"ABD’yi büyük bir siyasi kriz bekliyor"

İstanbul Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan: - ''Trump, 3. Dünya savaşını başlatması durumunda bile karşı karşıya kaldığı hukuki süreçten kurtulamayacak'' - ''İddia edilen seçim yolsuzluğu sadece Trump'ın değil başkan yardımcısının da kazanmasına yardımcı oldu. İki isim hakkında azil mekanizması işletildiği takdirde ABD’de bugüne kadar görmediğimiz bir siyasi krizi görebiliriz'' - İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. Burak Kuntay: - ''Süreci azilden çok 'impeachment' yani ‘itham’ olarak tanımlamak daha doğru olur'' - ''Cumhuriyetçiler sıkışırsa Nixon olayında olduğu gibi Trump'ı 'bizi daha fazla zedeleme' diyerek istifaya zorlayabilir''

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - İstanbul Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, ABD Başkanı Donald Trump’ın 3. Dünya savaşını başlatması durumunda bile karşı karşıya kaldığı hukuki süreçten kurtulamayacağını ifade ederek, "İddia edilen seçim yolsuzluğu sadece Trump'ın değil başkan yardımcısının da kazanmasına yardımcı oldu. İki isim hakkında azil mekanizması işletildiği takdirde ABD’de bugüne kadar görmediğimiz bir siyasi krizi görebiliriz." dedi.

Erhan ve İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. Burak Kuntay, ABD başkanlık seçimlerine hile karıştırıldığı gerekçesiyle yürütülen soruşturmaları AA muhabirine değerlendirdi.

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Erhan, Trump’ın seçim hile karıştırma, kampanya için toplanan paraların kanun dışı işlere aktarımı ile ilgili iddialar nedeniyle seçildiğinden günden itibaren sıkıntılı bir süreç yaşadığını anlattı.

ABD'deki seçim kampanyasında yer alan bazı isimlerin mahkemeye çağrılması ve bu kişilerin suçlarını itiraf etmesiyle Trump'ın azil sürecinin de başladığını kaydeden Erhan, ''Önümüzdeki günlerde delilleriyle beraber söz konusu yolsuzlukların daha net bir şekilde ABD kamuoyu ve ABD adaletiyle paylaşılacağı söyleniyor. Dolayısıyla Başkan Trump'ın bu soruşturmada sanık pozisyonuna düşmesi ve başkanlıktan azil edilebileceği ifade ediliyor." diye konuştu.

Erhan, Trump hakkında Temsilciler Meclisi tarafından bir adalet komisyonu yürütüldüğünü ve eğer bu iddialar ciddi bulunursa senatoya sevk edildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Senato da bir nevi yüce divan, bir mahkeme gibi işlev görerek. Senatonun üçte iki çoğunluğu ile yani yaklaşık 66-67 kişinin oyu ile ABD başkanı azledilebiliyor. Azledildiği takdirde anayasaya göre geri kalan süre kadar başkan yardımcısı onun görevini yerine getirebiliyor. Ancak iddialar sadece Trump ile ilgili değil, Cumhuriyetçi Parti'nin seçim kampanyası ile de ilgili. Seçimlerde ABD başkanı ve başkan yardımcısı aynı anda aday oldukları ve seçildikleri için söz konusu yolsuzluk, sadece Trump'ın değil başkan yardımcısının da kazanmasına yardımcı oldu. Dolayısıyla bu azil süreci başkan ve başkan yardımcısı ile ilgili mi yürütülmeli tartışması şu anda ABD'de devam eden bir tartışma. Tabii bu işi ciddi anlamda farklı noktalara taşıyabilir. Hem başkan hem başkan yardımcısı hakkında azil mekanizması işletildiği takdirde bugüne kadar görmediğimiz bir siyasi krizi görebiliriz ABD'de. ABD anayasasının bu konudaki hükümleri açık ve net. Azlin gerçekleşmesi durumunda Temsilciler Meclisi Başkanı ABD başkanı olarak görev alabilir."

Reklam
Reklam

- ''Cumhuriyetçiler kazansa da azil olabilir''

Erhan, tüm tartışmalara rağmen bu davanın sadece Trump'ı kapsayabileceğini, azil durumunda ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in görevi üstlenebileceğini belirterek, ağır siyasi bir krizle karşı karşıya olan Trump’ın kendini kurtarabilecek, bir takım önlemler almak için de büyük çaba sarf ettiğini dile getirdi.

Erhan, "Kasımdaki ara seçimlerde Temsilciler Meclisi ile Senatonun üçte biri yenilenecek. Şayet Cumhuriyetçi Parti adayı Başkan Trump, senatoda ve temsilciler meclisinde çoğunluğunu yitirirse o zaman bu iddialar sonucunda başlatılabilecek 'azil' sürecinin azil ile sonuçlanacağını söyleyenler çoğunlukta. Ancak Trump'ın karşı karşıya kaldığı iddialar o kadar ağır ki cumhuriyetçilerin çoğunluğu almasının bile başkanı kurtarmaya yetmeyebileceği konuşuluyor.'' değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Erhan, şunları söyledi:

''Trump yaptığı ekonomik atılımlar sonucu ABD halkının cebine daha fazla para girdiğini, başka ülkelerden gelen ürünlere gümrük vergisi koymakla ABD ürünlerinin satışını arttırdığını, sanayiyi canlandırdığını, Amerikalıların daha müreffeh yaşadığını iddia ediyor. ABD'ye yönelik dış tehdidin devam ettiğini, terörle mücadele için ciddi adımlar atıldığını, ulusal tehdit olarak gördüğü başta İran, Kuzey Kore olmak üzere bazı ülkelere karşı önemli tedbirler aldığını öne çıkartmak istiyor. Ama Trump'ın bu söylemlerinin yetersiz olduğu ve ABD kamuoyunu ikna edemeyeceği de biliniyor."

Reklam
Reklam

Trump'ın, sırf iç kamuoyunu kendi lehine çekebilmek için şu ana kadar öngörülmeyen bir çılgınlık yapacağına dair iddialar olduğunu aktaran Erhan, üçüncü dünya savaşını başlatması durumunda bile karşı karşıya kaldığı hukuki süreçten kurtulamayacağını savunarak şöyle konuştu:

"Rusya'nın iddia ettiği gibi Trump, Ortadoğu'da bir girişimde bulunabilir. Bazıları ise içeride demokrat partiye ve Hillary Clinton'a karşı hukuki bir atak olabileceğini söylüyorlar. Şu an bu iddiaların herhangi bir emaresini görmedik. Böyle bir şey gerçekleşirse sürpriz olmaz çünkü bugüne kadar yaptıklarıyla Trump her zaman şaşırttı. Peki böyle bir girişim ABD kamuoyunun Trump'a bakışını etkilemeye ne ölçüde yardımcı olur? Açıkçası iddialar o kadar ağır ki ABD başkanı herhalde bundan sonra üçüncü dünya savaşını başlatsa bile karşı karşıya kaldığı bu hukuki süreçten kurtaramaz."

- ''Azil değil 'impeachment' ''

Kuntay ise Trump ile ilgili devam eden sürecin doğru olarak tanımlanmadığını belirterek, şu anki sürecin azilden çok 'impeachment ' yani ‘itham’ olarak tanımlanmasının daha doğru olduğunu söyledi.

Reklam
Reklam

Trump'ın seçildiği ilk günden itibaren gerek içeride gerek dışarıda başlayan azil yani görevden alınmasının gündemde olduğunu kaydeden Kuntay 'impeachment' olarak tanımladığı süreci şöyle anlattı:

''Impeachment olarak tanımlanan süreçten sonra removal yani görevden uzaklaştırma süreci konuşulacak. Bu sürecin konuşulmasının bir numaralı sebebi seçimlere hile karıştırıp Rusya'nın seçimlere dahil olduğu meselesi. Bir takım araştırmalar, soruşturmalar neticesinde en son Trump'in eski kampanya danışmanı Paul Manafort ve eski avukatı Michael Cohen iki ayrı davadan sorgulandı ve ikisi de suçlu bulundu. Hatta Cohen suçunu kabul etti. Manafort parasal ve vergi gibi konularda usulsüz, illegal işler iddialarıyla suçlu bulundu. Bunlar Trump'ı direkt etkileyen şeyler değil şu an için ama Manafort soruşturması derinleşirse orta ve uzun vadede Trump'ı vurabilme ihtimali çok yüksek ve bu da Trump'ın azline kadar gider. Ayrıca Manafort soruşturması, Trump'ın Rusya ile ilişkilerini de açığa çıkarabilir, eğer varsa Trump'ın avukatı Cohen’e ise Trump'ın ilişkisi olduğu iddia edilen iki kadına seçim sürecince sus payı verdiğine ve bu sus payının kampanya fonlarından karşılandığına dair bazı iddiaları kabul etti. Şimdi Cohen'in bunları kabul etmesi Trump'ı doğrudan suçlu noktasına getirmez.Ciddi bir araştırma süreci gerçekleşecek. Seçimin gidişatına etki ettiği için impeachment dediğimiz ve removal yani azil sürecinin başlamasına sebep olacak bir etkendir.''

Reklam
Reklam

Kuntay, Trump ile ilgili impeachment sürecinde görev alan başsavcı Robert Mueller'in "Ben adalet bakanlığının kurallarını takip edeceğim" açıklamasının davada yüzde 100 suç unsuru olsa bile Trump hakkında azil sürecini başlatmaya yönelik bir iddianame hazırlamayacağı anlamına geldiğini savundu.

ABD anayasasında başkanın yargılanması ile ilgili iki yolun olduğuna dikkati çeken Kuntay, ''ABD Adalet Bakanlığı'nın teamüllerinde 'sitting president' yani ‘görevdeki başkan hakkında herhangi bir celp, herhangi bir iddianame hazırlayamazsınız’ diyor ama buna karşıt bir takım mütalaalar da var. Dolayısıyla bugün için bu konu muamma. Adli yargılanmanın dışında bir yargılama olabilir o da politik cezalandırmadır. Yani impeachment dediğimiz süreç. İddianame önce Temsilciler Meclisi'ne gider. 435 üyenin yarısından bir fazlasının Trump'a ‘impeach edildi’ demesi lazım.'' şeklinde konuştu.

- ''Matematiksel olarak mümkün değil''

Doç Dr. Kuntay, ABD tarihinde üç kez 'impeachment' olayının gerçekleştiğini Bill Clinton'in ise iki kez 'impeach' olduğunu hatırlattı.

Reklam
Reklam

İkinci aşama olarak tanımlanan azil sürecinin ABD tarihinde yaşanmadığını, cumhuriyetçilerin senatodaki çoğunluğundan dolayı Trump ile ilgili böyle bir surecin gerçekleşmeyeceğini kaydeden Kuntay, ''Görevden alma kararını senato verir. Temsilciler meclisinden geçmeden senatoya gelmez. Senatoda üçte iki çoğunluk gerekiyor. Yani 67 senatörün ‘evet’ demesi gerekiyor ki ABD başkanı görevden alınsın. Bu durum ise ABD tarihinde hiçbir zaman olmadı. Dolayısıyla Trump'ın azli çok zor bir ihtimal. Kasım ayına kadar zaten olasılık yok.'' diye konuştu.

Burak Kuntay, ABD Başkanı Trump’ın kasım seçimlerinden sonra da görevden alınamayacağını savunarak şu değerlendirmede bulundu:

"Burada sorulması gereken asıl soru şu; görevden alınma olur mu? Kasım seçimlerinden sonra bile böyle bir şey beklemiyorum. Nedeni şu: Bugün 49 demokrat, 51 cumhuriyetçi senatör var. Seçim sürecinde sadece 35 senatör değişecek. Yani demokratların üçte iki çoğunluğu yakalamaları matematiksel olarak bile mümkün değil. Ama soruşturmaların neticesi öyle derinleşir ki işte o zaman demokratı cumhuriyetçisi kalmaz, yüzde 100 oyla Trump düşürülür. Şu aşamada böyle bir şey beklemiyorum. Diğer taraftan Cumhuriyetçiler bu impeachment sürecinde sıkışırsa eski ABD başkanı Nixon olayında olduğu gibi Trump'ı 'bizi daha fazla zedeleme' diyerek istifa etmeye zorlayabilir. Bir ihtimal daha var. ABD'de anayasanın 25 maddesine göre başkan yardımcısı kabinedeki bakanların ciddi bir kısmının onayını almak suretiyle bir iç başkan düşürme operasyonu yapabilir ve başkan yardımcısı başkan olur."

Reklam
Reklam

Doç. Dr. Burak Kuntay, kasım ayında yapılacak ara seçimlerinde Temsilciler Meclisi'nde Cumhuriyetçilerin kaybetmesi durumunda Amerikan siyasetine ciddi bir denge geleceği değerlendirmesini yaparak sözlerini, ''Eğer Cumhuriyetçiler kazanırsa dış politika dili daha da sertleşecek olan Trump’ın 2020 yılında tekrar partisi tarafından aday gösterilmesinin önü açılır. Yani bu seçimler Türk-Amerikan ilişkilerinden ziyade, Amerika’nın bütün dünya ile ilişkilerini belirleyecek bir seçim olarak görülebilir.'' diye tamamladı.