Adli Tıp'tan 'kan lekesi' raporu

Münevver Karabulut davasında Adli Tıp Kurumu raporunda, çamaşır sepetinde bulunan kıyafetlere kan lekesinin sıçrama ya da fışkırmayla bulaşmadığı belirtildi.

Münevver Karabulut'un öldürülmesine ilişkin olarak Cem Garipoğlu, babası Mehmet Nida Garipoğlu ve annesi Tülay Makbule Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Dava dosyasına gelen Adli Tıp Kurumu raporunda, çamaşır sepetinde bulunan kıyafetlere kan lekesinin sıçrama ya da fışkırmayla bulaşmadığı belirtildi.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Cem Garipoğlu, tutuksuz sanıklar baba Mehmet Nida Garipoğlu, anne Tülay Makbule Garipoğlu, amca Hayyam Garipoğlu ile diğer tutuksuz sanıklar Ahmet Batur, Mehmet Karakayalı ve Habib Kurt katıldı. Duruşmada, müdahiller Münevver Karabulut'un annesi Nagihan Karabulut, babası Süreyya Karabulut ile tarafların avukatları da hazır bulundu.
Mahkeme Heyeti Başkanı Seval Yıldırım, çamaşır sepetinde bulunan kanlı kıyafetlere ilişkin Adli Tıp Kurumundan istenen raporun dosyaya ulaştığını kaydetti.
Adli Tıp Kurumu raporunda, çamaşır sepetinde bulunan kıyafetlerde tarif edilen kan lekesi modellerinin şekil, dağılım tipi ve dağılım yoğunluğu özelliklerine göre kıyafetlerdeki kan lekelerinin sıçrama ve fışkırma tipi kan lekesi modelleri olmadığı belirtildi.
Tarif edilen modellerin transfer tipi kan lekesi modelleri olduğu kanaatine varıldığı, dağılım ve yoğunlukları dikkate alındığında bir yüzeydeki yoğun miktardaki kanın silinmesi ile oluşmasının mümkün olmadığı ve yüzeyde bulunan az miktardaki küçük boyutlu lekelerin silinmesi ile oluşabileceği kaydedilen raporda, sepette bulunan gömlekte ve pantolonda, kan lekesinin bu kıyafetler çıkarıldıktan sonra çamaşır sepetinde bulunabilecek kanlı başka bir cisimden bulaşmış olmasının da mümkün olabileceğini ifade edildi.
Duruşmada söz alan müdahil avukatı Rezan Epözdemir, raporu kabul etmediğini, Adli Tıp Kurumu ile aralarında teknik konularda husumet olduğunu belirterek,”Raporun objektifliğine inanmıyoruz. Çamaşır sepetinde kanlı iç çamaşırları haricinde bir iç çamaşırı ve kıyafet daha vardır. Bunların üzerinde kan lekesi yoktur. Sürtünmeyle kan lekesi bulaşsaydı, bu kıyafetlere de bulaşırdı” dedi.
Heyet Başkanı Yıldırım, sanıklara rapor hakkında görüşlerini sordu. Sanıklar ise diyecek bir şeylerinin olmadığını dile getirdi. Sanık avukatları da raporu incelemek için süre istedi.
Cem Garipoğlu'nun tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, raporun fiziki evrağının dönüşünün beklenmesine ve sanık avukatlarına beyanda bulunmaları için süre verilmesine hükmederek, duruşmayı erteledi.
**MÜDAHİL AVUKATININ RAPORA İTİRAZI**
Duruşma sonrasında basın mensuplarına konuşan avukat Rezan Epözdemir, Adli Tıp Kurumunu tazminata mahkum etmeleri sebebiyle aralarında husumet olduğunu söyleyerek, “Adli Tıp raporu dosyaya gelmiyor. 1 Ağustos'ta tanzim edilen rapor, UYAP üzerinden yollanıyor. Niçin bu yapılıyor, raporu duruşmada öğrenelim, ayrıntılı beyanlarımızı sunalım, kamuoyunun tepkisi alınmasın diye son gün elimize alabiliyoruz” dedi
Epözdemir, olay olurken Nida Garipoğlu'nun orada olduğunu öne sürürek, şunları söyledi:
“Buna rağmen raporda, sıçrama veya fışkırma değil, Cem Garipoğlu'nun iddia ettiği gibi yerleri silme ile de değil ya sürtme ya da çamaşır sepetinden bir başka cisimden bulaşmadır diyor. Bu da reddedilmemelidir diyor. Sanık Nida Garipoğlu'na isnat edilen cinayete iştirak suçlamasını bertaraf etmek amacıyla hazırlanmış, objektiflikten uzak, hukuk adına utanç verici bir rapor. Bahsi geçen çamaşır sepetindeki diğer çamaşırlarda kan yok. Bir başka cisimden kanın bulaşmasına imkan yok. Kapaktaki kanlarında bulaşma imkanı yok. Çünkü raporda geniş bir yüzeyden bulaşma ihtimali yok diyor.”
Bir sonraki duruşmada savcının esas hakkındaki görüşünü açıklayacağını söyleyen Epözdemir, karar aşamasına geldiklerini, Hrant Dink'in ölümünün benzer bir olay olduğunu, o cinayette de yaş küçüklüğü ve tasarlama olduğunu dile getirdi.
Epözdemir, Ogün Samast'a 18 yaşını doldurmadığı için 21 yıl 6 ay ceza verildiğini, bu olayın biraz farklı olduğunu belirterek, “Verilecek 22 yıllık bir ceza Türkiye'yi tatmin etmeyecektir. 18 yaşına 4 gün kala hunharca katledilmiş bir kız. 197 gün sanık kaçmıştır. Sırf Nida Garipoğlu tahliye edilsin diye teslim olmuştur. Anlattığı şey bir ak sakallı dedenin olduğu bir hikayedir. Ezberletilmiş, kurgulanmış bir ifadedir. Bu sanığa 24 yılın altına ceza verirsen kamuoyunun adalete olan güveni sarsılır. Bizim beklentimiz üst sınır yani 24 yıl ceza verilmesidir” diye konuştu.
**İDDİANAMEDEN**
Dava iddianamesinde, katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun, “Tasarlayarak, çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna iştirak etmek”ten ağırlaştırılmış müebbet, Hayyam Garipoğlu, Habib Kurt, Mehmet Karakayalı ve Ahmet Batur'un “suçluyu kayırmak”, anne Tülay Makbule Garipoğlu'nun da “suç delillerini yok etmek, gizlemek veya değiştirmek” suçundan 6 aydan 5'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.
Yaş küçüklüğü dikkate alınarak hakkında, “tasarlayarak, çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek” suçundan 18 ile 24 yıl arasında hapis cezası istemiyle Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılan Cem Garipoğlu'nun dosyası da 11 Şubat 2010'da yapılan ilk duruşmada, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle bu davayla birleştirilmişti.
AA
Anahtar Kelimeler: