Ak Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç:

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulunda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile bazı...

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulunda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hakkında yaptığı konuşmada, “AK Parti’li yılların her alanda olduğu gibi hukuk alanında da büyük bir değişim ve gelişmenin olduğu yıllar olmuştur” dedi.

Muhalefete mensup Milletvekillerinin tasarıyla ilgisi olmayan konularda açıklamalarda bulunduğunu belirten Tunç, CHP Grup Başkanvekilinin söylediği, "Arkasında halk desteği olan diktatörler" ifadesine cevap vererek, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu kimsenin millet iradesi ile üç dönemdir millete hizmet yolunda gecesini gündüzüne katan kadrolara bu tür ifadelerle karalamaya gücünün yetmeyeceğini söyledi.

Reklam
Reklam

“MUHALEFET SEÇİMLERDEN ÖNCE DE AYNI KARALAMALARI YAPTI ANCAK SEÇİMLERDEN DERS ÇIKARMADI”

İki yıl önce seçimden geldiklerini belirten Milletvekili Tunç, “Seçimden önce de aynı cümlelerle AK Parti'yi eleştirdiniz. Seçimden önce sözcüleriniz çıktı, burada kıyasıya eleştirdiler, aynı şeyleri söylediler. Seçimlere gittik, oylarımızı artırarak tekrar Meclise geri döndük. Döndükten sonra yine aynı sözlerle eleştirmeye başladınız. Aslında, burada muhalefetin kendine biraz çekidüzen verip bundan sonra yapıcı muhalefet yapma noktasında da şöyle kafasını iki elinin arasına alıp düşünmesi ve ona göre davranması gerekiyor.” dedi.

“AK PARTİ’Lİ YILLAR, HER ALANDA OLDUĞU GİBİ, HUKUK ALANINDA DA BÜYÜK BİR GELİŞMEYE SAHNE OLMUŞTUR”

Tunç konuşmasında; “AK Parti'li yıllar, her alanda olduğu gibi, hukuk alanında da çok önemli değişim ve dönüşüme sahne olan yıllardır. Temel ceza kanunlarımız, özel hukukla ilgili düzenlemeler, Ticaret Kanunu'muz, Borçlar Kanunu'muz, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'muz, bütün temel kanunlarımız bu dönemde çağın gereklerine uygun hâle getirilmiştir. Değişik paketlerle de hem bu temel kanunlara uyum sağlanmış hem de uygulamada ortaya çıkan aksaklıklar muhtelif zamanlarda giderilmiştir. Görüşmekte olduğumuz tasarıyla da buna benzer bir düzenleme, uygulamada çıkan sorunların giderilmesine yönelik değişiklikler yapılmaktadır.” dedi.

Reklam
Reklam

Milletvekili Tunç, tasarıyla Yargıtay’ın aynı dairesinin aynı dava için birbiriyle çelişen kararlar vermesinin önüne geçilmesinin amaçlandığını, avukatların ve serbest muhasebecilerin, mali müşavirlerin kat mülkiyetine tabi bağımsız bölümlerde büro açabilmelerine imkân sağlandığını, Mahkemelerin birden fazla dairesi varsa, ihtisaslaşmayı sağlamak için davaların sayısal olarak dağıtılması değil de konularına göre dağıtılmasını sağlayacak bir düzenleme getirildiğini, Kanuna aykırı eğitim kurumu açmanın başka kanunlarda idari yaptırımları olduğundan Ceza Kanunu'nda suç olmaktan çıkarılmasının sağlandığını, adalet teşkilatımıza da 5 bin zabıt kâtibi, Danıştayımıza da 60 tetkik hâkimi kadrosunun ihdas edildiğini söyledi.

Milletvekili Tunç konuşmasının şu şekilde tamamladı: “Kanun tasarısıyla ilgili muhalefet şerhinde belirtilen eleştirilere katılmamız mümkün değildir. Tasarıyla, hukuk dairesinin yerel mahkeme kararını bozmasının ardından yerel mahkemenin bozmaya uyarak yeniden tesis ettiği kararın 2'nci kez temyiz edilmesi üzerine hukuk dairesinin 1'inci bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozma kararı vermesi üzerine yerel mahkemenin vereceği 3'üncü kararın artık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından çözülmesi bu değişiklikle sağlanmış olmaktadır. Yüksek yargının kanun yolu incelemesi yaparken kendi kararları arasında çelişki oluşturmadan ihtilaflara süratle cevap verebilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Yargıtay’ın bir dairesi aynı davada, veriler değişmeden, mevzuatta da değişiklik olmadan 2 kez birbiriyle çelişen karar veriyorsa 3'üncü incelemeyi artık aynı dairenin değil, Hukuk Genel Kurulunun yapması en doğru olanıdır. Öncelikle şunu ifade etmemiz gerekir. Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişilerin cezalandırılmasını öngören Türk Ceza Kanunu'nun 263'üncü maddesinin yürürlükten kaldırılması, herkesin izin almadan eğitim kurumu açıp işletebileceği anlamına gelmemektedir. Burada sadece eylemin suç olmaktan çıkarılması söz konusu olup kanuna aykırı eğitim kurumu açan veya işletenler bakımından diğer kanunlarda yer alan yaptırımlar uygulama alanı bulacak ve dolayısıyla, izin almadan bir eğitim kurumunun faaliyet göstermesi mümkün olmayacaktır. Bu değişikliğin Anayasa'nın 2, 5, 11, 42 ve 174'üncü maddelerine aykırı olduğu ifade edildi. Bu konu, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 2005 yılında Anayasa Mahkemesine götürüldü. Anayasa Mahkemesinden -Cumhuriyet Halk Partisinin dilekçesindeki gerekçe- laiklik ve hukuk devleti ilkelerine aykırılıktan dolayı iptal istenmişti. Anayasa Mahkemesi, bu konuda bir karar verdi ve 5 Mart 2009 tarihli kararın gerekçesinde kanuna aykırı eğitimle ilgili Anayasa Mahkemesinin yorumunu sizlere aynen karardan okumak istiyorum: "Eğitimin, içerik olarak suç teşkil etmesi hâli farklı bir durumdur. Kurumda verilen eğitim sırasında yasa dışı, bölücü, yıkıcı eylemlerin gerçekleştirilmesi hâlinde bu eylemler için ceza öngören Türk Ceza Kanunu'nun diğer maddeleri, Terörle Mücadele Kanunu'nun ve benzeri gibi özel kanunlarda belirtilen tedbir ve yaptırımların uygulanacağı kuşkusuzdur. Öte yandan Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 7'nci maddesinde de kurum açma izni verilen kurumlarda iki yıl içinde öğretime başlamayan ile amacı dışında kullanıldığı tespit edilen kurumun, kurum açma izinlerinin iptal edileceği; özel eğitim kurumlarının kurum açma şartlarından herhangi birini kaybetmesi veya izinsiz değişiklik yapması, mevzuatta belirtilen sayıda personel çalıştırılmaması veya mevzuata aykırı personel çalıştırılması, reklam ve ilana ilişkin gerekli şartların yerine getirilmemesi hâlinde davranışın ağırlık derecesine göre on beş günden az olmamak kaydıyla üç aya kadar geçici olarak; Millî Eğitim Temel Kanunu'nun genel ve özel amaçlarıyla temel ilkelerine uymayan, kurumunu mevzuata uygun kapatmayan, geçici olarak kapatma cezası alan ve aynı fiili tekrar işleyen kurumların ise sürekli olarak kurum açma izni veren makam tarafından kapatılacağı belirtilmiştir. Bu yasa kuralının yerinde olup olmadığı, yarar ya da zarar getirebileceği konusu anayasaya uygunluk denetimi dışında kalan bir husustur. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2, 5, 11, 42 ve 174'üncü maddelerine aykırı değildir." diyor ve iptal istemini oy birliğiyle Anayasa Mahkemesi reddediyor ve bu konunun, laiklik ilkesiyle, hukuk devleti ilkesiyle de ilkelerini zedelemediğini de ortaya koyuyor. Bununla ilgili, kanuna aykırı eğitimin suç olduğu, ceza kanunlarında hapis cezasıyla cezalandırıldığı, Türkiye'den başka Avrupa'da da, dünyada da mukayeseli hukukta tek bir örneği bulunmamaktadır.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: