Abdullah Gül'ün tezkere açıklaması

ANKARA (İHA) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen tezkere konusunda parti grupları adına yapılan konuşmaların ardından kürsüye gelerek hükümet adına konuşmalara cevap verdi.

Getirdikleri tezkerenin sorumluluğunu hükümet olarak almak durumunda olduklarını ifade eden Gül, tezkereyi muhalefetin desteklemesini beklemek gibi bir arzularının olamayacağını ancak onların eleştirilerinden faydalanabileceklerini ifade etti. Lübnan'ın, Doğu Akdeniz'in bir parçası olduğuna ve Türkiye'nin içinde bulunduğu bir bölgede bulunduğuna işaret eden Gül, "Oradaki barış ve istikrar Türkiye'nin de ulusal çıkarlarının bir parçasıdır. Akdeniz ülkelerinin hepsi buranın istikrarıyla ilgili güç göndermeyi talep ederken Türkiye'nin buna duyarsız kalması doğru olmaz. Herkes bu bölgeye gelecek ve barışın tesisine katkıda bulanacak ama bölgenin ülkesi olan Türkiye duyarsız kalacak. Bu doğru olmaz. Bunun yanında gözü kara bir katkı da söz konusu olmayacaktır. Irak'la veya Afganistan'la bunun karşılaştırılması mümkün değildir.

Reklam
Reklam

Irak olayında ortada bir BM kararı yoktu. AB ülkeleri, NATO ülkeleri kendi içinde bölünmüştü. Buraya baktığımızda ise tüm ülkeler bunu destekliyor" dedi.

Gül, 2001'de Afganistan'a asker gönderme tezkeresi görüşülürken yaptığı konuşmaların gündeme getirildiğini hatırlatarak, Afganistan tezkeresi tartışılırken dünyanın bölündüğünü, bir birlik olmadığını kaydetti. Gül şöyle konuştu:

"O zaman bir BM kararı yoktu. Bugün ise uluslararası bir meşruiyet var. Dolayısıyla benim bir tutarsızlığım söz konusu değil. Lübnan konusu tamamen farklı. Bugün önem verdiğimiz şey BM'nin açık ve net kararı olması gereğidir. Bugün geldiğimiz noktada bu kararlar çıkmıştır. Onun için kuvvetli şekilde bunun arkasında duruyoruz.

Bunun 1 Mart tezkeresiyle hiçbir alakası yoktur. 1 Mart tezkeresinin konusu yabancı bir ülkenin askerlerinin Irak'a Türkiye'den savaş açması konusuydu. Bu katkı zorla orda barış tesis etmek için değil tesis edilen ateşkesin muhafaza edilmesi içindir. BM'nin angajman kuralları çok tehlikelidir deniyor. Bununla ilgili belgeleri hepinize verdim. Gayet şeffaf ve dürüst bir şekilde hareket ettik. Sizlerin zorla bunu desteklemenizi bekleyemeyiz. Sizin kararınıza da saygı duyuyoruz. Önemli olan ortada ne olduğunu halkımıza doğru şekilde yansıtmak. Burada ne konuşuyorsak bunu gittiğimiz yerlerde de açık olarak konuşuyoruz. Doğruyu söylemekten hiçbir zaman kaçınmıyoruz. Güç kullanmak, tek taraflı adımlar atmakla çözüm ortaya çıkmıyor. Afganistan konusunda birçok belirsizlik vardı. Burada ise ne yapacaklarımızı yazdığımız gibi ne yapmayacağımızı da yazarak gayet dürüst davrandır. Bunun tersi olursa askerimizi çekeceğimizi de açıkça söyledik. Türkiye hepimizin gurur duyduğu TSK dünyanın 4 büyük ordusundan biridir. Gönül ister ki buna ihtiyaç olmasın ama içinde bulunduğumuz durum Türkiye'nin Silahlı Kuvvetleri'ni güçlü tutmasını zorunlu kılmıştır. Türk ordusu kendisine verilen vazifeleri her yerde başarıyla yerine getirmiştir. Bunu Afganistan'da Bosna'da nasıl yapıyorsa oraya gittiğinde de en başarılı şekilde yapacaktır. Bu karar çıkarsa yapmamız gereken iktidarıyla, muhalefetiyle bunun arkasında durmaktır."

Reklam
Reklam