Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan'ın, tutukluluk koşullarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu iddiasıyla Ankara'ya karşı 2003 yılında Strasbourg Mahkemesi önünde açtığı davada kararını verdi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, gazetecilerin sorusu üzerine "Türkiye bu defteri daha önceden kapattı. Yeniden açılması sözkonusu değildir. İdam cezasının kaldırılması, şartlı tahliye hakkı vermez" derken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, "AİHM'in kararını sabah gördüm ama uzmanların detaylı çalışması gerekir, ondan sonra konuşmak lazım" yorumunu yaptı.
3’e karşı 4 oyla alınan kararda, Abdullah Öcalan kısmen haklı bulundu.
Mahkeme, 2009 yılından önceki dönemdeki tutukluluk koşullarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu sonucuna vardı.
AİHM, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili olarak ise şartlı salıverme olanağı tanınması gerektiğini belirtti.
AİHM, Abdullah Öcalan’ın tazminat taleplerine de yanıt vermedi. AHİM, sadece mahkeme masrafları olarak 25 bin Euro ödenmesine hükmetti.
Abdullah Öcalan, avukatları aracılığıyla açtığı davada "İmralı'daki ilk yıllarında sosyal izolasyonda tutulmuş ve serbest bırakılma olanağı olmaksızın müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş" olmasını "insanlık dışı muamele" şeklinde değerlendirip, bu nedenlerle Ankara'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kötü muamelenin önlenmesiyle ilgili 3'üncü maddesini ihlal ettiği tezini ileri sürmüştü.
Öcalan, telefon görüşmelerine, mektuplaşmasına ve ailesi ile avukatlarıyla görüşmelerine kısıtlama getirilmiş olmasının da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel yaşama saygıyla ilgili 8'inci maddesine aykırı olduğunu savunmuştu.
PKK lideri, İmralı'da "kademeli biçimde zehirlendiğini" de ileri sürmüş, bu durumun Avrupa sözleşmesinin 2'inci maddesine aykırı olduğu tezini işlemişti.
Öcalan'ı 1999 yılından bu yana İmralı'da 6 kez ziyaret eden Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi'nin (CPT), son raporunu geçen hafta açıklamıştı. Raporda, Öcalan'ın materyal tutukluluk koşullarında sorun olmadığı ve kötü muamele görmediği belirtilmiş, buna karşılık avukatlarıyla ve yakınlarıyla görüşmesinde yaşadığı sorunların giderilmesi istenmişti.
Türk hükümeti, CPT raporları temelinde son yıllarda Abdullah Öcalan'ın tutukluluk koşullarını Avrupa standartlarına taşımış, Öcalan'ın hücresindeki materyal koşullar iyileştirilmiş, İmralı'ya başka mahkumlar transfer edilmiş, Öcalan'ın hücre dışı ve açıkhava faaliyetlerinde bulunması sağlanmıştı.
CPT, geçtiğimiz yıllarda açıkladığı raporlarında Öcalan'ın zehirlendiğine dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirmişti.
AİHM, geçen yıl İngiltere'ye karşı aldığı bir kararda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilenlerle ilgili yeni bir içtihat yaratmıştı.
Kararın birçok noktasında yargıçların görüşlerinin birbirinden ayrışması dikkat çekti. Kararda İtalyan yazar Dante’nin “Siz ki, buraya girenler, bütün umutlarınızı geride bıraktınız” sözlerine gönderme yapılarak, “Cezaevleri, cehennem olmamalıdır” denildi.
Kararda şöyle denildi:
1. Mahkeme oybirliğiyle zehirleme girişimi iddialarını kabul edilemez bulmuştur.
2. Dörde karşı üç oyla, 17 Kasım 2009'a kadar tutukluluk koşullarıyla ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.
3. Altıya karşı bir oyla, 17 Kasım 2009'dan sonra cezaevi koşullarıyla ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal edilmediğine karar verilmiştir.
(Abdullah Öcalan Şubat 1999'dan 17 Kasım 2009 tarihine kadar özel güvenlikli İmralı Adası'ndaki cezaevinde tek başına tutuldu.)
4. Dörde karşı üç oyla cezaevi ziyaretleriyle ilgili olarak Sözleşme'nin 8'inci maddesinin ihlal edilmediğine karar verilmiştir.
5. Oybirliğiyle Sözleşme'nin 7'nci maddesinin ihlal edilmediğine karar verilmiştir.
6. Şartlı tahliye olasılığı olmaksızın ömür boyu hapis cezası verilmesiyle ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verilmiştir.
7. Sözleşme'nin 5, 6, 13 ve 14'üncü maddeleri uyarınca yapılan şikayetler hakkında hüküm vermeye gerek olmadığına oybirliğiyle karar verilmiştir.
8. Oybirliğiyle sorumlu devletin, Sözleşme'nin 44'üncü maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde mahkeme masrafları ve harcamalar için başvuru sahibine 25 bin euro ödemesine karar verilmiştir.
Abdullah Öcalan'ın AİHM önünde Ankara'ya karşı 1999 yılında açtığı ilk dava Mayıs 2005'te karara bağlanmış, AİHM, Öcalan'ın, gözaltının hukuki olup olmadığı hususunu ileri sürebileceği bir iç hukuk yolunun olmaması, yakalandıktan sonra hemen bir hakim önüne çıkarılmamış olması, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanmamış olması ve adil yargılanmadığı ve adil olmayan bir yargılama neticesinde ölüm cezasına mahkum edildiği gerekçeleriyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin birçok maddesinin ihlalinde hüküm kılmıştı.
AİHM buna karşılık, Öcalan'ın yakalanışının "uluslararası komplo" olduğu, "Kürt kimliğinden ötürü ayrımcılık gördüğü" ve Kenya'dan getirilişinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu tezlerini geri çevirmişti.
AİHM, Öcalan'ın maddi ve manevi tazminat taleplerini de reddetmiş, Ankara'yı davacıya 120 bin Euro mahkeme masrafı ödemekle cezalandırmıştı.
AİHM, Abdullah Öcalan'ın, "Türkiye'nin 2005 yılında açıklanan AİHM kararını uygulamayıp kendisini yeniden yargılamadığını" gerekçe göstererek 2007 yılında yaptığı bir diğer dava başvurusunu ise 2010 açıkladığı bir kararla reddetmişti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mahkemenin verdiği karar hakkında yaptığı kısa açıklamada, "AİHM'in kararını sabah gördüm ama uzmanların detaylı çalışması gerekir, ondan sonra konuşmak lazım" dedi.
Bekir Bozdağ, gazetecilerin sorusu üzerine AİHM kararı hakkında şunları söyledi:
"Türkiye bu defteri daha önceden kapattı. Yeniden açılması sözkonusu değildir. İdam cezasının kaldırılması, şartlı tahliye hakkı vermez. AİHM kararı ne olursa olsun bizim kararımız bu yöndedir. AİHM'in verdiği karar henüz bize tebliğ edilmedi. Tebliğ edildikten sonra biz bu kararı inceleyeceğiz. Bu kararı Büyük Daire'ye de götüreceğiz. Bu yeniden yargılama anlamına gelmez. Türkiye bu defteri daha önceden kapattı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de Türkiye'nin AİHM'in bu doğrultuda verdiği kararı yerine getirdiğini tespit etti. Bu defter kapatılmıştır. Yeniden açılması sözkonusu değildir. İdam cezasının kaldırılması, şartlı tahliye hakkı vermez. AİHM kararı ne olursa olsun bizim kararımız bu yöndedir. Bunun değişmesi de söz konusu değil. Yeni bir düzenlemeyi de gerektirmiyor. Öcalan ile ilgili ceza, esasında idam cezasıdır. İdam cezası kaldırıldıktan sonra müebbet hapis cezasına dönüştürülmüştür. Bunun da şartlı Salı verme imkanı bizim hukukumuzda zaten yok. AİHM de zaten bu yönde yapılan itirazı reddetmiştir. Yeni bir düzenleme çalışması düşünmüyoruz"