Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik’ten Gündeme Dair Değerlendirmeler

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Uludere olayı davasında çıkan karara...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Uludere olayı davasında çıkan karara ilişkin olarak, “Bu karar nihai ve son karar değildir. Gerekçeli kararı okuduysanız temyiz yolu açıktır. Bir üst askeri mahkemeye müracaat edilebilir. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat edilebilir. Hukuk süreci tamamlanmış, tüketilmiş değildir” dedi.AK Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Uludere davasında çıkan kararı değerlendiren Çelik, “Uludere’de 34 vatandaşımızın hayatının kaybettiği malum olaydır. Olayın hemen ardından AK Parti MKYK toplantısı vardı. Ben bir açıklama yapıyordum. Bu olayı da değerlendirdim. O günkü bilgi, belge ve bulgulara göre yaptığım görüşme ve temasların sonuçta ‘bu bir operasyon kazasıdır’ dedim. Burada bir hata, eksik, aksaklık varsa, bir ihmal, bir kusur varsa, bir kasıt varsa hukuk devletinde bunun gereği yapılacaktır, yapılmalıdır dedim. Ben kasıt meselesini düşünmek bile istemiyorum dedim. Uzun süren yargılama sonucu sivil mahkemeler bununla ilgili görevsizlik kararı verdiler. Bu bizim işimiz değil, askeri mahkeme bunu yargılamalıdır dediler. Askeri mahkeme de kararını açıkladı. Bu arada söylediği şey, bir hata var diyorlar. Hadisenin ardından biz meseleye legal ve illegal yollardan rızkını kazanmaya çalışan insanların bombalamaya hedef olduğu ama onların vefatı ile birlikte ailelerin insanca hayatlarını sürdürmeleri gerektiğini ifade ettik. Onların acılarını bir nebze de olsun manevi acılarını yok etmek mümkün değildi, ancak devlet olarak geride kalanların insanca hayatlarını sürdürecekleri miktarda maddi yardım yapılması için hükümet bütün imkanlarını seferber etti. Normalde 20 bin küsur tazminat söz konusuyken Başbakan’ın talimatıyla şartlar zorlanarak 120 bin küsur tazminata hükmetti. Devreye örgüt girdi, BDP girdi bu insanların bu parayı alması engellendi. Adına da bu kan parasıdır dediler. Terörle mücadelede şehit olan, şehit yakınlarına da devlet bir tazminat ödüyor. Bu kan parası değildir, bütün ısrarlara rağmen yapmadılar” dedi.“BU KARAR NİHAİ VE SON KARAR DEĞİLDİR”Bu kararın nihai ve son karar olmadığını söyleyen Çelik, “Gerekçeli kararı okuduysanız temyiz yolu açıktır. Bir üst askeri mahkemeye müracaat edilebilir. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat edilebilir. Hukuk süreci tamamlanmış, tüketilmiş değildir. Bütün bunların sonucunda nasıl bir sonuca ulaşacağız hep birlikte göreceğiz. Benim vicdanımı tatmin etmemiştir. Kamuoyunun vicdanını da tatmin etmemiştir. Bir hata varsa hatalı var demektir. Bu meseleyi böyle değerlendirmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne HSYK ile ilgili bir kanun teklifi verildiğini belirten Çelik, şunları söyledi:“HSYK’nın yapısı 12 Eylül 2010 referandumu ile birlikte değişmiştir. Anayasa’nın 159. maddesi HSYK’nın kuruluşunu, görev ve yetkilerini belirler. Fakat 159. maddenin son fıkrası buradaki bazı detayları kanuna bırakmıştır. Bir grup milletvekili arkadaşımız tarafından HSYK özellikle biraz söylediğim işleri ile ilgili olarak bir yasal değişiklik teklifi TBMM’ye vermiştir. Bunun üzerine tartışmalar yapılacaktır. Hukuk devletinin gereğidir. 159. madde gereği HSYK’nın aldığı karar yargı denetimi dışındadır. Çıkardığı yönetmelikler ve yayınladığı genelgelerle yargı denetimi dışındadır. Adalet Bakanlığı’na bunu devrettiğiniz zaman tüm yargı denetimi, bütün Meclis denetimi vardır. Yasama üzerinde denetim olarak Anayasa Mahkemesi denetimi var. Bütün idari, iş ve işlemlerde Danıştay’ın denetimi var. Halkın iradesinin siyaset üzerindeki denetimi var.”“SENİN BAKANININ BİZATİHİ KENDİSİ YOLSUZLUKTAN DOLAYI YÜCE DİVAN’A GÖNDERİLDİ”CHP ve MHP genel başkanlarının sözlerine de cevap veren Çelik, “Başbakan’a çağrıda bulunuyor. Gel bak bu 11 maddeyi beraber çıkaralım. Ana muhalefetin bir konuda iktidarı bir şeye çağırması, teşvik etmesi bütün demokrasilerde olması gereken şeydir. Arkasından Suriye meselesinde diyor ki, iki elinde Müslümanların kanı vardır. İki elinde Müslüman kanı olan bir lideri işbirliğine çağırıyorsun. 17 Aralık’tan bu yana Kılıçdaroğlu’nun geliştirdiği çokta prim yaptığı bir söylem var. Başbakan, Bakanlar Kurulu’nu toplasın etrafına, bir baksın çete orda. Aynaya da baksın çetenin reisi de orda. Bu ne terbiyedir, bu ne ahlaktır. Sayın Bahçeli de topyekûn bu 17 Aralık’tan sonra Bakanlar Kurulu üyelerini, bütün milletvekillerini, bütün AK Parti’ye siz yolsuzluk içinde, rüşvet içerisindesiniz diye ithamlarda bulunuyor. Sayın Bahçeli, senin bakanının çocukları değil, kardeşi değil, kızı değil, senin bakanının bizatihi kendisi yolsuzluktan dolayı Yüce Divan’a gönderildi. Hangi AK Partili çıkıp bütün MHP’lileri hırsız olarak itham etti. Bu siyasi nezakete, edebe sığar mı?”Kılıçdaroğlu’nun 17 Aralık’taki yolsuzluğun boyutun 247 milyar lira olarak açıkladığını belirten Çelik, şunları kaydetti:“Bu 247 milyar adamın dudağını uçuklatır. Sıkılmadan yalan söylüyor. 250 dese yuvarlak rakam inandırıcı olmayacak, 247,6 falan da diyebilirdi. Bu rakamları çıkar toplumun önüne koy. İkinci dalgada söz konusu iş adamlarıyla ilgili bu işin içine katıyor. Üçüncü havaalanının finansmanı o taahhüdü üzerine alan şirketler tarafından karşılanacak mı? Devlete buradan pay var mı? Kamu parası harcanacak mı burada? Yok. Üçüncü köprüde aynı usul var mı? Bunu üstlenen müteahhit firma kendisi yapıyor mu? Netice itibariyle 247 milyar nereden çıktı?”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: