"Yeni Yıl" mesajında, 2005 yılının Türkiye'ye, Türk ulusuna ve tüm insanlığa barış, kardeşlik, huzur, mutluluk ve gönenç getirmesini dileyen Sezer, "İnsanlığın demokrasiyi özümseyen barışçı bir anlayışa ulaşması içten dileğimizdir" dedi.
Ulusal istencin parlamentoya en geniş biçimde yansımasının, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin ve ulusal egemenliğin gereği olduğuna işaret eden Sezer, bu nedenle, Anayasa'da seçim yasalarının "temsilde adalet" ve "yönetimde istikrar" ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenmesinin öngörüldüğünü belirtti.
Bu iki ilkenin, seçme ve seçilme hakkının özünü zedelemeyecek ve devlet yönetimini aksatmayacak biçimde dengelenmesinin anayasal zorunluluk olduğunu vurgulayan Sezer, "seçim sistemimiz incelendiğinde, iki ilke arasında olması gereken dengenin, yönetimde istikrar lehine önemli ölçüde bozulduğu görülmektedir. Bu durum, Anayasa'ya aykırı biçimde iki ilke arasındaki dengenin bozulduğunu göstermektedir. Bunun da nedeni Seçim Yasası'ndaki ülke geneli barajıdır" dedi.
Yasama işlevinin sağlıklı yürüyebilmesi için yasama sorumsuzluğunun gerekli ve yeterli olduğunu ifade eden Sezer, "Milletvekillerinin yasama işlevi dışındaki eylemleri nedeniyle dokunulmazlık zırhına bürünmeleri, saydam toplum isterleriyle bağdaşmamaktadır" diye konuştu.
Sezer, üyelik görüşlerinin 3 Ekim 2005'te başlatılması yönünde AB Konseyi'nde alınan kararın büyük önem taşıdığını, ancak doruk sonuç belgesinde Türkiye'nin müzakere süreciyle ilgili olarak, başta Kıbrıs konusu olmak üzere, ortaya konan kimi koşulların ve metne yansıyan çeşitli olumsuz ögelerin de dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.