Ağız açtırmamak ne demek? Ağız açtırmamak TDK sözlük anlamı nedir?

Diller uzun bir tarihe sahip, yaşayan yapılardır. Türkçe dili de uzun bir tarihe ve kökene sahiptir. Bu tarihin izlerini taşıyan, önemli kişilerin deyişlerini barındıran kalıplaşmış sözler barındırır. Atasözleri, deyimler ve birleşik fiiller, bazı şeyleri açıklamak için ortaya çıkmış kalıplaşmış sözlerdir. Türk tarihinden izler taşıyan bu sözlerden biri de Ağız açtırmamak ifadesidir. Ağız açtırmamak TDK sözlük anlamı nedir?

Türk dili, kendi tarihsel sürecinde oluşmuş bazı kalıplaşmış sözlere sahiptir. Bu sözler günlük yaşamda sıkça kullanılır. Bazı anlamları güçlendirmek, öğüt vermek veya yeni şeyleri anlamlandırmak için kullanılan bu kalıplaşmış sözler atasözleri, deyimler ve birleşik fiillerdir. Bu ifadelerden biri olan Ağız açtırmamak ne demektir? Ağız açtırmamak, TDK sözlükte ne anlama gelir?

Ağız açtırmamak Ne Demek? Ağız açtırmamak TDK sözlük anlamı nedir?

  • Ağız açtırmamak TDK sözlüğe göre 1 farklı anlama sahiptir.
Reklam
Reklam

Ağız açtırmamak TDK sözlük anlamı şu şekildedir:

  1. çok konuşarak başkalarının söz söylemesine, konuşmasına engel olmak

    Ağız açtırmamak Cümle İçerisinde Kullanımı

    "Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu." - ****

Ağız açtırmamak ile Kurulan Atasözleri, Deyimler ve Birleşik Fiiller

ağzından kapmak ağzından lakırtı (veya laf) almak (veya çekmek) ağzından lokmasını almak
ağzından söz (veya laf veya lakırtı) eksik etmemek ağzından yel alsın! ağzını açacağına gözünü aç
ağzını açıp gözünü yummak ağzını aramak (veya yoklamak) ağzını bağlamak
ağzını bıçak açmamak ağzını bozmak ağzını burnunu çarşamba pazarına (veya çanağına) çevirmek
ağzını burnunu dağıtmak (veya kırmak veya parçalamak) ağzını dilini bağlamak ağzını havaya (veya poyraza) açmak
ağzını hayra aç! ağzını kapamak (veya kilitlemek) ağzını kapamak
ağzını kiraya vermek ağzını koklamak ağzını kullanmak (veya satmak)
ağzını mühürlemek ağzını öpeyim (veya seveyim) ağzını sıkı (veya pek) tutmak
ağzını tıkamak ağzını toplamak ağzını tutmak
ağzının içine bakmak ağzının içine baktırmak ağzının içine girmek
ağzının içi yangın yerine dönmek ağzının kâhyası olmak ağzının kaşığı (veya kalıbı veya lokması) olmamak
ağzının kokusunu çekmek ağzının mührü ile ağzının payını (veya ölçüsünü) almak
ağzının payını (veya ölçüsünü veya kayarını) vermek ağzının perhizi yok ağzının tadını bilmek
ağzının suyu akmak ağzıyla içmesini bilmek ağzıyla kuş tutsa...
ağız (veya ağzını) açmak ağız aramak (veya yoklamak) ağız burun birbirine karışmak
ağız (veya ağzını) büzmek ağız değiştirmek ağız dil vermemek
ağız eğmemek ağız etmek ağız kullanmak
ağız satmak ağız tamburası çalmak ağız yapmak
ağız yaymak ağız yer, yüz utanır ağızda dağılmak
ağızda sakız gibi çiğnemek ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın ağza alınmaz (veya alınmayacak)
ağza almamak ağza (veya ağızlara) düşmek ağza tat, boğaza feryat
ağzı burnu yerinde ağzı çirişçi çanağı ağzı çirişçi çanağına dönmek
ağzı dili bağlanmak ağzı dili tutulmak ağzı dolu dolu konuşmak
ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden belli olur ağzı kilitlenmek ağzı köpürmek
ağzı kulaklarına varmak ağzı (veya ağzı dili) kurumak ağzı kurusun
ağzı laf (veya lakırtı) yapmak ağzı olan konuşuyor ağzı oynamak
ağzı sulanmak ağzı süt kokmak ağzı teneke kaplı
ağzı torba değil ki büzesin ağzı var dili yok ağzı varmamak
ağzı yanmak ağzına almak ağzına atmak
ağzına bakakalmak ağzına baktırmak ağzına biber sürerim (veya çalarım)
ağzına bir kemik atmak ağzına bir lokma koymamak ağzına bir parmak bal çalmak
ağzına bir zeytin verir, altına (veya ardına) tulum tutar ağzına burnuna bulaştırmak ağzına düşmek
ağzına etmek ağzına geldiği gibi ağzına geleni söylemek
ağzına gem vurmak ağzına kadar ağzına kilit takmak (veya vurmak)
ağzına kira istemek ağzına ... koymamak ağzına layık
ağzına sağlık ağzına sakız olmak ağzına sürmemek
ağzına takılmak ağzına taş almak ağzına tıkmak
ağzına tükürmek ağzına verilmesini beklemek (veya istemek) ağzına volta almak
ağzına vur, lokmasını al ağzına yakışmamak ağzına yüzüne bulaştırmak
ağzında bakla ıslanmamak ağzında büyümek ağzında çalkalanmak
ağzında gevelemek ağzında yaş kalmamak ağzından
ağzından baklayı çıkarmak ağzından bal damlamak (veya akmak) ağzından burnundan getirmek
ağzından çıkanı (veya çıkan sözü) kulağı duymamak (veya işitmemek) ağzından çıkmak ağzından çıt çıkmamak
ağzından (söz veya lakırtı) dirhemle çıkmak ağzından dökülmek ağzından düşmemek (veya düşürmemek)
ağzından girip burnundan çıkmak ağzından hayır çıkmazsa bari şer söyleme ağzından inci saçmak
ağzından kaçırmak
Anahtar Kelimeler: