Ağzından girip burnundan çıkmak ne demek? Ağzından girip burnundan çıkmak TDK sözlük anlamı nedir?

Birleşik fiiller ve deyimler tek bir kelimeden oluşabilecekleri gibi iki ayrı kelimeden de oluşabilirler. Hatta kimi zaman ikiden daha fazla kelime içeren sözcük öbekleri halinde görülürler. Bu ifadeler, tıpkı atasözleri gibi kısa, açıklayıcı sözlerdir. Ancak atasözleri gibi net olmayıp mecaz içerebilirler. Atasözleri, deyimler ve birleşik fiiller, anlatımı güçlendiren ve dili zenginleştiren araçlardır. Ağzından girip burnundan çıkmak ifadesi de bu zenginliklerden biridir. Ağzından girip burnundan çıkmak ne demektir?

Atasözleri, genellikle kısa cümlelerdir. Bir anlam yoğunluğu vardır ve öğüt verirler. Deyimler ve birleşik fiiller ise, öğüt verme amacı gütmezler. Ancak tıpkı atasözleri gibi bir anlam yoğunluğu içerirler. Bu kelime grupları, belirli durumlarda çarpıcı anlamlarından yararlanmak üzere kullanılırlar. Ağzından girip burnundan çıkmak ifadesi de böyle bir kullanıma sahiptir. Ağzından girip burnundan çıkmak ne anlama gelir?

Ağzından girip burnundan çıkmak Ne Demek? Ağzından girip burnundan çıkmak TDK sözlük anlamı nedir?

  • Ağzından girip burnundan çıkmak TDK sözlüğe göre 2 farklı anlama sahiptir.
Reklam
Reklam

Ağzından girip burnundan çıkmak TDK sözlük anlamı şu şekildedir:

  1. türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak
  2. iyice dövmek

    Ağzından girip burnundan çıkmak Cümle İçerisinde Kullanımı

    "O, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir." - Sadri Ertem
    "Ulan, ağzını topla! Şimdi ağzından girer, burnundan çıkarım!" - Mustafa Rona

Ağzından girip burnundan çıkmak ile Kurulan Atasözleri, Deyimler ve Birleşik Fiiller

ağzından kapmak ağzından lakırtı (veya laf) almak (veya çekmek) ağzından lokmasını almak
ağzından söz (veya laf veya lakırtı) eksik etmemek ağzından yel alsın! ağzını açacağına gözünü aç
ağzını açıp gözünü yummak ağzını aramak (veya yoklamak) ağzını bağlamak
ağzını bıçak açmamak ağzını bozmak ağzını burnunu çarşamba pazarına (veya çanağına) çevirmek
ağzını burnunu dağıtmak (veya kırmak veya parçalamak) ağzını dilini bağlamak ağzını havaya (veya poyraza) açmak
ağzını hayra aç! ağzını kapamak (veya kilitlemek) ağzını kapamak
ağzını kiraya vermek ağzını koklamak ağzını kullanmak (veya satmak)
ağzını mühürlemek ağzını öpeyim (veya seveyim) ağzını sıkı (veya pek) tutmak
ağzını tıkamak ağzını toplamak ağzını tutmak
ağzının içine bakmak ağzının içine baktırmak ağzının içine girmek
ağzının içi yangın yerine dönmek ağzının kâhyası olmak ağzının kaşığı (veya kalıbı veya lokması) olmamak
ağzının kokusunu çekmek ağzının mührü ile ağzının payını (veya ölçüsünü) almak
ağzının payını (veya ölçüsünü veya kayarını) vermek ağzının perhizi yok ağzının tadını bilmek
ağzının suyu akmak ağzıyla içmesini bilmek ağzıyla kuş tutsa...
ağız (veya ağzını) açmak ağız açtırmamak ağız aramak (veya yoklamak)
ağız burun birbirine karışmak ağız (veya ağzını) büzmek ağız değiştirmek
ağız dil vermemek ağız eğmemek ağız etmek
ağız kullanmak ağız satmak ağız tamburası çalmak
ağız yapmak ağız yaymak ağız yer, yüz utanır
ağızda dağılmak ağızda sakız gibi çiğnemek ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın
ağza alınmaz (veya alınmayacak) ağza almamak ağza (veya ağızlara) düşmek
ağza tat, boğaza feryat ağzı burnu yerinde ağzı çirişçi çanağı
ağzı çirişçi çanağına dönmek ağzı dili bağlanmak ağzı dili tutulmak
ağzı dolu dolu konuşmak ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden belli olur ağzı kilitlenmek
ağzı köpürmek ağzı kulaklarına varmak ağzı (veya ağzı dili) kurumak
ağzı kurusun ağzı laf (veya lakırtı) yapmak ağzı olan konuşuyor
ağzı oynamak ağzı sulanmak ağzı süt kokmak
ağzı teneke kaplı ağzı torba değil ki büzesin ağzı var dili yok
ağzı varmamak ağzı yanmak ağzına almak
ağzına atmak ağzına bakakalmak ağzına baktırmak
ağzına biber sürerim (veya çalarım) ağzına bir kemik atmak ağzına bir lokma koymamak
ağzına bir parmak bal çalmak ağzına bir zeytin verir, altına (veya ardına) tulum tutar ağzına burnuna bulaştırmak
ağzına düşmek ağzına etmek ağzına geldiği gibi
ağzına geleni söylemek ağzına gem vurmak ağzına kadar
ağzına kilit takmak (veya vurmak) ağzına kira istemek ağzına ... koymamak
ağzına layık ağzına sağlık ağzına sakız olmak
ağzına sürmemek ağzına takılmak ağzına taş almak
ağzına tıkmak ağzına tükürmek ağzına verilmesini beklemek (veya istemek)
ağzına volta almak ağzına vur, lokmasını al ağzına yakışmamak
ağzına yüzüne bulaştırmak ağzında bakla ıslanmamak ağzında büyümek
ağzında çalkalanmak ağzında gevelemek ağzında yaş kalmamak
ağzından ağzından baklayı çıkarmak ağzından bal damlamak (veya akmak)
ağzından burnundan getirmek ağzından çıkanı (veya çıkan sözü) kulağı duymamak (veya işitmemek) ağzından çıkmak
ağzından çıt çıkmamak ağzından (söz veya lakırtı) dirhemle çıkmak ağzından dökülmek
ağzından düşmemek (veya düşürmemek) ağzından hayır çıkmazsa bari şer söyleme ağzından inci saçmak
ağzından kaçırmak
Anahtar Kelimeler: