Mersin İl Halk Sağlığı Uzman Psikoloğu Suzan Aksüt Osmanağaoğlu, aşırı koruyucu ailelerde okul korkusunun daha çok görüldüğünü belirterek, çocukta okul korkusu 1 hafta-10 günden fazla sürüyorsa mutlaka bir uzman hekime götürülmesi konusunda uyardı.
2012-2013 eğitim-öğretim dönemi, 1. sınıfa gidecek olan çocuklar için başladı. 4+4+4 eğitim sisteminde okula başlama yaşının düşmesi, ailelerde çocuğunun okul korkusu yaşayabileceği kaygısını arttırdı. Konuyla ilgili İHA muhabirine açıklama yapan Mersin İl Halk Sağlığı Uzman Psikoloğu Suzan Aksüt Osmanağaoğlu, okul korkusunun nedenleri ve baş etme yolları konusunda hem önerilerde bulundu hem de aileleri uyardı. Çocuğun ilk defa bağımlı olduğu kişiden, özellikle annesinden ayrılması ve başka bir yere gitmesinin çocuk için büyük bir değişim olduğuna işaret eden Osmanağaoğlu, okul korkusu yaşayan çocuğun temel olarak okula gitmek istemediğine ve birçok bahane uydurduğuna, bu bahanelerin karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı, titremeler, hızlı kalp atışları gibi fiziksel olabildiği gibi ağlama ve öfke nöbetleri gibi duygusal tepki olarak ortaya çıktığına dikkat çekti. Çocuk ilk defa bir ortama girdiğinde hemen o ortama adapte olmasının beklenemeyeceğini dile getiren Osmanağaoğlu, “Bu sıkıntılı dönem 1 hafta sürerse normaldir. Fakat bu süre giderek uzarsa ve duygusal, fiziksel tepkiler de artarak devam ederse burada ‘okul korkusu’ndan söz etmek mümkün. Çünkü bu durum çocuğun kendisini, aile yaşantısını, okul yaşantısını etkiliyor. Çocuk bu nedenle okul başarısızlığı yaşayacak. Aile ortamında çok büyük üzüntüler çıkıyor. İnsanlar sonuçta çocuklarını okula göndermek, orada güzel şeyler öğrenmelerini, arkadaşlarıyla ilişkilerini geliştirmelerini isterken, böyle bir durumla karşılaşınca ailede büyük hayal kırıklıkları, üzüntüler meydana gelebiliyor ve aile içi ilişkilerde sorunlar yaşanabiliyor” dedi.
“AŞIRI KORUMACI YAKLAŞIM SONUCU OKUL KORKUSU ORTAYA ÇIKIYOR”
Yapılan araştırmalarda çocukta okul korkusunun doğmasında, özellikle anne veya ona bakan kişiyle ilişkilerinin ön plana çıktığının altını çizen Osmanağaoğlu, annesiyle arasında ‘bağımlılık’ şeklinde bir gelişme olmuşsa çocuğun ayrılma ve kaybetme korkusu yaşadığını vurguladı. Osmanağaoğlu, bu durumun okul korkusuna yansımasını şöyle anlattı:
“Burada ailelerin korumacı yaklaşımı çok önemli. Zaten korumacı bir yaklaşım meydana geldiği için de böyle bir durum ortaya çıkıyor. Aile, ‘ya çocuğumun başına bir şey gelirse’ kaygısını kendi içinde yaşarken farkında olmadan yoğun bir şekilde çocuğuna da yansıtırsa çocuk, tanımadığı bir ortamda olduğu için kendisinin ya da ailesinin başına her an bir şey gelecekmiş kaygısı ve korkusu yaşar. Mesela, ‘ben okula gittiğimde ya evde annemin, babamın başına bir şey gelirse, döndüğümde onları ya bulamazsam, ya beni bırakıp giderlerse’ diye düşünebilir. Burada ilişkinin özelliği ve aradaki güven ilişkisi çok önemli. Eğer çocuk annesinin ya da babasının kendisi gitse bile döndüğünde orada olacaklarını, orada olmasalar bile eninde sonunda yanına geleceklerine dair inancını ilk baştan bu yana geliştirmiş olsa, tabi ki bunu geliştirmesi ailenin desteği ile olacak bir şey, böyle bir kaygı yaşamaz. Bu noktada özellikle çalışan anne-babaların, işe giderken kesinlikle çocuktan kaçarak gitmemeleri lazım. Sonuçta biri sizden kaçarsa o kişiye ne kadar güvenebilirsiniz? O kişi her an yok olabilir. O yüzden buna özellikle dikkat etmek gerekiyor.”
Çocuğun yanında annenin taşıdığı kaygıların önemine de değinen Osmanağaoğlu, annenin yaşadığı kaygıların çocuğa yansıtılması durumunda okula gitmekte isteksizlik doğabileceği uyarısı yaptı. Okul korkusunda kardeş ilişkisinin de önemli olduğuna işaret eden Osmanağaoğlu, çocuğun okula giderek annesini evde kalan kardeşine kaptırdığı duygusu yaşamaması için ailenin dikkatli olması gerektiğinin altını çizdi. Evde yaşanabilecek tartışmaların da çocuğu huzursuz edebileceğini ve okula gitme isteğini azaltacağını kaydeden Osmanağaoğlu, henüz oyun çağında olan çocukların artık 1. sınıfa başladıklarına dikkat çekerek, okulu sevmelerinde öğretmenin tutumunun da çok önemli olduğunu, öğretmenin tutumu ne kadar sakin, huzurlu ve onları anlamaya, dinlemeye yönelik olursa çocuğun o kadar çabuk alışacağını ifade etti.
OKUL KORKUSUYLA BAŞ ETME YOLLARI
Okul korkusuyla baş etme yollarını da anlatan Osmanağaoğlu, çocuk ne kadar ağlarsa ağlasın ailenin çocuğun okula gitmesi konusunda net, kararlı ve tutarlı olması gerektiğini söyledi. Okul-aile işbirliğinin çok çok önemli olduğunu ve sınıf öğretmeni ile mutlaka görüşülmesi gerektiğini dile getiren Osmanağaoğlu, şu önerilerde bulundu:
“Sınıf içerisinde bir takım değişiklikler yapılırsa çocuğa iyi gelecektir. Evde sorunlar varsa bu sorunların okul korkusuna neden olabileceği düşünülerek, üstesinden gelmek için anne-babanın çaba harcaması gerekiyor. Çocuğun bağımlı olduğu ebeveynle değil, yine aileden başka biriyle okula gitmesi gerekiyor. Bu şekilde hareket edildiği zaman zaten çocuk güvenli ortamı da hissettiğinde okul korkusunu aşacaktır. Okulda ilk başta sınıfa girmek istemiyorsa ilk gün bahçede vakit geçirilir, sonra okulun koridorunda ama bu 1 hafta-10 günü aşmamalı. Biz, ebeveynin sınıfın içine girmesine de çok taraftar değiliz. Anne, yan yana sırada oturduğunda çocuk sürekli bu beklenti içine girecektir. Sonuçta çocuğun onunla kendi başına çıkması çok önemli. Bu noktada kontrolü öğretmene bırakmak, ona güvenmek çok önemli.”
Alınan tüm önlemlere rağmen çocuktaki okul korkusunun 10 gün geçtiği halde şiddetli bir şekilde devam etmesi durumunda tedavi gerekebileceği uyarısında da bulunan Osmanağaoğlu, “Çocuk öyle bir durumdadır ki, ağlama krizleri, öfke nöbetleri, fiziksel, duygusal tepkilerin şiddeti o kadar artar ki, bu durumda muhakkak konunun uzmanlarına başvurmak gerekiyor” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz