Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü ve Strateji Uzmanı Prof. Dr Sedat Laçiner, terör örgütünün açlık greviyle reklam ve halkla ilişkiler çalışması yaptığını, bunda da başarılı olduğunu söyledi. Terörle mücadele konusuna da değinen Prof. Dr Laçiner, “Son 30 yılın en başarılı dönemi” değerlendirmesinde bulundu.
Terör örgütünün, açlık grevini bir strateji olarak başlattığını ve bunun sivil değil, örgütlü bir eylem olduğunu söyleyen Prof. Dr. Laçiner, “Örgütün lider kadrosu emir vermiştir. O emirle başlanmıştır. Ve yine lider kadrodan gelen emirle de bu eylem sona erdirilmiştir. Bir yönüyle terör eylemidir. Yani intihar saldırısından çok farkı yoktur. İntihar saldırısında, kalabalık bir sokakta, meydanda başka insanları, vücudunuza bağladığınız bombalarla öldürmeye çalışırsınız. Burada ise yemek yemeyerek kendilerini öldürmeye kalktılar. Bunu böyle söylüyorum çünkü talepleri, öyle herhangi bir hapishanede hapishane şartlarını protesto eden, bireysel tercihiyle açlık grevine giden kişilerden farklı. Burada talep edilen, ana dilde eğitim gibi son derece genel bir şey. Bu çok anlamsız çünkü trafik sorunu hallolsun diye açlık grevi yapılamayacağı gibi bu kadar genel taleple de açlık grevi yapılamaz. Bir de, ‘Hemen bunu yapın’ diye bir empoze eden bir tavır görüyoruz. Terör örgütü bu eylemi yapmıştır. Terör örgütü bunu başarıyla da yürütmüştür. Görebildiğim kadarıyla da bu eyleminde başarılı olmuştur. Zaten hükümetin yapacağı bazı reformları terör örgütü sanki kendisi yaptırmış gibi, kendisi bastırıp bunları almış gibi bir algıyı, belli kesimlerde oluşturmayı başarmıştır hem Kürt kökenli vatandaşlarımız arasında hem de Türk kökenli vatandaşlarımız arasında. Bu süreç daha iyi yönetilebilirdi diye düşünüyorum. Bu kadar çok konuşulmasına gerek yoktu. Zaman zaman baktığınızda hükümet yetkililerin aslında görüşlerini çok yüksek sesle ifade etmelerinden dolayı konunun çok daha popüler hale geldiğini görüyoruz. Yangını söndürmek için yangının üzerine yanlış maddelerin döküldüğünü düşünüyorum. Halbuki burada hem IRA tecrübesi vardı. Hem ETA tecrübesi vardı. Bu tecrübelerden daha çok yararlanılabilirdi diye düşünüyorum” dedi.
“TÜRKİYE İLK DEFA TERÖRİSTLE DOĞRU YÖNTEMLERLE MÜCADELE ETMEYE BAŞLADI”
Örgütün dağdaki başarısızlığını örtmek ve dikkatleri başka yöne çekmek için bu eyleme başladığını da söyleyen Prof. Dr. Laçiner, şöyle devam etti:
“Çok dikkatlerden kaçıyor bence ama yaz boyunca Silahlı Kuvvetlerin, Polis Özel Harekat'ın ve Jandarma Özel Harekat'ın İstihbarat'la birlikte yürüttüğü çalışmalar, belki 30 yıllık terörle mücadele sürecinde en başarılısı. Türkiye belki de ilk defa olarak teröristle daha doğru yöntemlerle mücadele etmeye başladı. Bu da örgüte 500’ün üzerinde kayıp verdirdi. Çok ciddi rakamlardır bunlar. Ve bunlar bulunmuş cesetler üzerinden hesaplamalardır. Geçmişten farklı olarak afaki rakamlar değildir. Muhtemelen örgütün yazın başından bu yana 700ün üzerinde kaybı var. Şu anda da dağlarda kıpırdamakta zorluk çeken bir örgüt var. Şehit sayısına bakarak başarısız olunduğu gibi bir algı oluşuyor. Bu doğru değil. Şu anda örgüt eylem yapmakta çok zorlanıyor. Dağlardaki eylemleri şehirlere taşımak çabası içerisinde. Tek sorunu var; kışı güvende geçirmek. Açlık grevinin devreye sokulmasının bir nedeni de buydu. Hem dağlardaki başarısızlığı açlık greviyle sivilleştirebilmek hem de dikkatleri başka bir noktaya taşıyıp Öcalan’ı denkleme dahil edebilmek. Kışın da rahat edebilmek. Havalar ısındıktan sonra yeniden yapmak istedikleri eylemlere dönebilmek. Bu nedenle açlık grevi ve sonrasında Öcalan’ın devreye girmesi, onun söylemiyle grevlerin sözde tamamlanması meselesi, teröristle mücadelede kararlılığı sekteye uğratmamalı. Şöyle bir yanılgı içerisine girmek doğru değil. ‘Mücadele etmeyelim, görüşelim, anlaşalım.’ Karşımızda görüşebilecek, anlaşabilecek bir muhatap henüz yok. Hem uluslararası bağlantıları nedeniyle hem de kendisini hala silahla başarılı olabilecek bir noktada sanması nedeniyle örgütle görüşmenin şu noktada hiçbir yararı olmaz. Tam tersine zararı olur.”
“HAPİSTEN DIŞARIYA MESAJ, HUKUK DEVLETİNDE KABUL EDİLEMEZ”
İmralı’ya sürekli avukatların gitmesini de doğru bulmadığını söyleyen Prof. Dr. Laçiner, “Bugünlerde böyle bir anlayış ortaya çıktı. ‘Kandil mi daha iyi? İmralı mı daha iyi?’ diye bir yaklaşımı doğru bulmuyorum. Yani ‘Kandil'de şahinler var. İmralı’da daha insaflı biri mi var?’ Değil. Her ikisi de teröristtir. Her ikisi de terör örgütünün başındaki isimlerdir. İmralı’daki kişinin avukatlarıyla daha rahat görüşebilmesi, istediği zaman istediği mesajı dışarıya taşıyabilmesi, dışarıdan istediği mesajı alabilmesi açıklamalarda normal bir hukuk devletinde kabul edilebilir açıklamalar değildir. Mahkumiyeti kesinleşmiş bir kişiyi avukatıyla görüştürmek zorunda değilsiniz düzenli olarak. Bir kişinin bulunduğu hücrede, hapishanede bağlantılı olduğu örgüte sürekli olarak mesaj göndermesi, örgütü yönetmesi anlamına gelir. Bu da bana sorarsanız doğru değildir” dedi.
“GREVE KATILANLARI DOKTORLAR İNCELESİN”
Açlık grevine katılanların incelenmesi gerektiğini de vurgulayan Laçiner, şunları söyledi;
“Açlık grevinden örgütün karlı çıktığını düşünüyorum. Çok iyi bir PR çalışması yaptılar. Halkla ilişkiler, tanıtım çalışması yaptılar. Üstelik ne kadar açlık grevi yaptılar, orası da tartışmalı. 67 gün açlık grevi yapıp hiçbirinin hayati bir tehlike içerisinde olmaması, doğrusunu isterseniz şaşkınlık verici bir durum. Oruç tutanlar bilir. Sabahtan akşama kadar, günün üçte 2’sini yemeden içmeden geçirdiğinizde ne hale geldiğinizi biliyorsunuz. Açlık grevi tamamen bir oruç değil belki ama 67 günde bir insanın hiçbir hayati tehlikeyle karşılaşmaması doğrusunu isterseniz olağanüstü bir durumdur. Doktorların greve katılanları incelemesi gerekiyor.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz