Hüseyin Üzmez hakkında Adli Tıp kurumu nun verdiği rapor medyada ve tıp meslek örgütleri tarafından yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Ancak tartışmaları yapanların Adli Tıp Kurumu nun yapısını pek bilmedikleri bu nedenlede tartışmayı raporu veren kurul üyeleri üzerinde yaptıkları görülmektedir.
Geçmişte Adli Tıp Kurumu 4. ihtisas Kurulu nda beş yıl raportör olarak çalıştım. Adli Tıp Kurumu yasasını, yapısını, kurulların nasıl ve hangi uzmanlardan oluşturulduğunu, kurumun siyasi etkilere açık yapısını bilmeden bu konuda sağlıklı tartışma yapmak mümkün değildir.
Adli Tıp Kurumu bağımsız ve tarafsız olması gereken mahkemelere, bilirkişilik yapan bir kurumdur. Verdiği raporlar mahkemelerin vereceği kararları doğrudan etkilemektedir.Bu nedenle siyasi etkilerden uzak çalışması gereken bir kurum olması gerekirken taraflı olan Adalet Bakanı na bağlı bir kurumdur.Bu kurumun başkanını, üyelerini adalet bakanı tayın etmektedir. Her hükümet değişikliğinde kurum başkanı değiştirilmektedir. Öncelikle siyasi etkilere açık bir kurum olmaktan çıkartılmalı, yetkileri yeniden düzenlenmeli ve İhtisas kurullarının yapısı değiştirilmelidir. Sorun yaratan raporların çok büyük bir kısmı kurulların yapısından kaynaklanmaktadır. Yakın zamanda yasa değiştirildi ve ihtisas kurullarındaki üyelerin çoğu konunun uzmanı olmayan kimselerden oluşturuldu. Önceki yasada buna benzerdi.Daha önce psikiyatri ile ilgili bütün konulara 4. ihtisas Kurulu bakarken yeni yasa ile 6. İhtisas Kurulu oluşturuldu Bu kurulun görevi;
Genel ahlâk ve aile düzeni aleyhine işlenen cürümler, nesep cürümleri, çocuk düşürme veya düşürtme cürümleri, Türk Ceza Kanununun 53, 54, 55 ve 57 nci maddeleri ile 58 inci maddesinin üçüncü fıkrasının dışındaki hususlar ( yeni ceza yasasında bu maddelerin numarası 31 ve 33 olmuştur) ve cinsel iktidar tespiti ile fiile karşı koyup koyamayacağı hususlarının tespitine ve yaş belirlemesine ilişkin işlemler,hakkında bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmek tir. Yani cinsel istismar konularına bu kurul bakmaktadır.
Bu kurul;
İki adli tıp uzmanı
Kadın Hastalıkları ve Doğum,
– Radyoloji,
– Üroloji,
– Ruh Sağlığı ve Hastalıkları,
– Çocuk Psikiyatrisi( bu üyelik boş bulunmaktadır.)
– Adlî Antropoloji,
– Çocuk Cerrahisi uzmanlarından oluşmaktadır.
Şu anda çocuk psikiyatrisi uzmanı yoktur.Çocuk psikiyatrisi uzmanı olsa bile dokuz uzmandan yedisi psikiyatri dışı uzmanlardır. Kurulun görevleri arasında sayılan cinsel iktidar tespiti ile ilgili bir konu söz konusu olduğunda ise üroloji dışındaki uzmanlar konunun uzmanı olmayan kimselerdir ama oy kullanmak durumundadırlar.
Bir mahkemenin bir kurulda bir konuda bilimsel görüş istemesinde amaç o konuyu konunun uzmanı olan kimselerin incelemesidir. Yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi kurulda hangi konu görüşülecekse o konuda bir uzman bulunmaktadır. Genellikle diğer uzmanlar o uzmanın görüşüne katılırlar. Muayene günü çok sayıda kimse muayene edildiğinden muayeneler çok kısa sürede bitirilmektedir. Bu durumda kurul incelemesinin bir anlamı kalmamaktadır. Konunun uzmanı olmayan kimselerde uzmanı olmadıkları konuların altına imza atarak sorumluluk almaktadırlar. Diğer kurulların yapısıda buna benzerdir. Kurulların verdiği kararlara yapılan itirazları inceleyen Genel Kurul ihtisas kurulu üyelerinden oluşmaktadır. Toplam 63 üyeden oluşmaktadır. Bunları n iki tanesi çocuk psikiyatrisi uzmanı, üç tanesi psikiyatri uzmanıdır. Şu anda çocuk psikiyatrisinin iki kadrosuda boştur. Genel Kurul da çocuk psikiyatrisi ile ilgili bir konu görüşülürken oy kullanan 63 üyeden iki tanesi çocuk psikiyatrisi uzmanı, üç tanesi psikiyatri uzmanıdır. Kararlarda oy çokluğu ile alınmaktadır. Ayrıca Genel Kurul ayda bir kez bazı durumlarda iki kez toplanmaktadır. Aynı gün çok sayıda dosya görüşüldüğünden dolayı bu dosyaların konunun uzmanı olmayan 63 kişi ile tartışılması pek mümkün olmamaktadır. Genellikle gelen rapor hangi ihtisas kurulunda çıkmışsa Genel Kurul dada aynı şekilde çıkmaktadır. Çünkü diğer üyeler konunun uzmanı olmadıkları gibi her birinin bütün kurullardan gelen adli dosyaları incelemeleride pratikte mümkün değildir.
Güncel konu olan Üzmez olayına gelirsek; bu konuda verilen rapor yukarıda belirttiğim yapıdaki kurulda ve belirtilen sürece göre verilmiştir. Kurul odasında U şeklinde bir masa etrafında 8-9 üye, birkaç raportör, birkaç asistan oturmaktadır. Muayene için odaya alınan bir çocuk zaten bu görüntü karşısında bir şaşkınlık yaşamakta, utangaçlık göstermektedir. Böyle bir ortamda 5- 10 dakika içinde ve birçok kişinin peşpeşe sorular sorduğu bir durumda cinsel taciz ile ilgili sağlıklı bir muayene yapılması mümkün değildir.
Halbuki cinsel taciz söz konusuysa çocukla bire bir ve birçok kez ve çocuğun kendisini rahat hissedeceği bir ortamda görüşmek gerekir. Çünkü böyle bir konuda çocuklar ilk görüşmede yeterli bilgiyi verememektedirler. Ayrıca, yakınlarından bilgi almak, koruma altındaysa oradaki görevlilerden bilgi almak, okula gidiyorsa öğretmenlerinden bilgi almak ve adli dosyayı ayrıntılı incelemek gerekir. Adli Tıp Kurumu’nun ve ilgili ihtisas kurulunu yapısı böyle bir incelemeyi yapmaya uygun değildir.
Tartışılması gereken bir diğer hususta şudur. Mahkemeler kendi uzmanlıklarının dışında kalan konular hakkında resmi kurumlarda ve özel kurumlar ve şahıslarda rapor isteyebilirler. Hangi raporu daha tatmin edici ve açıklayıcı buluyorlarsa o raporu dikkate alırlar. Fakat pratikte böyle olmuyor. Mahkemeler Adli Tıp Kurumu nun raporunu dikkate alıyorlar. Yani bu konuda Adli Tıp Kurumu’nu bu alanın yargıtayı gibi görüyorlar. Bu durum Adli Tıp Kurumu’nun daha titiz çalışmasını engellediği gibi, yukarıda belirtilen sorunların gündeme gelmesini ve tartışılmasınıda engellemektedir. Üzmez olayı nedeni ile kurul üyelerinin şahsi durumlarını değil Adli Tıp Kurumu ile ilgili yukarıda belirttiğim konuların tartışılması gerekir. Bu yapı devam ettiği müddetçe tek tek olayların ve üyelerin tartışılması sorunu çözmeyecektir.Bu yapı içine kimi üye yapsanız benzeri sorunlar ortaya çıkacaktır. Yeni bir medyatik olaya kadar konuyu unutmak yerine bu alandaki sorunları konuyu şahsileştirmeden tartışmak gerekir. Bu kurullarda medyaya yansımayan binlerce rapor çıkmaktadır. Eğer bu yapıda uygun olmayan raporlar çıkıyorsa medyatik olmayan kimselerin durumu ne olacaktır?
Dr. Mazlum Çöpür
Çocuk ve Yetişkin Psikiyatrisi Uzmanı