Şeker Portakalı kitabı Brezilyalı yazar Jose Mauro De Vasconcelos tarafından 1968 tarihinde kaleme alındı. Kitap Brezilya'nın Minas Gerais bölgesinde yaşayan fakir bir ailenin beş yaşındaki oğlu olan hayal gücü çok gelişmiş Zeze adlı çocuğun başından geçenleri konu edinir. Orijinali Portekizce olan eser 16 dile çevrilmiştir. Yazar, kendi çocukluğundan izler taşıyan kitabı 12 günde yazdığını ifade eder. Roman, Güneşi Uyandıralım ve Delifişek kitapları ile takip ederek bir seri oluşturur. Usta yazar Jose Mauro De Vasconcelos’un her yaşa hitap eden ve kalbimizde yeri çok özel olan kitabından bazı alıntıları sizler için derledik.
“İnsan yüreğinin, bütün sevdiklerini içine alabilmesi için çok büyük olması gerektiğini bilmelisin.”
“Kimseden hiçbir şey beklemiyorum. Bu sayede hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum.”
“…mutluluğun, bulunduğu yerde olduğunu, bulunması istenen yerde olmadığını.”
“Öldürmek, Buck jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil; hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek…”
“Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu…”
“Elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bazıları için ölmek kolaydı. Uğursuz bir trenin gelmesi yetiyordu; tamamdı bu iş. Ama benim için göklere uçmak ne kadar güçtü. Herkes engel olmak için bacaklarımı tutuyordu.”
“Sevgisiz hayatın hiçbir anlamı yok… Ara sıra sevgimle mutluyum, ara sıra da yanılıyorum; bu daha sık oluyor.”
“Sanki her tuttuğu elinde kalıyor insanın, bu da büyük bir umutsuzluğa yol açıyor.”
“Gökyüzünün benim için ne anlama geldiğini anlayamazdı…”
“Senin yanındayken beni kimse azarlamıyor ve gün ışığının yüreğimi mutlulukla doldurduğunu hissediyorum.”
“Sevginin ne olduğunu gerçekten keşfedeli beri, bütün sevdiklerimi sevgiye boğuyordum.”
“Basit bir oyunla hayat değiştirilemez.”
“Ağlama yavrum. Hep böyle duygulu bir çocuk olarak kalacaksın, pek çok ağlama fırsatı bulacaksın hayatta.”
“Anne benim doğmamam gerekirdi. Balonum gibi olmalıydım…”
“İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.”
“Bilinç büyür, büyür ve başımızla yüreğimizi doldurur. Gözlerimizde ve yaptığımız her şeyde kendini gösterir.”
“Masalın nerede bittiğini, hayatın nerede başladığını fark edemiyorum. Bazen suratıma garip bakıyorlar, o zaman uyanır gibi oluyorum.”
“Hepimiz büyüktük. Küçük küçük parçalarla, aynı üzüntüden payını alan büyük ve hüzünlü kişiler.”
“Sessizlik içindeydi her yer, ölümün kadifeden ayakları gezinir gibi. Ve ben, yaşamaya hükümlüydüm; yaşamaya!”
“İnsan yüreğinin, bütün sevdiklerini içine alabilmesi için çok büyük olması gerektiğini bilmelisin.”
“Destedeki bütün kartları öğrenmiştim. Ama valeleri pek sevmiyordum. Nedendir bilmem, kralın uşağı gibi bir görünüşleri vardı!”