Adalet Bakanı Kenan İpek:

Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan strateji belgesi ile gelecek beş yılın yol haritasının çizildiğini...

Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan strateji belgesi ile gelecek beş yılın yol haritasının çizildiğini aktaran Adalet Bakanı Kenan İpek, “Tüm reform adımları belirli bir takvime bağlanmış, kısa, orta ve uzun vadeli öncelikler tespit edilmiştir. Yeni yargı reformu stratejimiz, iki temel düşünce üzerine inşa edilmiştir" dedi.Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Adalet Bakanlığı, Danıştay ve Yargıtay işbirliğinde, özel hukuk ve ceza hukuku ile idari uyuşmazlık çerçevesinde ‘Alternatif Uyuşmazlık Çözü Yöntemleri’ sempozyumu Antalya’nın Kundu tatil merkezindeki bir otelde başladı. Sempozyuma Adalet Bakanı Kenan İpek, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yargı mensupları ve akademisyenler katıldı.Sompozyumun açılışında konuşan Adalet Bakanı Kenan İpek, adaletin hızlı ve etkin bir şekilde tecelli etmesinin büyük önem arz ettiğini belirterek, “Toplumda baş göstermesi kaçınılmaz olan uyuşmazlıklarda yargı mercilerinin bir nihai çözüm makamı olduğu şüphesizdir. Adaleti ölçülebilir bir sosyal değer haline getirmek için yargının etkin işleyişini sağlamak, bunun için gerekli politika ve programları hayata geçirmek temel hedefimizdir. Ancak, en küçüğünden en büyüğüne, en basitinden en girift olanına kadar her türlü uyuşmazlığın, bir nihai çözüm beklentisiyle yargı mercileri önüne taşınması, bir başka sorunu gündemimize taşımıştır. Yargılama sürelerini uzatan, yargılama kalitesini düşüren bu sorun, dünyadaki pek çok hukuk sistemi için aynıdır. Yargı mercileri, yıldan yıla artan ve ağırlaşan bir iş yükünün baskısı altındadır. Bu noktada, yargı mercilerimizin kapasitesini zorlayan iş yükünü doğru tarif etmek gerekir” ifadelerini kullandı.Bakan İpek, "İstatistiklerin, rakamların, yüzdelik dilimlerin tarife ettiği bu iş yükü, ne tek başına inceleme bekleyen dosyalar, ne tek başına genişleyen mesai saatleri, ne tek başına uzayan duruşma listeleridir. Bu iş yükü, en temel ve en yalın ifadesiyle, toplumumuzun artan adalet beklentisidir. Bir taraftan adalet hizmetlerinde kapasite artırıcı önlemlerin, diğer taraftan adaletin sosyal hedefini gerçekleştirecek tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bir başka anlatımla, ne hizmet binalarının, personel ve yargı mensubu sayılarının artırılması, ne de mevzuat düzenlemelerinin, çağdaş hukuk uygulamalarının ülkemize taşınması tek başına çözümü sağlayabilir. Bakanlığımızın Yargı Reformu Stratejisi de bu hassasiyet temelinde şekillenmiştir” diye konuştu.“BELLİ ALANLARDA ARABULUCULUK ZORUNLU HALE GELECEK”Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan strateji belgesi ile gelecek beş yılın yol haritasının çizildiğini aktaran Bakan İpek, “Tüm reform adımları belirli bir takvime bağlanmış, kısa, orta ve uzun vadeli öncelikler tespit edilmiştir. Yeni Yargı Reformu Stratejimiz, iki temel düşünce üzerine inşa edilmiştir. Bunlardan ilki, yargıya intikal eden iş yükünün azaltılması, ikincisi ise yargılama sürelerinin kısaltılması ve yargının iş hızının artmasıdır. Geleneksel muhakeme yoluna alternatif çözüm yollarının geliştirilmesi ve etkin hale getirilmesi stratejik hedeflerimiz arasında önemli bir yere sahiptir. Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk uygulamalarında belirli bir mesafe kat ettik. Önümüzdeki süreçte belli alanlarda arabuluculuğu zorunlu hale getireceğiz. Geçen Aralık ayında kanunu yürürlük kazanan İstanbul Tahkim Merkezi’nin etkinleştirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Bu şekilde bir çalışma ile ülke olarak uluslararası alanda etkinlik ve güç kazanabiliriz. Zorunlu hakem heyetlerinin uygulama alanlarının genişletilmesi de gündemimizdeki bir diğer konudur. Ceza muhakemesi ve idari yargıda alternatif çözüm yollarının geliştirilmesi, varolan usullerin etkinleştirilmesi de üzerinde durduğumuz konular arasındadır” dedi.“DEVRİM NİTELİĞİNDE YARGIDA ZAMAN YÖNETİMİ”Bu çalışmalarla yargıya gelen iş yükünde büyük bir azalma olacağını dile getiren Bakan İpek, “İkinci temel hareket noktamız olan yargının hızlı işlemesinde de belli noktalara yoğunlaşmış durumdayız. Bu işin olmazsa olmazı mekan ve insandır. Gerek hakim-savcı, gerekse de diğer personel alımları ile bu anlamda açıkları kapatma çabasındayız. Diğer yandan son 10 yıldır süren adalet sarayları yapımına devam ediyoruz. Adalet hizmetlerinde devrim niteliğindeki bir değişim, yargıda zaman yönetimi için atılacak adımlarla gelecek. Belirli tür dava ve işlerde, ortalama görülme sürelerini belirleyeceğiz. Böylece, artık vatandaşlarımız açtığı davanın yaklaşık olarak ne zaman biteceği konusunda bir kanaat sahibi olacak. Yargıyla ilgili yapılacak memnuniyet anketleri, mahkemelerin hazırlayacakları faaliyet raporları, yargı etik kuralların belirlenmesi gibi çalışmalar, yargıda şeffaflık ve hesap verebilirlik hedeflerine hizmet edecek” şeklinde konuştu.“MEDYA İLE İLİŞKİLER GELİŞTİRİLECEK”Suç mağdurlarının korunması, sanık odaklı ceza muhakemesi sisteminin mağdur haklarının geliştirilmesiyle dengelenmesinin gündemlerindeki en önemli konular arasında yer alacağını kaydeden Bakan İpek, “ Yargıyla vatandaş arasındaki en önemli iletişim köprüsü olan, aynı zamanda kamusal eleştiri yoluyla yargı hizmetlerinin geliştirilmesinde doğrudan katkı sunan medya kurumlarıyla ilişkileri geliştireceğiz. Yargı-medya ilişkilerinde yürüttüğümüz proje ve pilot adliye uygulamaları yurt genelinde yaygınlaştırılacak. Noterlik ve avukatlık kanunları, ihtiyaç ve beklentiler doğrultusunda yeniden ele alınacak. Yargının hızlı bir işleyişi kazanması amacını taşıyan sisteme ilişkin en önemli yenilik, hazırlıklarını tamamladığımız ve önümüzdeki yıl faaliyete geçecek İstinaf Mahkemeleriyle sağlanacak. Bu mahkemeler, yavaşlayan yargı sistemimizin için büyük bir enerji kaynağı olacak; daha hızlı ve daha etkin bir yargılama için büyük bir imkan sağlayacak” açıklamasında bulundu.“YARGITAY’A YILDA 1 MİLYON DOSYA GELİYOR”Yargıtaya yılda 1 milyon dosya intikal ettiğini ifade eden Bakan İpek, “Türkiye ölçekli Avrupa ülkelerine baktığımızda en çok dosyası olan ülke Fransa ve 45 bin kadar dosyası var. Bu sayı Almanya’da 9 bin civarında, İngiltere’de ise 6 bin civarında. Yargımıza intikal eden her konu da ilk derece mahkemelerinden sonra da Yargıtay ve Danıştaya gidiyor. İstinaf Kanun Yolunun hayata geçmesi ile davaların yaklaşık yüzde 90’ı İstinaf Mahkemelerinde sonuçlanacak. Yüzde 10 kadarı da yüksek yargıya gitmiş olacak” dedi.Bütün uyuşmazlık türleri için mahkeme dışı çözümlerin geliştirilmesi, bir tercihin ötesine geçerek zorunluluk halini aldığının altını çizen Bakan İpek, konuşmasına şöyle devam etti:“Adaletin sosyal hedefini gerçekleştirmek, toplumdaki uyuşmazlıkları en kısa zamanda, en az masrafla ve etkili biçimde çözmek için, geleneksel yargılamaya alternatif usuller, dünya genelinde ilgi görmekte, geniş biçimde uygulanmaktadır. Bu yöntemlere, ceza, hukuk ve idari yargılama usulümüzde farklı isimlerle zaten yer verilmiştir. Ancak gerek uygulamadan, gerekse mevzuattan kaynaklanan bazı sebeplerle, bu yöntemler arzu edilen düzeyde, etkin biçimde uygulanamamaktadır. Bakanlığımız Kanunlar Genel Müdürlüğü bünyesinde, muhtelif komisyon ve çalışma grupları oluşturulmuş; gerek iş yükünün azaltılması, gerekse alternatif çözüm yollarının geliştirilmesi için kapsamlı bir hazırlık çalışmasına başlanmıştır. Kovuşturmanın mecburiliği ilkesine istisna oluşturan alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, çağdaş ceza hukuku anlayışının bu özel önleme ve ıslah amacına da önemli derecede hizmet etmektedir. Belirli bir ceza eşiğinin altında kalan basit suçlarda, bir taraftan mağdurun haklarının korunması ve tatmini, diğer taraftan failin, eyleminin oluşturduğu haksızlık içeriğiyle yüzleşmesi ve bunu telafi etmesi imkanı sağlanmaktadır.”Bakan İpek, “Hızlı ve maliyet-etkin çözümler üreten bu usuller, özellikle ilk kez suç işleyenlere bir şans tanıyarak, onların damgalanmasını önlemekte ve failin ceza muhakemesinin erken aşamalarında yeniden sosyalleşmesini kolaylaştırmaktadır. Yenilenen temel kanunları 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni ceza adaleti sistemimizde, geleneksel muhakeme yollarına veya cezalandırmaya alternatif usul ve yöntemler olarak; bilindiği üzere, ön ödeme, uzlaşma, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar, hapis cezalarının ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kurumlar düzenlenmiştir. Yeni Türk ceza adaleti sisteminin on yıllık uygulama sonuçları, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına ilişkin sistemin aksayan yönleri ile bu doğrultuda alınması gereken tedbirleri görünür hale getirmiştir. Ön ödeme ve uzlaşma dışında, kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair karar sayıları da geçmiş dönemlerde oldukça düşük bir seyir göstermiştir. Bu düşük seyir, bir taraftan sözü edilen kurumların kapsamı içinde bulunan suç türlerinin sayıca az olmasından, diğer taraftan bu kurumların uygulanmasını kısıtlayan yahut etkinliğini azaltan usul hükümlerinden kaynaklanmaktadır” dedi.FAYDALARYargıda alternatif çözüm yöntemlerinin geliştirilmesiyle umulan birinci faydanın, hiç kuşkusuz, yargı mercilerinin etkin işleyişini tıkayan ağır iş yükünden kurtarmak olduğunu söyleyen Bakan İpek, “Buna bağlı olarak ikinci fayda, yargılama sürelerinin kısalması ama özellikle yargılama kalitesinin artması olacaktır. Üçüncü ve en önemli fayda ise, toplumun adalet beklentisine en hızlı ve en etkili biçimde yanıt vermek biçiminde tezahür edecektir. Bakanlığımızı temsilen sempozyuma katılan arkadaşlarımız, yürüttüğümüz çalışmaların detaylarını sempozyum oturumlarında katılımcılara aktaracaklardır. Umuyor ve diliyorum ki, bu çalışmalar yanında, değerli katılımcıların özgün fikir ve önerileri de çok yönlü bir fikir alışverişinin konusu olacaktır. Sempozyum sonuçlarının, bundan sonraki çalışmalarımıza ışık tutacağı tartışmasızdır” diye konuştu."ADALET TERAZİSİNİN DENGESİNİ KORUMAYA MECBURUZ"Konuşmasına Ankara’daki terör saldırısını kınayarak başlayan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, toplumların ortaya çıktığı ilk günden bu yana bakıldığında nerede bir toplum varsa, orada öyle ya da böyle bir hukukun varlığından söz edildiğini kaydetti.Gelişmiş ülkelerin bugünkü seviyelere ulaşmalarında, hukuk devleti kavramına sahip çıkmalarının payının büyük olduğuna vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, “En büyük siyasi ve iktisadi güce sahip ABD’de, başkanların ekseriyeti hukukçular arasından çıkmaktadır. Çünkü hukuk nosyonuna sahip olmak, hem kamu idari yapısını, hem de insan ilişkilerini daha çabuk ve etkili şekilde anlamayı sağlıyor. Hukuk eğitimi, ABD’de en çok önem verilen eğitim konularının başında geliyor. Hukuk eğitimi almak başlı başına bir ayrıcalık olarak görülüyor. Esasında bizde geçmişimiz de benzer tecrübelere sahibiz. Fatih Kanunnamesi, Osmanlı’nın ilk anayasası olarak, bölgesel bir krallıktan, imparatorluğa geçişin altyapısını hazırlamıştır. Sonrasında, Sultan Süleyman’a Kanuni sıfatını kazandıran kanunnameleri, Osmanlı’nın bir cihan devletine dönüşmesini sağladı. Yine bizim kültürümüze, inancımıza bakıyoruz. Mülkün temelinde adaletin olduğunu görüyoruz. O yüzden de adalet terazisinin dengesini korumaya mecburuz. Çok beğendiğim bir söz var. Adalet kutup yıldızı gibidir. Yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner” ifadelerini kullandı.“BİZİM İÇİN VAKİT NAKİTTİR”Türkiye için en büyük temennilerinin hukukun en iyi şekilde işlenmesi olduğunu işaret eden Hisarcıklıoğlu, “Yine toplumların ortaya çıkışından itibaren, ekonomi ve hukuk hep birlikte var olmuştur. Birbirini tamamlamıştır. Öyle ki, bugün, birbirini devamlı etkileyen ayrılmaz iki olgu olarak, yaşamımızın parçası olmuşlardır. İyi işleyen bir hukuk sisteminin olmadığı yerde, bireylerin birbirlerine ve kurumlara karşı güveninden söz edemeyiz. Böyle bir ortamda huzur yoktur ve tabi ki sağlam bir ekonomiden de söz edilemez. Bu nedenle, huzurumuz ve güvenimiz için, güçlü bir ekonomiye sahip olmanın temel şartlarının başında; iyi işleyen bir hukuk sistemine sahip olmak gelmektedir. Öncelikle belirtmek isterim ki, biz iş adamları için vakit nakittir. Bu nedenle, özellikle ticari ihtilaflarımızın çözümünün hızlı, pratik ve güvenilir bir şekilde yapılması, bizim için çok önemlidir” şeklinde konuştu. Hisarcıklıoğlu konuşmasına şöyle devam etti:“Ticari uyuşmazlıkların adil bir çözüme ulaşmadığı bir ortamda; iş dünyası ya atacağı adımları güvensiz atmak zorunda kalır ya da bu adımları atmayarak mevcut durumunu korur. Bunun bir sonucu olarak, ticaret ve ekonomik büyüme olumsuz etkilenir. Bu yüzden iş dünyamız, ticari uyuşmazlıklarda alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini çok benimsemektedir. Hayata geçtiği andan itibaren tahkim ve arabuluculuk, iş dünyasının sıklıkla tercih ettiği yöntemler olmuştur. Günümüzdeki oda sisteminin tarihi kökeni olan Ahilik ve Lonca sisteminde, tahkim ve arabuluculuğun var olduğunu görüyoruz. Ticari uyuşmazlıklar, Ahi Ocağında ve Lonca’da çözülürmüş. Tarihimizde, kültürümüzde var olan bu yöntemleri, bizler unutmuşuz. Ama batı ülkeleri sahip çıkıp, geliştirmiş. Esasında şimdi aslımıza dönmeye çalışıyoruz.”“ARABULUCULUK MERKEZLERİ OLUŞTURULUYOR”TOBB olarak, ticaret ve sanayi odalarında arabuluculuk merkezleri oluşturmaya başladıklarını aktaran Hisarcıklıoğlu, “İstanbul Tahkim Merkezi’ni kurduk. Bugün aramızda bulunan duayen bir hukukçumuz Prof. Ziya Akıncı, merkezin başkanlığına seçildi. Ülkemizde alternatif uyuşmazlık yöntemlerinin kullanımı arttıkça, İstanbul bu coğrafyada uyuşmazlık çözüm merkezi haline gelecek. Ülkemizde olduğu gibi komşu coğrafyamızda da tahkim ve arabuluculuk konusunda Türk iş dünyası olarak tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Türk iş dünyasının başkanı olarak, Filistinli ve İsrailli iş adamları arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için kurulan Kudüs Tahkim Merkezi’nin başkanlığını yürütüyorum. Yine Lefkoşa Forumu çalışmalarımız kapsamında, Kıbrıs’ta Türk ve Rum iş dünyası arasında yaşanan anlaşmazlıkların çözümü için, Lefkoşa Tahkim Merkezi’nin kuruluş çalışmalarına devam ediyoruz” dedi.“MAHKEMELERİ SEVEN MİLLET HALİNE GELDİK”Son yıllarda toplum olarak ne yazık ki, husumeti, dava açmayı, mahkemeleri seven bir millet haline geldiğimizi aktaran Hisarcıklıoğlu, “Uyuşmazlığın miktarı konusu ne olursa olsun, uzlaşma yerine mahkemeleri tercih eder hale geldik. Mahkemelerimiz, hakimlerimiz artık bu yükü kaldıramıyor. Ticaret mahkemelerinde bir dava ortalama 311 gün, iş mahkemelerinde 381 gün, fikri ve sinai haklarda ise 425 gün sürüyor. Bu süreçte de herkes zarar görüyor. Bu nedenle, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin, diğer ülke uygulamaları da incelenerek çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması; uzlaşma kültürünü yaygınlaştıracağı gibi, yargının iş yükünü hafifletecektir. Özel sektör temsilcileri olarak bizler, her alanda olduğu gibi hukuk sistemimizle ilgili olarak da hükümetimiz ve kamu kurumlarımızla yakın çalışma içerisindeyiz” açıklamasını yaptı.“HUKUK SİSTEMİ İYİ OLAN ÜLKE ÇEKİM MERKEZİ OLUR”Hukuk sistemi iyi olan Türkiye’nin sadece kendi vatandaşlarının huzur ve güven içerisinde yaşadığı ülke olarak değil; aynı zamanda, ekonomik ve sosyal alanlarda bölge halkları için de çekim merkezi olacağına vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, “Politik riski düşük bir yatırım merkezi olacaktır. Zira ekmek ve su, yaşam için nasıl ihtiyaç ise, refah, zenginlik, demokrasi için de hukuk öyle bir ihtiyaçtır. Biz ekonomi alanında ne yaparsak yapalım, eğer bir hukuk devleti olmamızla ilgili sıkıntı yaşanıyorsa; bu başarıların hiçbiri kalıcı olmayacaktır. Eğer kurallar açık ve şeffaf değilse, davalar çok uzun sürüyorsa, bilirkişilik müessesesi ile ilgili ciddi sıkıntılar oluştuysa; kararlar tutarlı değilse, alt mahkeme ile üst mahkeme birbirinden tamamen farklı sonuçlara varabiliyorsa, bu iş dünyası açısından ve tabii ki ekonomi açısından son derece sıkıntılı bir tablo oluşturur. Yargının, mutlaka evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde; anayasa, yasalar ve belki de daha önemlisi vicdan ile hareket etmesi gerekiyor. Yasaların bir dili var, bir de ruhu var. Onun için vicdan faktörü çok önemli. Anayasamızın kolay, anlaşılır, sade bir anayasa olmasını arzu ediyoruz. Yasalarımızın kısa, öz ve anlaşılır olmasını arzu ediyoruz. Bunun yanında, yargı sisteminin hem bağımsız hem tarafsız işlemesi gerektiğini söylüyoruz. Bunlarda ne kadar başarılı olursak demokrasimiz ve ekonomimiz o kadar güçlenecek. Daha güçlü bir ülke, daha zengin bir millet olacağız” diyerek konuşmasını bitirdi.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: