Jonathan Marcus
BBC Diplomasi Muhabiri
Irak ordusu Musul'da IŞİD'e saldırıya hazırlanıyor.
Suriye'de savaş bitmedi, husumetlerin son bulmasına yönelik çabalar çatışmalara kısmen ara verilmesini sağladı sadece.
Rusya'nın bombardımanı devam ediyor. IŞİD'e karşı ABD önderliğindeki hava saldırıları da sürüyor.
Dünyanın dikkati Suriye üzerinde yoğunlaşmışken Irak'ta da önemli gelişmeler oluyor. Ayrıca Libya'da da IŞİD'e karşı saldırıya başlamak için hazırlıklar yapıldığına dair işaretler artıyor.
ABD'deki başkanlık seçimleri için adayların belirlenmesi sürecinde bütün dram ve gerginlikler devam ederken Suriye, Irak ve Libya'da olup bitenler büyük önem taşıyor.
Buradaki olaylar Beyaz Saray'daki yeni başkanı bekleyen dünyayı biçimlendiriyor.
Irak'ta IŞİD'in elindeki Musul yeni büyük ödül olacak.
8 ila 12 Irak tugayı saldırıya hazırlanıyor. Kimse bunun kolay ya da çabuk olmasını beklemiyor.
ABD Genelkurmay Başkanı General Joseph Dunford birkaç gün önce "Musul'a karşı operasyonlar zaten başladı... Musul'u kuşatıyoruz" demişti.
General, IŞİD'in denetimindeki Rakka ile Musul arasındaki önemli bağlantı yollarını kesmek amacıyla hem Suriye'de hem de Irak'ta düzenlenen çeşitli bölgesel saldırılara gönderme yapıyordu.
Bunun önemli unsurlarından biri ABD ve müttefikleri tarafından yürütülen hava saldırıları. Ama son on günde Suriyeli muhalif güçler, kuzey-doğudaki Şaddadi'yi ele geçirdi. Amerikalılar burayı "Eğitim ve lojistik açısından olduğu kadar petrol satışları açısından da IŞİD için önemli bir nokta" olarak tanımlıyor.
Irak güçleri Bağdat'ın kuzeyindeki Samarra şehrinde IŞİD'e karşı ayrı bir operasyon başlattı.
Musul taarruzunda ABD'nin muhtemel yardımının ne boyutta olacağı tartışılıyor şimdi.
Irak hükümeti bu konuda oldukça duyarlı. ABD'nin resmi açıklamaları da temkinli. Ama Washington'un önemli ölçüde çaba göstermesi gerektiği açık.
Ash Carter ve General Joseph Dunford Irak planlarını açıkladı.
Önerilerden biri, Amerikalı askeri danışmanların eylem noktasına daha yakın olacak şekilde konuşlandırılması. Fakat hava gücünün yanı sıra ABD'nin en önemli rolü, Irak ordusunun hızlı tempoda faal kalması için yeterli lojistik ve ikmale sahip olmasını sağlamak olabilir.
ABD'nin yapabileceği başka şeyler de var elbette. Son günlerdeki açıklamalar, askeri bakımdan önemli yeni kabiliyetlerin devreye sokulmakta olduğuna işaret ediyor.
Siber saldırılarABD Savunma Bakanı Ash Carter, özellikle Suriye'de IŞİD'e karşı kapsamlı siber saldırılar yürütüldüğü yönünde imalarda bulundu.
Ash, "IŞİD'in komuta ve kontrol gücünü sekteye uğratmak, bağlantıları arasında güven sarsıntısına neden olmak, bağlantılarına aşırı yükleme yaparak fonksiyonunu yitirmesini sağlamak" amacıyla bu yola başvurulduğunu söylüyor.
General Dunford ise fiziki ve siber savaş arasındaki paralleliklere dikkat çekiyor.
"IŞİD'i hem fiziksel hem de sanal alemde izole etmeye, komuta ve konrtrol kapasitelerini, birbirleriyle iletişim olanaklarını, bölgesel ve taktiksel olarak operasyon yürütme güçlerini sınırlamaya çalışıyoruz" diyor Dunfrod.
Bugüne kadar Washington IŞİD'e karşı daha çok havadan müdahale etti. Ama karada da özel operasyonların hızlandığına dair işaretler var.
Birkaç gün önce ABD Kara Kuvvetleri Özel Birliklerinin Irak'ta IŞİD'in önemli bir ismini ele geçirdiği açıklandı.
Son haftalarda Irak'a gönderilen 200 kişilik Delta komandoları ekibinin yaptığı ilk önemli operasyondu bu.
Irak ordusu Samarra şehrine saldırı başlattı.
ABD Savunma Bakanı bu küçük ekibe geniş kapsamlı bir görev biçti.
"Çeşitli baskınlar düzenleme, belli yerleri ve kişileri ele geçirme, IŞİD'in elindeki rehine ve mahkumları serbest bırakma ve IŞİD'de her an, her yerde saldırıya uğrama korkusu yaratma amacıyla hızlandırılmış operasyonların bir parçası olarak başlattığımız bir araç bu" diyor bakan.
Libya sorunuABD ayrıca Libya'daki IŞİD hedeflerine karşı aralıklı hava saldırılarında da bulundu. En sonuncusu Şubat ortalarında İngiltere'deki bir üsten kalkan Amerikan savaş uçakları tarafından yapılmış ve IŞİD'in Trablus'un batısındaki Sabratha yakınlarındaki bir eğitim kampını hedeflemişti.
Ama Libya'da da perde arkasında çok daha fazla şeylerin olduğuna dair işaretler var.
Avrupa'ya yakınlığı ve kanunlardan yoksun haliyle Libya ABD, AB ve NATO için hızla büyük bir güvenlik kaygısı yaratıyor.
IŞİD bağlantılı gruplar giderek kök salıyor. Herhangi bir operasyona önderlik edebilecek İtalya'nın yanı sıra birçok ülke Libya'daki güvenlik sorunlarına yardımcı olma konusunda isteksiz davranıyor.
Batı destekli (ABD'nin de muhtemelen önemli bir destek rolü oynayacağı) herhangi bir misyon için gereken koşul, Llibya'daki çeşitli gruplar arasında, bir ulusal birlik hükümeti kurulması konusunda anlaşma sağlanmasıdır.
Böyle bir anlaşma bugüne kadar mümkün olmadı, ama bazı askeri operasyonlar başladı. Şubat sonlarında Fransız Le Monde gazetesi, Fransız kara kuvvetleri özel birliklerinin Libya'da "gizli bir savaş" yürüttüğünü yazmıştı.
Fransa hükümeti bu haberleri ve ABD ve İngiltere özel birliklerinin de Libya'da olduğuna dair diğer haberleri tepkiyle karşıladı.
Ocak ayında ise İtalyan yetkililer, Amerikalıların Sicilya'daki Sigonella hava üssünden silahlı insansız hava araçları kaldırması konusunda anlaşmıştı. Bunun, Libya'da bulunan Amerikalı birliklerin tehlike anında korunması amacıyla yapıldığı ima edilmişti.
Libya topraklarında ne olup bittiğini bilmiyoruz - hükümetler özel kuvvetler tarafından yürütülen operasyonları pek açıklamazlar - ama bölgesel güvenliği sağlamak amacıyla başka adımların atıldığı kesin.
ABD Libya'daki IŞİD eğitim kampları olduğundan şüphelenilen bölgeleri bombaladığında 38 kişi ölmüştü.
Örneğin İngiltere, Tunus'un Libya sınırındaki birliklerine yardımcı olması için askeri eğitim amaçlı küçük bir ekip gönderdi oraya.
Tunus hükümeti ayrıca, Libya güvenlik güçlerinin Tunus'ta eğitilmesi için Almanya ile görüşmeler yürütüyor.
İstikrar sorunuŞimdi "İki buçuk cephe savaşı" diyebileceğimiz bir savaş başladı. ABD, zaman içinde olumlu sonuç alınacağından emin görünüyor.
Ama dikkat ederseniz "zafer" sözcüğünü kullanmıyorum.
Zira bu, Suriye, Libya ve Irak gibi ülkelerde istikrarın geri gelmesi, tüm kesimleri kapsayan hükümetlerin kurulması, yolsuzluğun önemli ölçüde azaltılması ve radikal İslamcılığın yükselmesine neden olan unsurların devre dışı bırakılması demek.
Bölgeye genel olarak bakınca, istikrarın geri gelmesine işaret edecek çok sayıda olumlu gelişme görmek zor.
Aksine, sömürge dönemi sonrası aşağı yukarı kesinleşen sınırlar, hiç olmadığı kadar tartışmalı hale gelmiş durumda.
ABD Başkanı Barack Obama'nın kendi ülkesinin çıkarları açısından önceliği Orta Doğu'dan Asya'ya kaydıracaklarının işaretini vermesinin üzerinden fazla zaman geçmedi.
Ama, Orta Doğu önceliğini kaybetmiyor.
Birçok açıdan bölgenin sorunları devam ediyor ve bunlar Obama'nın halefini Beyaz Saray'daki ilk yıllarında, hatta daha sonrasında meşgul edecek gibi görünüyor.