BURSA (İHA) - Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, Tüpraş'ın satışında bir yılda büyük fark ortaya çıktığını belirterek, hükümeti eleştirdi.
Uludağ'da Grand Yazıcı Otel'de DYP'li belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda konuşan Ağar, "Yolsuzluğu ortadan kaldırdık hortumları kestik diye piyasaya çıkanlar, hortumları AK hortum haline mi getirmişlerdir?" dedi. Tüpraş'ın fiyatının bu noktalarda olduğunu iktidarın bildiğini savunan Ağar, bazı kesimleri himaye etmek, çıkar sağlamak için Tüpraş'ın daha önce ucuza satıldığını ileri sürdü. Ağar, hükümetin yanında yalnızca faizcilerin ve rantiyecilerin kaldığını, Tüpraş'ın yüzde 14.6 hissesinin blok halinde 466 milyon dolara borsada yabancı yatırımcılara satıldığını söyleyerek, "Bu hisselerin satışı niye halka yapılmadı da yabancı yatırımcılara yapıldı? Satıştan üç gün sonra bu hisselerin değeri yüzde 22 arttı. Hükümete kime satıldığını, bu vurguncuların kim olduğunu sorduğumuzda cevap alamamıştık. Sonra bu cevabı İsrail gazetelerinden aldık. Gazetelerde okuyoruz ki bu işleri yapan Yahudi banker kuruluşu, 2004 yılında Davos ile Başbakan ve Maliye Bakanı'ndan özel randevu almış, defalarca konuşma yapmış. Bir yıl önce 1.3 milyar dolara satılan Tüpraş, 4.1 milyar dolara satıldı. Bir yıl içinde 3 milyar dolar gibi bir fark varsa ortada, iki şık ortaya çıkıyor. Bunun fiyatının bu noktalarda olduğunu biliyordunuz ama o kesimleri himaye etmek, çıkar sağlamak için ucuz fiyattan sattınız ya da daha bir yıl sonrasını görmekten aciz, Türkiye'nin geleceğinin ne olacağını kavrayamayacak bir iktidarsınız. İkisinin de kabul edilebilir tarafı yok. Burdan soruyorum, Tüpraş satışında bir yılda ortaya çıkan bu fark neden meydana gelmiştir, birinci satışın kararlarını kim verdi, 466 milyon dolara sattığınız yüzde 14.6'lık blok satış 1.5 milyar dolar civarına yükseldi.
Yabancı bankerlerin cebine 800 milyon doları koyma hakkına nereden sahipsiniz, neyin adına ve kimin adına yaptınız, daha önceki yaptığınız görüşmelerin, bütün yaptığınız sonuçlarla alakası var mıdır? Türkiye'de yeni bir hortumlama süreci mi açılmaktadır" diye konuştu.
Türkiye'nin dış politikasına da değinen Ağar, 17 Aralık 2004'te zafer ilan edenlerin 'AB İlerleme Raporları'nda bulunan Türkiye aleyhine maddeleri görmezden geldiğini ileri sürerek, Gümrük Birliği Ek Protokolü'nün imzalanmasıyla da Kıbrıs Rum Kesimi'nin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınması gibi diplomatik sonuçla karşılaşıldığını, bunun aşılabilmesi için de hukuki karşılığı olmayan bir deklarasyon yayınlandığını kaydetti. Ağar, AK Parti hükümetiyle Türkiye'nin dış politikada kendi meselesini halletmekten aciz duruma geldiğini iddia ederek, "Türkiye, günde 300-500 kişinin teröre kurban verildiği, yapılanma sürecinde bulanan Irak'ın Devlet Başkanı Talabani'den, terörün önlenmesi için medet bekleyen bir Başbakan ile karşı karşıyadır. Hükümetin uyguladığı tarım politikalarının olumsuz sonuçları, Doğu ve Güney Doğu'da çok ağır bir şekilde hissedilmektedir. Bu bölgenin insanlarına, terörün sona ermiş olmasından kaynaklanan rahat ortam içinde hükümetin şefkatli ellerini uzatıp, bölgede ekonominin gelişmesini ve umut veren projeler yürütmesini bekliyorduk. Fakat, işsizlik, ağır ekonomik sorunlar, özelleştirme adı altında kamu tesislerinin satılarak, işlevsiz hale getirilmesi, terörü besleyen ağır bir kaynak olarak karşımızda duruyor" şeklinde konuştu.
Çiftçilerin ekonomik hayatın içinden silinmeye çalışıldığını söyleyen Ağar, kendilerinin iktidardan ayrıldığı dönemde 2 kilo buğdayla alınan bir litre mazotun bugün 8-10 kilo buğdayla alınabildiğini, maliyetlerle, ürün fiyatları arasında uçurum oluşmaya başladığını ve sulu tarım yapılan yerlerde çiftçinin kapısına hacizler geldiğini vurguladı.
Ağar konuşmasının sonunda, Adnan Menderes'i idam edilişinin yıldönümünde rahmet ve dualarla andıklarını söyledi.