Ahmet Çalık: Ülkelerin Gelişebilmesi Için Iyi Yönetilmesi Lazım

Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, bir ülkenin gelişebilmesi için öncelikle iyi yönetilmesi gerektiğini söyledi.

Ahmet Çalık, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde kapsamında düzenlenen 'Yeni Türkiye, yeni fırsatlar' konulu panele katıldı. Moderatörlüğünü Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner'in yaptığı oturumda konuşan Çalık, yeni Türkiye ile konuşabilmek için geçmişe bakmak gerektiğini ifade etti. 1980'lerde iş hayatına atıldığını anlatan Ahmet Çalık, o tarihlerde 2 yılda bir ve belli bir miktar dövizle yurt dışına çıkma şanslarının olduğunu hatırlattı. O tarihlerde ekonominin yüzde 80'inin devlet, yüzde 20'sinin ise özelde olduğunu aktaran Çalık, "1990'larda ise Sovyetler dağıldı. 2000'li yıllarda Türkiye büyük bir kriz yaşadı. Bankalarımızda büyük bir batık verdik. Zor şartlar altında idik. Ama Türkiye hem devlet hem de özel de borçlarına hep sadık kaldı." dedi.

2002 yılından bu yana Türkiye'de yaşanan değişimlere değinen Çalık, şöyle devam etti: "2023'e baktığımızda bizler global pazarda iş yapan insanlar olarak şunu gördük ki ülkeler iyi idare edilmedikleri zaman şirketler gibi halkı geriye gidiyor ve büyük zarar görüyor. Onun için ülkelerin iyi yöneticilerce yönetilmesi gerekiyor. Yöneticiler sizin önünüzü açamazsa siz ne kadar çalışırsanız çalışın başarılı olamazsınız. Son 10 yılda Türkiye iyi yönetimle iki büyük krizi geçirdi, ekonomimiz yavaşladı ama durmadı. Bu da bizim dayanıklılığımızı gösteriyor. Türkiye'nin 10 yılını çok parlak görüyoruz. 2023 vizyonunu ortaya koydu, dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi hedefliyor. 2023'de ilk on ekonomi arasında gireceğimize benim inancım tam. Burada bürokratlarımıza büyük iş düşüyor. Burada siyasetin, iş dünyasının ve sivil toplum örgütlerinin birlikte hareket etmesinin çok önemli olduğunun bilincindeyiz."

Önümüzdeki yüzyılın büyük değişimlerin yaşandığı bir yüzyıl olduğunu belirten Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, internet ve enerji sektöründe büyük değişimlerin olduğunu söyledi. Dünyadaki petrol ve doğalgazın yüzde 70'inin Türkiye'nin komşularından çıkmasının büyük bir şans olduğunun altını çizen Çalık, 2023 hedefinin çok gerçekçi olduğunu sözlerine ekledi.

ÜMİT BOYNER: ARTIK PARMAKLARI KARAR VEREN BİR MÜŞTERİ VAR

Boyner Holding Yönetim Kurulu üyesi Ümit Boyner ise değişen dünya ile birlikte bir müşteri dönüşümü yaşandığını dile getirdi. Batı'nın yeniden bir diriliş peşinde olduğunu belirten Boyner, Türkiye'nin ABD ve AB arasındaki ticari gelişmelerde önümüzdeki dönemde pozisyonunu iyi belirlemesi gerektiğini belirtti.

Doğu'nun değer oluşturmada öne geçtiğini anlatan Ümit Boyner, bunun yanında da değişik bir müşteri dönüşümü yaşandığını belirtti. Boyner, "Artık sadece ayakları ile değil, parmakları ile karar veren ve eski sadakat kurallarına pek de riayet etmeyen bir müşteri ile karşı karşıyayız." dedi.

Türkiye'nin son 10 yıldaki başarısına vurgu yapan Boyner, şöyle konuştu: “Türkiye son on yıldaki performansı ile bu dönüşümü fırsata çevirecek bir yerde duruyor. Esas olarak bundan sonra bu mali disiplin ve risk yönetimindeki başarı performansından sonra Türkiye'nin yapması gereken; ürün tabanlı ürünlere geçmez, yani yüksek katma değer oluşturan ve yurt içinde değil, yurt dışında Türkiye rekabetini artıracak bir büyüme ve üretim modeline geçmektir." şeklinde konuştu.

Bu gün kuzeyden, güneye, doğudan batıya kadar Türk Hava Yolları gibi bir Türk şirketinin büyük bir başarı örneği gösterdiğini anlatan Ümit Boyner, sözlerini şöyle tamamladı: "Geçmişte bizim için hep tehdit olarak gördüğümüz bu coğrafyadaki komşularımızın da önümüzdeki dönemde bizim için önemli fırsatlar sunduğunu düşünüyorum."

ECZACIBAŞI: GLOBAL MARKALAR ÇIKARMALIYIZ

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, geçmişte emek yoğun ürünlerin ihracatta ön planda olduğunu, bugün ise otomotiv gibi sektörlerin revaçta olduğunu söyledi. Son krizle birlikte Avrupa ülkelerinde ihracatın keskin rekabet koşulları ile karşılaşmasından sonra büyük bir azalma gösterdiğini anlatan Eczacıbaşı, bunun sonucunda da Türk ihracatçısının yeni pazarlara açıldığını dile getirdi.

Bu durumun ihracatta çok iyi pazarlar kazandırdığını anlatan Eczacıbaşı, "Ancak yüksek katma değerli ürünlerde Türkiye atılım yapamadı. Ama son dönemdeki teşviklerle bu durum desteklenmeye çalışıldı. İhracatta yeni teşviklerle bunu yaşanacağına inanıyorum." dedi.

Türkiye'nin son dönemde farklı bir lige geçme durumunda olduğunu anlatan Bülent Eczacıbaşı, şöyle konuştu: "Bu yeni oyuncuların bazı özelliklerine bakıldığında kendi eksiklerimizi görüyoruz. Örneğin yüksek öğretimde okuma oranı yüzde 40 olan ülkemiz bu oranın yüzde 90 olduğu ülkelerle nasıl rekabet edecek. Patent sayısı oldukça düşük ülkemiz, sayısı binleri bulan ülkelerle nasıl rekabet edecek. Bu değişim zor ama zorunlu bir değişim. Tüm toplumu kapsayan bir anlayışla bunu yapabiliriz."

Global markaların yolunun inovasyondan geçtiğini anlatan Eczacıbaşı, Türkiye'de inovasyon ortamının olgunlaşmadığını dile getirdi. Eczacıbaşı, AB'de Türkiye'nin bu alanda son sıralarda olmasına rağmen, bu konudaki heyecan yönünden üst sıralarda olduğunu ifade etti.

Gelişmiş ülkelerde işadamlarının tasarıma önem verdiklerini, bunun da inovasyona verilen bir önemin göstergesi olduğunu anlatan Bülent Eczacıbaşı, şöyle devam etti: "ABD, 21 yüzyıldaki üstünlüğünü sürdürmesinin tek çaresini inovasyonda görüyor. AB geleceğimiz inovasyona bağlı diyor. Çin'in 5 yıllık planlarının merkezinde bu inovasyon bulunuyor. Her yıl binlerce genç tasarımcı ekonomiye katılıyor Çin'de."

Çok iyi üretilen ürünlerin dahi çok daha iyi inovasyon ile yapılan ürüne pazarı kaptırdığına değinen Eczacıbaşı, bu yeni pazardaki imkanlardan yararlanmanın yolunun ise inovasyona bağlı olduğunu söyledi.

Bülent Eczacıbaşı, Türkiye'nin gelişmesinin yolunun inovasyon iklimi oluşturmaktan geçtiğini belirterek, devlet ve özel sektörün de buna sahip çıkması gerektiğini sözlerine ekledi.