Ahilik Araştırma Merkezi Müdürü Kazım Ceylan:

Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Araştırma Merkezi Müdürü Kazım Ceylan, kadınların ilk defa Ahiler döneminde teşkilatlandığını...

Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Araştırma Merkezi Müdürü Kazım Ceylan, kadınların ilk defa Ahiler döneminde teşkilatlandığını söyledi.Ceylan, Sağlık Meslek Yüksek okulunda verdiği konferansta, "Aşıkpaşaoğlu Tarihinde Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında dört teşkilatın etkili olduğunu ifade eder. Bunlardan, Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Bacıyan-ı Rum ve Abdalan-ı Rum’dur. Bahsedilen Bacıyan-ı Rum yani Anadolu Kadınları teşkilatı ahilerin kadın kollarıdır ve dünyada bilinen ilk kadın teşkilatlanmasıdır" dedi.Ceylan, "Selçuklular döneminde, Anadolu’yu Müslüman Türk’e vatan yapmak, bu topraklarda Bizans Medeniyetine karşı Türk-İslâm Medeniyetini hâkim kılmak isteyen Ahiler, kadınları da “ Bacıyan-ı Rum” yani “Anadolu Bacıları” adı altında teşkilatlanmışlardır. Teşkilatın başında Evhadeddin Kirmani’nin kızı, Ahi Evran Veli’nin hanımı Fatma Bacı vardır. Kadınlar arası örgütlenmeye liderlik yapan bu değerli şahsiyetten tarihi kaynaklar övgü ile bahsetmektedirler.Fatma Bacı, Kayseri’de, Kırşehir, Konya gibi Selçuklu şehirlerinde kadınları teşkilatlandırmış; Kayseri’yi Moğollara karşı yiğitçe savunmuştur. Bacı teşkilatına girmek için Müslüman olmak ve bir mesleğe girmiş olmak gerekiyordu. Ahi kadınları örgücülük, dokumacılık sanatları yanında, dericilerin işledikleri derilerden çıkan yünleri de değerlendirerek üretime katkıda bulunmuşlardır. Selçuklu dönemi halı ve kilimleri bu Bacı teşkilatına mensup kadınların eserleridir. Ayrıca Anadolu’ya gelen göçebe Türkmenler yer yurt buluncaya kadar onların barınmaları, ağırlanmaları konularında önderlik etmişlerdir" diye konuştu.Anadolu kadınlar teşkilatının ahlaki alanda tasavvufi bir disiplin içerisinde yetiştiklerini anlatan eden Ceylan, "Anadolu Kadınlar Teşkilatı, kadınların ahlâkî alanda da yetişmelerini tasavvufi bir disiplinle hayata geçirmişlerdir. Kimsesizler başta olmak üzere toplum tarafından ezilmemesi ve zayıf düşmemesi için meslek sahibi olmayı önemsemişlerdir. Onlar kimsesizlerin kimi olmuşlardır.Eski Hintliler de kadın yılandan daha kötü bir yaratık, İngiltere’de satılan bir varlık; eski Yunan ve Roma’da hiçbir hakkı olmayan varlıklardı. Ortaçağ’da bazı filozoflar kadının ruhunun olup olmadığını tartışıyorlardı. Böyle bir dünya ’da Ahiler, kadınları baş tacı etmişler, Anadolu’da örgüt kuracak sosyal, siyasal, askerî hayatta aktif rol oynamalarını sağlamışlardır. Bu durum tarihçilerin ve konunun uzmanlarının hayrete düşmelerine sebep olmuştur.Bizim Medeniyetimizde ise kadın, anamızdır, bacımızdır, yârimizdir, kızımızdır. “Cennet anaların ayakları altındadır.”Kısaca denilebilir ki Ahilikte kadın, sadık, iffetli fedakâr bir eş; merhametli, özverili, becerikli bir anne; vefalı bir kız evlat; çalışan, üreten, iktisaden toplumda ayakta duran ahlâklı bir kadın; gerektiğinde elinde silahla mücadele eden bir savaşçıdır. Onlar, aşına, işine, eşine bağlı bir ahlâk abidesidirler" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: