'AİHM siyasi bir karar vermiştir'

İSTANBUL (İHA) - Türban taktığı için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden atılan ve temyiz başvurusu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Büyük Dairesi tarafından reddedilen Dr. Leyla Şahin, "Mahkeme, somut hiçbir delili olmayan endişelerini, adaletin önüne geçirerek siyasi bir karar vermiştir" dedi.

Kararın ardında türban karşıtı lobi faaliyetlerinin yattığını dile getiren Şahin, "Mahkeme, vermiş olduğu bu kararla başörtüsü yasağına son noktayı koymamıştır. Yasak devam ettiği sürece sorun var demektir ve çözümlenmek zorundadır" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Temyiz başvurusu reddedilen Leyla Şahin, Fatih'teki Reşadiye Otel'de basın toplantısı düzenledi. Verilen kararı eleştiren Şahin, insan haklarının evrensel olduğunu ve hiçbir ülkenin veya kurumun tekelinde bulunmadığını söyledi. Şahin, "Bu kurumun adı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olsa dahi; önemli olan yasal metinlerde yer alması değil, uygulanmasıdır. Mahkeme evrensellik kuralını hiçe saymıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında somut olarak benim; yani başvurucunun durumu incelenmemiştir. O kadar ki, benimle ilgili gerçeklerle bağdaşmayan gerekçeler bulunmuştur. Mahkeme açıkça 'başörtülü okumak veya okumamak' dayatması içindedir. Mahkeme, somut hiçbir delili olmayan endişelerini adaletin önüne geçirerek siyasi bir karar vermiştir" dedi. Açıkça çifte standart uygulandığını öne süren Leyla Şahin, AİHM'nin kamuoyu vicdanında adalet duygusunu yaraladığını ve güvenilirliğini kaybettiğini ifade etti.

Şahin, "Bu kararla kültürler, dinler ve uygarlıklar arası hoşgörü ve uzlaşma düşüncesine, dünya barışına olumsuz etki yapılmış, medeniyetler çatışması körüklenmiştir. Karar sahipleri büyük vebal ve sorumluluk altında kalacaklardır. Türk kadınları diğer dünya kadınları gibi ne giyeceklerine kendileri karar verebilecek kabiliyettedir. Mahkeme, kadın haklarının hiçe sayılmasına da ortak olmuştur. Mahkeme beni adeta bir figüran olarak kullanmıştır. Mahkeme, vermiş olduğu bu kararla başörtüsü yasağına son noktayı koymamıştır.

Reklam
Reklam

Tam tersine bu yasakla ilgili olarak daha çok konuşulup, tartışılacak bir süreci başlatmıştır. Hiçbir şey bitmemiştir. Yasak devam ettiği sürece sorun var demektir ve çözümlenmek zorundadır. Mahkemelerin de yanlış kararlar verdiği görülmektedir. Ben de bir gün gasp edilen haklarımın iade edileceğinden eminim. Tarihim beni haklı çıkaracaktır; tıpkı Galileo gibi" diye konuştu.

"MAHKEME, ŞAHİN'İN ÖZELİNİ İNCELEMEDİ"

Sözlerini, "Temyize başvurmamın nedeni eğitim hakkımın elinden alınmasının 4. Daire tarafından dikkate alınmamasıydı" diyerek sürdüren Şahin, şunları kaydetti:
"Bu konuda eksiksiz bir savunma yaptığımı düşünüyorum. Başörtüsünün siyasi bir polemik aracı olarak görülmesinin acısını çekenlerden biriyim. Başörtüsünü bu tür polemiklere alet etmeyelim.

Savunmamız baştan beri din ve vicdan özgürlüğü yönündeydi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Leyla Şahin'in özelini incelemedi. Hatta savunmama baktıklarından bile emin değilim. Biz AB'ye üye olmayı hedefledik. AB değerleriyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi değerlerini karıştırmamak gerekir. Bu karar bir emsal teşkil edebilir. Alınan kararı 'yanlış' olarak nitelendiriyorum. Avrupa ülkelerinde başörtüsü yasağı söz konusu değil. Avrupalı insanlar bu yasağı kabul edilemez buluyor. Yeni bir dava açmayı düşünmüyorum, bundan bir şey çıkacağından emin değilim.

Reklam
Reklam

Avrupa Birliği azınlıkların din ve vicdan özgürlüklerinin garantiye alınmasını istiyor, Müslümanların da dinlerini istediği gibi yaşaması için çaba göstermeli. Hedefim Avusturya'da uzmanlık görmek; ama gönül ister ki yasaklar kalksın, biz de burada görevimize devam edelim. Bizi uzaylı gibi görüyorlar, ben bir Cumhuriyet çocuğuyum. Neden benden korkuluyor. Bunlar toplum üstü mutabakatsızlıktan kaynaklanıyor. Bu korkuları atmamız gerekir. Bu kararın altında türban karşıtı lobi faaliyetleri yatıyor."

Kararı eleştiren Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AK-DER) Başkanı Havva Kaplan, "Türkiye'de 1998 yılından bu yana kesintisiz uygulanan başörtüsü yasağı neticesinde yüz binlerce başörtülü öğrenci ve meslek sahibi çalışan başörtülü kadın en temel haklarından vazgeçmek zorunda kalmıştır. Din ve vicdan hürriyeti, eğitim hakkı, çalışma hakkı gibi temel insan haklarının ihlalleri sonucu başörtülü öğrenciler ve aileleri, maddi ve manevi kayıplarla yüz yüze kalmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, arkadaşımız Leyla Şahin'in başvurusunu değerlendirerek bir karar vermiştir. Mahkeme bu sorunu Türkiye'nin kendi içinde çözmesi gerektiğine işaret etmiş ve kendini yetkili görmemiştir. Ortaya çıkan tabloya göre hükümete ve parlamentoya bu konuda gerekli iç hukuk düzenlemelerini yapma görevi yüklenmiştir. Mevzuatın değiştirilemeyeceği gibi bir durum da söz konusu değildir" açıklamasında bulundu.

Reklam
Reklam

AK-DER Başkan Yardımcısı Fatma Benli ise, "Avrupa bir taraftan ruhban okullarının açılmasını talep ediyor, bir taraftan din ve vicdan haklarını insanlardan esirgiyor. Bu bir çelişkidir" açıklamasında bulundu.