Foreign Policy dergisi, Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı Körfez ülkelerinin ABD Kongresine seçilen ilk Müslüman kadınlar İlhan Ömer ve Rashida Tlaib'e yönelik karalama kampanyası başlattığını yazdı.
Haberde adı geçen İlhan Ömer, konuya ilişkin yaptığı paylaşımda, "Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. Hayatımız boyunca, kabadayılara karşı dimdik duracağız." yorumunda bulundu.
Derginin haberine göre, Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı Körfez ülkeleri, ABD'de kasım ayında yapılan ara seçimlerde Temsilciler Meclisi'ne girmeye hak kazanan ilk Müslüman kadınlar olan Ömer ve Tlaib'e savaş açtı.
Michigan eyaletindeki ön seçimlerde "ülkenin ilk Müslüman valisi" olabilmek için mücadele eden ve ön seçimi kaybeden 33 yaşındaki Abdul El-Sayed de saldırıların bir başka hedefi oldu.
- "Müslüman siyasetçileri gizli İhvan üyeliği ile suçladılar"
Haberde, söz konusu Müslümanların siyasete atılması ve seçilmelerinin ardından ABD'deki bazı isimlerin, bu kadınların ABD Kongresini bir "İslam Cumhuriyeti'ne çevireceğini" ya da Müslüman Kardeşler'in (İhvan) bir üyesi olduğunu ileri sürdüğüne işaret edildi.
Benzeri saldırıların Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi Körfez ülkelerinden de geldiği vurgulanan haberde, "Körfez hükümetlerine yakın olan akademisyenler, basın kuruluşları ve yorumcular, Ömer, Tlaib ve El Sayed'i, Suudi Arabistan ve BAE hükümetlerine karşı olan İhvan'ın gizli üyeleri olmakla suçladı." ifadeleri kullanıldı.
Haberde, Ömer'in ara seçimleri kazanmasından birkaç saat sonra Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçiliğinde kültür müşaviri olan ve Suudi Arabistan'da yayın yapan El Arabiya gazetesinin de yazarlarından olan Faysal el Şammeri'nin, Ömer'in "Körfez düşmanı" ve İhvan üyesi olduğuna dair sosyal medya paylaşımları yaptığı da anımsatıldı.
- "ABD'deki Müslüman siyasetçiler diktatörlerin argümanlarını çökertiyor"
Mısır asıllı El Sayed aleyhinde de Mısır'daki bazı kişi ve basın kuruluşlarında yayınlar yapıldığı belirtilen haberde, "El Sayed, Ömer ve Tlaib gibi siyasetçilerin yükselmesi, Ortadoğu'daki diktatörlerin, Arap halkının demokrasiye hazır olmadığı yönündeki argümanlarını çökertiyor." değerlendirmesinde bulunuldu.
Ömer'i karalamak için Twitter'da bir "trol ordusu" kurulduğuna da dikkat çekilen haberde, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın muhaliflerini susturmak için de benzeri bir ordu kurduğu hatırlatıldı.
Amerika'nın otokrat müttefiklerinde Ömer ve Tlaib gibi kişilerin seslerinin "panik ve korku" ile karşılanmasının şaşırtıcı olmadığına işaret edilen haberde, şu görüşlere yer verildi:
"Bu otokrat rejimler, her zaman politikacılarının batıdaki temsili konusunda yanlış seçimlerden yararlandı ve Müslüman ülkelerde diktatörler, tek alternatifin aşırıcılık olduğu söylemini yaydı. Bu argüman, bu rejimlerle aynı dine mensup olan ama demokrasi konusunda farklı fikirlere sahip Amerikalı politikacılar tarafından etkili bir şekilde çökertildi."
- Ömer'den "yolumuzdan dönmeyeceğiz" mesajı
İlhan Ömer ise Foreign Policy'nin söz konusu haberini Twitter hesabından paylaşarak, şu yorumlarda bulundu:
"Bir demokrasi içindeki insanların Rashida Tlaib ve ben gibi kadınları seçmesi fikrinden gözü korkanlar, saldırmaya devam edecek. Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. Hayatımız boyunca, kabadayılara karşı dimdik duracağız."