Bulaşıcı değildir, kalıtımsal olabileceği de söylenir ama tam olarak buna neyin sebep olduğu belli değildir. İstatistiklere göre kadınlar pamukçuk oluşumuna erkeklerden daha yatkındır. Bu yaralar zaman zaman uçukla karıştırılır, ama ikisi farklı şeylerdir. Uçuk oluşumuna bir virüs sebep olur ve ağız içinde değil, dışında oluşur.
Bebeklerde çok sık görülmez. Yetişkinlerde görülen yaralarla aynıdır. Ciddi bir durumun habercisi değildir. Ancak beslenme sırasında bebeğin canını yakar. Gıda alerjisi, genetik faktörler ya da vitamin eksikliği yüzünden olabilir. Bebeğin bağışıklık sistemi henüz yeterince gelişmediği için bu durum zaman zaman görülebilir.
Bebeğinizin ağız bölgesinde aft oluştuysa, normal su ve oksijenli suyu karıştırarak bir pamuk yardımıyla bebeğinizin ağzının yara olan bölgelerini nazikçe temizleyebilirsiniz. Bu işlem günde 2- 3 defa uygulanabilir. Bebeğinizin canı çok yanıyorsa veya sorun düzelmeyip kendini tekrar ediyorsa doktora gitmeniz daha sağlıklı olur.
Genellikle yemek yerken karşılaşılan ve oldukça can acıtan bir durumdur. Hızlı yemek yemek veya yemek yerken konuşmak buna sebep olabilir. Aynı şekilde sakız çiğnerken de yanlışlıkla yanak ısırılabilir.
Ağız içine takılan yanlış hizalanmış diş protezleri veya diş telleri de yanağa sürtüp kesme yaparak yara oluşumuna sebep olabilir. Eğer kırık veya çarpık dişleriniz varsa, bunlar da yanağınızı ısırmanıza ve yara oluşumuna sebep olabilir.
Fazla acı veya baharatlı yiyecekler yedikten sonra ağızda yanıklar oluşabilir. Çikolata gibi alerji riski olan gıdalar veya turunçgiller, sirke gibi ağız mukozasını tahrip edebilecek yiyecekler de ağızda pamukçuk oluşumuna sebep olabilir.
Sigarayı bıraktıktan sonra geçici bir süreyle ağızda yaralar görülebilir. Bu, vücudun gösterdiği bir reaksiyon olarak yorumlanır. Ancak bu durum her birey için geçerli değildir.
Sıklıkla ağızda aft hangi vitamin eksikliği yüzünden olur diye merak edilir. B12 vitamini eksikliği buna sebep olabilir. Bunun haricinde folik asit, demir ve çinko eksikliği sonucu da bu yaralar oluşabilir.
Çoğu hastalıkta olduğu gibi bu durumda da stres ve kaygı gibi duygu durumları ağız yaraları oluşumunu tetikler. Stres kaynağı olan durumları yaşamınızdan uzak tutmanız önemlidir. Eğer stresle başa çıkamıyorsanız profesyonel bir yardım almanız en doğrusudur.
Bağışıklık sistemiyle ilgili rahatsızlıklar da bu duruma sebep olur. Ayrıca bağışıklık sisteminiz zayıfladığında ve hastalıklara açık olduğunuzda da bu durumla karşılaşabilirsiniz. Ayrıca vücutta oluşan enfeksiyon, etki olarak pamukçuğa sebep olabilir.
Yapılan bazı araştırmalar mide ülserine sebep olan "helicobacter pylori" adlı bakterinin ağız içinde oluşan yaraların da sebebi olduğunu gösteriyor. Ancak bazı araştırmalar da suçlu bulunan bu bakteri türünün, ağızda oluşan yaralarla bir ilişkisi olmadığını savunmakta.
Kolon ve rektumun iç çeperlerinde ülsere ve tahrişe neden olan "ülseratif kolit" bu durumun sebepleri arasındadır. Bir diğer kronik ve iltihaplı bağırsak hastalığı olan crohn hastalığı da tekrar eden yaralara sebep olabilir. Crohn hastalığı aynı zamanda anüste yara ve çıban oluşumuna sebep olur.
Glüten intoleransı olarak bilinen çölyak hastalığı bağırsakta sorunlara yol açar. Bazı vitamin ve minerallerin vücut tarafından emilmesini engeller. Bu yüzden ağız yaraları oluşmasına da neden olabilir.
Behçet hastalığı, genital ülser, göz iltihaplanması, konjuktuvit gibi sistemik belirtilerin yanında ağız içinde oluşan yaralarla da kendini gösteren bir hastalık olarak bilinir. Özellikle de dilde aft çıkması daha çok görülen bir durumdur.
Kadınlarda adet dönemindeki hormon dalgalanmaları da ağız içinde oluşan bu yaralara sebep olabilir. Adet dönemlerinde birçok kadın ağrı kesici kullanır. Ağrı kesici ve beta bloker gibi ilaçlar bu rahatsızlığın sebepleri arasında gösterilir.
Doktor muayene sırasında herpes (uçuk), yaralanma ve enfeksiyon olasılıklarını elemek için bazı testler yapar. Bağışıklık sistemini veya bağırsakları etkileyen bir rahatsızlık olup olmadığını kontrol eder. Ayrıca uzun süreli yaralar için ağız kanseri taraması da gerekebilir.
Bu yaralara uygun eczanelerden temin edebileceğiniz merhemler mevcut. Yara olan bölgeye günde bir veya iki defa sürerek kısa sürede kurtulabilirsiniz. Bu rahatsızlığın tedavisinde antibiyotik etki etmez.
Özel antiseptik içeren ağız suları ile gargara yapmak yaranın büyümesini engelleyip acısını azaltır. Yine steroid jeller ve tabletler kullanmak da etkili bir tedavi yöntemidir. Bunları eczaneden temin edebilirsiniz.
Merhem ve gargaralar haricinde evde hazırlanabilecek bitkisel yöntemler de vardır. Bir yemek kaşığı zerdeçalı bir miktar su ile karıştırarak kremsi bir hale getirin. Direkt olarak sorunlu bölgenin üzerine sürün. Bu işlemi zerdeçal ve balı karıştırarak da yapabilirsiniz.
Bir çay kaşığı karbonatı yarım çay bardağı su ile karıştırın. Ağzınızda gargara yapıp tükürün. Ağrıyı ve iltihabı azaltan bu gargarayı haftada 5-7 defa uygulayabilirsiniz.
Dil ve ağızda çıkan yaraların iltihabını azaltan başka bir bitki de kişniş otu tohumu. 1 çay kaşığı kişniş otu tohumunu 2 bardak ılık suda bekletin. Sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa gargara yapın. İçinde barındırdığı antioksidan yara oluşumunu yavaşlatır.
Karadut suyu da güçlü bir antiseptik ve antioksidandır. Yıpranmış dokuları onarır. Her gün gargara yaparak kullanılabilir. Bu sorunun dışında da günlük yaşamınızda karadut suyu tüketmek sağlığınız açısından faydalıdır.
Nane, içinde bulundurduğu doğal antioksidanlarla ağız yaralarınıza iyi gelir. Tedavi yöntemi olarak taze nane yaprağı çiğneyebilirsiniz. Ayrıca bir pamukla sorunlu bölgenin üzerine nane yağı da sürebilirsiniz. Nane yağı aynı zamanda ağız kokusu için de oldukça etkilidir.