İşte Davutoğlu'nun burada yaptığı konuşmadan satır başları:
AKİM telefonun başına oturdum. karşıdan gelen sesi kulağımda hissettiğimde, hiç yüzünü görmeden onun sesiyle, yüreğinin sesini yüreğimde hissettim.
Siz ne yaparsanız yapın bizim dava arkadaşlığımıza zerre miktar zarar veremezsiniz. Ak Parti misyon hareketidir, bu davaya gelen gemilerini yakarak gelir.
'MİLLETİMİZİN BU İKİ BUÇUK AYI NASIL İYİ DEĞERLENDİRECEĞİNE...'
7 Haziran sonrasında kritik bir süreçten hep beraber geçiyoruz. Bu kürsüden yaptığı değerlendirmede, milletimizin verdiği mesajın üstünde mesaj olmadığını ifade etmiştim ve şu taahhütte bulunmuştum "Türkiye'yi hükümetsiz bırakmayacağız" Dün yapılan yorumları gördüğümde, milletimizin bu iki buçuk ayı nasıl iyi değerlendireceğine idrak ettim. Hiçbir zaman siyasi ahlak çizgisinden ayrılmadık. 7 Haziran'ın gecesinde bu genel merkezde, balkon konuşmasında ülkeye yönetim boşluğu yaşatmayacağız ve herkesle görüşeceğiz dedik.
'BU İHTİMALİN AZLIĞI ORTAYA ÇIKTIĞI ZAMAN...'
Her kapıyı çaldık ve gerçek anlamda siyasi nezaket dersi verdiğimize inanıyorum. 13 Temmuz'da Kılıçdaroğlu ile görüştüğümde hükümet oluşumu için zemin yoklama kararı aldık. Ekiplerimiz birlikte çaba sarf ettiler. Tekrar oturduk koalisyon ihtimali üstüne konuştuk. Şimdi o görüşmelerde son derece seviyeli yürüyen istişarelere rağmen yapılan yorumlar dolayısıyla görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Eğer görüşmeler esnasında AK Parti'nin dış politikası 180 derece değişmelidir denirse, oradan bir zemin olmayacağı ortaya çıkar. Bunu da Kılıçdaroğlu ile açık şekilde paylaştık. koalisyon hedefiyle masaya oturduk. Bu ihtimalin azlığı ortaya çıktığı zaman da gelin birlikte seçim hükümeti, kapsamlı reformlar yapacak bir hükümetle seçime gidelim dedik. Ama şimdi bize koalisyon teklifi yapılmadı demek vakaya aykırıdır.
'DÖRT, ERKEN SEÇİM TEKLİFİ GELİRSE BUNA DA HAYIR...'
Bahçeli, yaptığımız dört teklife de hayır diyeceğini ilan etmiştir. Herhalde bu söylediğimin gerçek dışı olduğunu söylemeyecektir. Terörle mücadele bağlamında, açık bir şekilde "Sayın başbakan sizinle bir koalisyon kurmayız. Seçim hükümeti kurmayız. Azınlık hükümetine destek vermeyiz. Dört, erken seçim teklifi gelirse buna da hayır" deriz.
Yani Meclis içindeki bütün formüllere hayır diyen Sayın Bahçeli'dir. Gelin beraber hayırlı bir yola çıkalım dedim ama o ise her yola hayır dedi.
'45 GÜN İÇİNDE GERÇEKLEŞMEMİŞSE BUNLAR...'
45 gün doldu, sayın cumhurbaşkanı erken seçim TBMM Başkanı ile istişare ederek erken seçim kararı aldı. Birden fırtınalar koptu. Sanki her çabamıza hayır diyen kendileri değilmiş gibi anayasanın hükmünün uygulanmasına karşı çıktılar. Arkadaşlar bu Anayasa'yı biz yazmadık. 114 ve 116 ne der? Eğer TBMM'den bir hükümet çıkmamışsa, 45 gün içinde gerçekleşmemişse bunlar erken seçime gidilir.
'AK PARTİ HİÇBİR ZAMAN SİYASİ HİLEYE...'
Madem cumhurbaşkanımızın böyle bir karar almasını istemiyordunuz niye birlikte bir çözüme evet demediniz? Ağzımızdan diğer siyasi parti genel başkanlarını rencide eden bir söz çıkmamıştır. Diğer siyasi parti mensuplarını rahatsız edecek tek bir söz kullanmamışızdır. Ne senaryolar yazdı gazeteler, TBMM Başkanı seçileceği zaman. AK Parti hiçbir zaman siyasi hileye başvurmaz dedik.
'BAHÇELİ'YE AYRILIRKEN YİNE DEDİM...'
Bahçeli'ye ayrılırken yine dedim, 'sizin adınıza hiçbir şeyi yanlış söylemek istemem' dedim. "Şunları şunlara hayır dediniz, teyit ediyor musunuz" dedim. Evet dedi.
Ne dediler, bizi aramayın telefonlarımız kapalı dediler. Bizi aramayın görüşmeyiz dediler. Benim ağzımdan hayır dedikleri için sayın Bahçeli'ye, Kılıçdaroğlu'nu aramayacağım diye bir söz duydu mu kimse?
'BİZ EĞER BU SÖZLER SARF EDİLMEMİŞ...'
Millet şahit. Daha pazar gününden itibaren bizi ve vekillerimizi aramasınlar. Yüz yüze görüşülmeyecek dendi. Biz siyasi nezaketi biliriz. Biz eğer bu sözler sarf edilmemiş olsaydı benim niyetim öncelikle dört siyasi partinin genel başkanına, birlikte oturalım erken seçim hükümetini müzakere edelim demekti.
'GÖNÜLLERİ KAPALI GÖNÜLLERİ'
Olmayacaksa her biriyle ikili görüşme yapmaktı. Yada telefon görüşmesi yapmaktı. Ama yapılan açıklamaları herkes biliyor. Telefonlarımız kapalı, kapılarımız kapalı. Sadece rencide edileceğimi bile bile telefon etmemi kim bekleyebilir? Arkadaşlar onların telefonları kapıları değil, gönülleri kapalı gönülleri.
'ÇALIŞMA YAPMADAN ÇIKMADIM'
Anayasa hükümet kurulması talimatını veriyor. Oyun şuydu. AK Parti bir başka partiyle baş başa gelecek, seçim boyu bunu istismar edecekler. Böyle istismar hesaplarıyla yola çıkanlara millet yüz verir mi? Bütün bu tablo ortaya çıkınca, arkadaşlar hiçbir yola ben üzerinde derinlemesine çalışma yapmadan çıkmadım.
'ONLAR HAYIR DERSE BAĞIMSIZ ATAYACAKSINIZ...'
Anayasa diyor ki, partililere teklif yapılır. 114-116 bölümü açık. Eğer partililere teklif yapılmazsa, grubu bulunan partiler oranları nispetinde TBMM tarafından tarafımıza bildirilir, biz de teklifte bulunuruz. TBMM'den yazıyı aldık. Hangi partiye kaç bakanlık düştüğü... Biz bu teklifi yapmazsak, zaten bağımsız atayamayız. Anayasa önce partililere teklif edeceksiniz, onlar hayır derse bağımsız atayacaksınız diyor.
'AHLAKSIZ SİYASETE ORTAK OLURSUNUZ...'
Ben istemez miydim bu isimleri genel başkanlarla müzakere edeyim... Başbakanlık teklifine evet diyenler onursuzdur gibi, kendi vekillerine baskı yapanlar TBMM'nin onuruyla oynamışlardır. Biz böyle bir şey söylemeyiz. Milletten onay almış her vekil, siyaseten bize karşı duruşa sahip olsa dahi, onurludur. Ama onlar böyle davranmadı. Baskı oluşuyordular. Kabul ederseniz, ahlaksız siyasete ortak olursunuz dediler.
'GÜNEŞ MOTEL GİBİ ÇİRKİN BENZETMELER...'
Güneş motel gibi çirkin benzetmeler yaptılar. Bunu yapanlara sesleniyorum, onu kimin yaptığı belli. Güneş motel CHP'nin bir ürünüdür. Rahmetle anıyorum sayın Ecevit’i ama. Onun genel başkanlığında Güneş motel yaşanmıştır.
Bu çerçevede, isimlerden herkesin göreceği gibi 550 vekil arasında bakanlığı hakkında yerine getirecek isim vardır belki. Tecrübesiyle birikimiyle isimlere ağırlık vermeye çalıştık. Hiçbir partinin içişlerine karışmadık, karışmayacağız. AK Parti'nin içinde bir sürü dedikodu çıkaracak şekilde kampanya çıkarmaya çalışanlar bilsinler ki buna asla zemin vermeyiz. Bu teklifleri dün yaptık. Hepsine teşekkür ediyorum, cevap vermiş olanlara. Kabul edip etmemek onların iradeleridir.
'TÜRKEŞ'E BİR KEZ DAHA TEŞEKKÜR EDİYORUM'
Evet diyen sayın Tuğrul Türkeş'e bir kez daha teşekkür ediyorum. Bütün bu baskılara karşı, devlet adamı ahlakını gösterdiği için sayın Türkeş'e bir kez daha teşekkür ediyorum. Büyük baskı altına alındı, dirayetle direndi. Dün kendisiyle görüştüğümde de ifade ettim. Böyle dönemler, ağır sorumluluk alma ahlakına sahip olup olmayanları da ortaya koyar.
Bahçeli dün yaptığı açıklamada bu tavrı tarihin yazacağını söylüyor. Tarih, sorumluluktan kaçanları da yazacak. Tarih hayır hayır hayır diyenleri de yazacak. Kahramanca şehit düşen mehmetçikleirmiz mücadele ederken, bir bakanlık görevini yapmaktan kaçanları da yazacak. Mehmetçiğin kanları üzerinden siyaset yapanları, istismar edenleri de yazacak.
Ahlakın nihai kriteri, ülkesi ve milleti için ne yaptığıdır. ikincisi ise anayasanın gereğidir. Bizim teklifimize ahlaksız teklif diyenler, Anayasa’ya bunu söylüyor. Biz bu anayasayı değiştirmek istiyoruz. Otoriter maddeleri değiştirmek istiyoruz. Ama bu anayasa geçerli oldukça da onun gereğini yapmak, siyasi ahlakın zorunlu bir gereğidir.
'BU MİLLETVEKİLİNİN HADDİNİ SİZ BİLDİRİN'
Sayın Kılıçdaroğlu’na bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Sümeyye Erdoğan’a dönük olarak yürütülen bu alçakça kampanya, siyasi ahlaksızlığın en çarpıcı örneğidir. Sayın Sümeyye Erdoğan sadece cumhurbaşkanımızın kızı değildir. Daha genç yaşında, ahlakıyla irfanıyla onurlu bir Türk hanımıdır. Ona yapılan hakaret, bütün genç hanımlara yapılmıştır. Nerede kadın hakları savunucuları? Nerede STK sözcüleri? Nasıl bir kara bulut çözmüş ki üstlerine, böyle ağır bir hakaret yapıldığında sessiz kalır. Sayın kılıçdaroğlu ile son iki buçuk aydır görüşmeler yaptık. Ailelerimizden bahsettik. Şimdi kendisine sesleniyorum. Bu milletvekilinin haddini siz bildirin.
İnsanların aileleriyle, siyasilerin aileleri üzerinden oyunlara kalkışanların haddini siz bildirin. Ama siz bildirmezseniz biz had bildirmeyi de biliriz.
Şimdi bu ağır sorumluluğu bir taraftan yürüteren, ben kılıçdaroğlu’nun çocuklarından birine hakaret edilirse şuradan söylüyorum, ilk ben savunacağım. O gün konuştuğumuzda, bizim hayatımızdan nasıl etkilendiklerini karşılıklı olarak dile getirmiştik. Peki bizim için geçerli olan sayın cumhurbaşkanımız ve Sümeyye Erdoğan için geçerli değil mi? Rakip siyasi partilerin genel başkanları olabiliriz ama hepimiz insanız, hepimiz insanız, hepimiz insanız.
Bütün genel başkanlara sesleniyorum. Gelin hep beraber siyasi ahlak dersini birlikte yapalım. Kılıçdaroğlu’ndan beklentim bu konuda sesini yükseltmesidir. Önemli olan onurlu türk hanımlarının bir hakarete maruz kalması. Hepimiz sesimizi yükseltmeliyiz.