AHDE VEFA

Dün, Arkadaşım Sedat Balta’nın bana atmış olduğu maille, Sakarya Yazarlar ve Şairler derneğinin üyelerinden Şair Sevim Aslanalp’in vefat haberi aldım.

Dün, Arkadaşım Sedat Balta’nın bana atmış olduğu maille, Sakarya Yazarlar ve Şairler derneğinin üyelerinden Şair Sevim Aslanalp’in vefat haberi aldım.

Hemen kendi haber sitemde ve çalıştığımız diğer gazetelerde de haberi yayınlaması için gönderdim.

Sevim hocamla Sakarya Yazarlar ve Şairler derneğinde bir iki sefer sohbet etme imkanı bulmuştum.

Daha önceleri, ben dostlarımın vefatı dolaysıyla gidemedim için çok üzülmüştüm. Hemen işimi, gücümü bıraktım arkadaşım Erdal Koç’u aradım oda beni arabası ile itiraz bile etmeden Sakarya-Camili mahallesinde bulunun Ahmet Yesevi camisine Sevim Aslanalp hocama son görevimi yapmam için beni götürdü. Bende böylece görevimi yaptım.

Reklam
Reklam

Daha önce, ben de bir dostumun vefat haberini çok sonra duymuştum. Bir an dondum kaldım, düşündüm; İnsan doğar, büyür, yaşar, aile olur, akrabalar dışında da dostlar edinir. ‘’Dost can’dır, candan ötedir’’. Sevinçlerimizi paylaşandır, sıkıntılarımızı kendi sıkıntısı bilendir dost.

Dostlarımızı, arkadaşlarımızı, sık sık arayıp, hal hatır sormak, her an yüreğimizde olduklarını bildirmek bizim başta gelen görevimizdir. Eğer dost diye biliyorsak. Bunu bizler çok sık yapmayız. Sonra kaybettiğimiz zaman da, çok üzülür, pişman oluruz. En azından telefonda bile sesini duymadığımız için.

Dost; Seni kırmayan, ancak zaman zaman yeri geldiğinde, seni incitmeden, doğru yolun ne olduğunu bize öğretendir. Zarar görmemize engel olmaya çalışandır. Çıkarsızdır, menfaat sağlamayı düşünmez. Sevgisi ve dostluğu karşılıksızdır. Ne verdiklerinin hesabını tutar, ne de bir gün bunların geriye aynı şekilde döneceğini beklemez. Dost acı söyler. Dost sevilip güvenilen yakın arkadaştır, yürek adamıdır.

Geçen günlerde kadim dostumuz, ‘’Oktay Hamlamaz’ı telefonla aradım’’. Kendisi Ankara’da oturur ve bizim eski Sendika Başkanımızdır’’. Emekli olmama rağmen, özel günlerimizi hiçbir zaman unutmaz. Kandillerde, bayramlarda arar. Sıkıntım olup olmadığını ve sağlığımın nasıl olduğu merak eder ve de sorar. Bu yüzden benim hastalandığımı ve felç geçirdiğimi de bilir. Bana her zaman yakındır, beni sevendir, iyi ve kötü günümde her zaman yanımda olandır. Onu gördüğümde sıkıntılarım gider. Acımı, sevincimi, her şeyimi paylaşır. Beni dinleyen, gerçekleri söyleyen, bana hiçbir zaman kırılmayan dostumdur.

Reklam
Reklam

Bir başka Oktay’ımız da vardır. Birlikte olduğumuzda sohbet etmeye doyamadığımız, vaktin nasıl geçtiğini anlamadığımız, ayrılma zamanı geldiğinde de bir sonraki toplantı zamanının gelmesini sabırsızlıkla beklediğimiz. Dertlerimiz ve sevinçlerimiz ortak olan, yanımızda olmadığı zamanlarda mutlaka her an hatırlanan, kalbimizde olan, çeşitli nedenlerle görüşemiyor olsak bile çok özlenen insan, dostumuz, kardeşimizdir Oktay Eren.

Oktay Eren de Bursa’da ikamet ederdi. Benim canım arkadaşım dostum. Birlikte mücadele verdiğimiz, can dostumun vefat ettiği haberini de Oktay Hamlamaz’dan duymam beni çok üzdü. Ağladım, ellerim titredi, dostumu, en yakın dostlarımdan birini daha yitirmiştim. Canım yanıyor, içim sızlıyor, onu hasta iken gidip görmedim, helallik alamadım diye çok üzülüyorum.

Aklıma geliyor, ‘şen şakrak neşeli ve de çok da yakışıklı bir adamdı Oktay’. ‘’Hani artist gibi delikanlı’’ derler ya, öyle biriydi benim arkadaşım. İyi bir hatipti. Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı. Kelimeleri, sözleri, benim diyen ‘’Edebiyatçılara taş çıkartırdı’’. Sesi tok, ağır ağır konuşması ise akıcı ve berraktı.

Reklam
Reklam

Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmez, gözlerinin içine baka baka hitap ederdi. Bulunduğu mecliste, toplantılarda ayrıcalığını hemen belli ederdi. Ben onun kadar sevilen ve saygı gören birini daha tanımadım.

Benim en zor anlarımda her zaman yanımda oldu. Ama ben onun gibi olamadım. Onun son günlerinde elini tutamadım, ona son gücümle sarılamadım. Dostluğumu gösteremedim ona.

Ben, sevdiklerimi unutmam. İstesem de unutamıyorum. Ve zaten bu sevdiklerim yüzünden hayatım berbat geçiyor. Bana yokluklarıyla acı veren, sevdiklerim yüzünden.

Onları suçlamıyorum. Suçlayamam. Herkes bir gün birilerini terk edecek, ama öyle, ama böyle. Ama zorunlu, ama değil. ‘’Ve birileri de hep terk edilen olacak’’. Hep onun acısını duyacak. Her an, her gün. Unutulmayacaklar bu terk edenler. Terk edilenler tarafından ta ki kendileri de bir gün bu dünyayı terk edene dek…

Bilmiyorum ya, ben ne yazıyorum. Saçmalıyorum işte. Allah insana ne kadar güzel değerler, duygular vermiş. ‘’Gözle görülemeyen güzellikler, sevmek, sevilmek, üzülmek, ağlamak, sevinmek, acı, acımak, özlemek, ümit etmek, paylaşmak, gönül bağı, affetmek, gurur, vicdan’’.

Reklam
Reklam

Düşününce bunlardan daha güzel şu dünyada ne olabilir ki diyorum? Bunlardan daha fazla zenginlik olabilir mi? İnsan olmak en büyük zenginlik. ‘’İnsan derken, insan gibi insan olmak’’! ‘’Adam gibi adam dersin ya, öyle’’. Tabii ki ben güzel olan değerleri saydım, güzel olmayanları zaten Allah vermemiş ki. Biz insanlar onları yaşatmışız birbirimize.

Hiçbir şey için geç değildir aslında, hep derim, yine diyeceğim. Yarın bu gündür diye. Hayat ertelemeye gelmiyor. “Hiçbir şeyi ertelemeyin”. Bir bakıyorsun ki, nerelere gelmişsin, istesen de, istemesen de seni bir yerlere getiriyor, bir yerlere çarpıyor veya bir kıyıda bırakıyor. Deniz, okyanuslar gibi.

Onun için kendini hayata bırakmak yerine, mücadele etmek varken, hayatı biraz olsun kendi istediğimiz gibi yaşamak varken. Neden başkalarının istediği gibi yaşayalım? Ot gibi de yaşayacaksam, ben istediğim için olmalı. Bunu da ne kadar yapabiliyoruz? Bilmiyorum, bilmiyorum, bilemiyorum.

Ben bir oradan, bir buradan konuştuğumun farkındayım, bağlantısız, farklı. Bilmiyorum ya neden, neden söylüyorum?

Reklam
Reklam

Bildiğim beyin söylüyor, parmaklarım yazıyor işte. Beynim de değil aslında, düşünemiyorum, gerçekten. Yüreğim söylüyor. O kadar üzgünüm ki.

Dostunu, kardeşini kaybetmişsin, sevdiğin insanı yitirmişsin, ama ona son görevinde yanında olamamışsın.

Onun seni sağlığında taşıdığı gibi, sen ona vefanı sadakatini göstermemişsin, ona son görevini yapamamış, tabutunu taşımamışsın. Gel de üzülme ve de yıkılma.

Sevim Aslanalp hocam için son görevimi yaptım.

Ama sana son görevimi yapamadığım için, beni af et, ‘’Sevgili kardeşim Oktay’’.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz