Açlık oluşunca sinirli ve agresif olmak, açlık halinde konsantrasyon zorluğu, yemek sonrası anormal derece de açlık hissi ve tatlı isteği gibi şikayetler ‘Reaktif Hipoglisemi’ problemi altında olduğunuzun habercisi olabilir. Bunun için insülin ve glukoz gibi biyolojik parametrelere ihtiyaç vardır.
İnsülin, pankreasın beta hücrelerinde üretilen ve kan şekerini düşürmeye yarayan bir hormondur. Yemek yeme ile vücudumuza giren karbonhidratlar, en ufak parçaları olan glukoza parçalanırlar. Glukoz, hücrelerin en önem arz eden enerji kaynağıdır. Pankreas, glukozun hücre içine girmesini sağlayan insülin adlı hormonu üretmeye başlar.
Kan şekerinin düşük olması durumu ise terleme, kalp atış hızı ve açlık gibi birçok çeşit durumlara yol açar. Karbonhidrattan çok yoğun bir yemek yedikten sonra, bu olaya tepki olarak vücut yüksek düzeyde insülin salgılılar. Bunun sonucu olarak kan şekeri normalin altına düşmektedir.
Kan şekeri düşüklüğünün ilk belirtileri sinirlilik ve kaygı olarak gözlemlenir. Bu belirtilerin dışında baş dönmesi ve baş ağrıları izlenir. Bunlar adrenalin ve noradrenalin gibi hormonların salınmasından da kaynakladır.
Beslenmede dikkat edilmesi gerekenler;
Kan şekeri problemi yok ise ara öğün tüketilmemelidir.
Basit karbonhidratlar yerine (bal, beyaz şeker gibi ) Kompleks karbonhidratlar (tahıl, sebze, baklagil) tüketilmelidir.
Posa veya diyet lifinin pek çok faydası olduğu bilinmektedir. Reaktif hipoglisemi durumlarında da oldukça faydalıdır.
Glisemik Yük: Glisemik yük, besinlerin kan şekerini yükseltebilme değerini gösterir. Glisemik yükü düşük besinlerin tüketilmesi bir yaşam tarzı haline getirilmelidir.