2 yıl oldu, ama her yıl Türkiye'nin yeni ve farklı yüzleriyle karşılaşıyorum, ekonomik, kültürel ve sosyal olarak birçok farklı özelliğe sahip olduğunu biliyorum. En önemli özelliği de çeşitliliği. Her bölgenin kendine özgü özelliği var. Bunlar kimi zaman olumlu potansiyel olarak nitelenebilir, kimi zaman da zorlukları da içeriyor. Ama Türkiye gerçeğine aşinayım. Tarım konusu ve gıda güvenliği konusunun, bu alanların zorluklarla dolu olduğunun ve uzun süreçler gerektirdiğinin farkındayız. Ama umut ediyoruz, bunun finalinde bu ortak hedef gerçekleştirilecek, bu standartlar özellikle gıda güvenliği ve tarım alanındaki standartlar da hayata geçirilince bu konu başlığı kapatılmış olacak."

Reklam
Reklam