AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu:

MERSİN - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, "Hani Kılıçdaroğlu 'tıpış tıpış sandığa gideceksiniz' demişti ya. Bu büyük millet, CHP ve MHP'li kardeşlerimiz de sandığa hür iradeleriyle gidecek. Ama cumhurbaşkanı seçimi bittikten sonra Bahçeli de Kılıçdaroğlu da siyasetten tıpış tıpış çekilecek. Tıpış tıpış gidecekler" dedi. Soylu, partisinin il başkanlığını ziyaretinde yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçildiği takdirde, sadece kendisine oy veren zenginlerin cumhurbaşkanı değil, Alevilerin, Kürtlerin, Türklerin, Çerkezlerin, Arnavutların, Boşnakların ve 77 milyonun tamamının cumhurbaşkanı olacağını söyledi. 10 Ağustos'ta sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçileceğini düşünmenin yanlış olduğunu belirten Soylu, şöyle konuştu: "10 Ağustos'ta Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmayacak. 10 Ağustos'ta, 1071'de Malazgirt'te Anadolu topraklarını bize açan Alparslan cumhurbaşkanı olacak. Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Abdulhamit, Abdulmecit cumhurbaşkanı olacak. Muasır medeniyet seviyesini bize gösteren Gazi Mustafa Kemal, Adnan Menderes cumhurbaşkanı olacak. Arslanköy'de demokrasi mücadelesi yapan kadınlar cumhurbaşkanı olacak. Rahmetli Turgut Özal cumhurbaşkanı olacak. İtibarsızlaştırılmaya çalışılan ama hayatını siyasi mücadele yaparak yaşayan rahmetli Necmettin Erbakan cumhurbaşkanı olacak. Bu ülkede mazlumlar cumhurbaşkanı olacak." Türkiye'nin geçmişte büyük talihsizlikler yaşadığını, Türk pasaportuna yurt dışında itilmiş kakılmış muamelesi yapıldığını anlatan Soylu, şöyle devam etti: "Bugün bizi o Türkiye'ye mahkum etmek istiyorlar. Bütün kurdukları oyun budur. Hem de bunu kötü oyunlarla yapıyorlar. 17 ve 25 Aralık operasyonları, Gezi olayları, bütün bunlarla Türkiye'den bir Libya, Suriye çıkarmak istediler. Kardeşi kardeşe düşürmek, mezhep çatışması çıkarmak istediler. Türkiye'de darbe yapıp bugün aynen Mısır'da o seçimle gelmiş sivil insanların hapishanede olduğu gibi, Türkiye'de de aynı tabloyu ve aynı anlayışı yansıtmak istediler. Ama başaramadılar. Bu millet dik durdu. Şimdi hıncını ve intikamını almak istiyorlar. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin küfürbazlığının anlamı budur. Sabahtan akşama kadar bu ülkenin başbakanına hakaret ediyorlar. Çünkü efendilerinin kendilerine taşeron olarak verdikleri o müteahhitliği yapamadılar. O taahhüdü yapamadılar ve efendilerine mahcup oldular." Soylu, Türkiye siyasi tarihinin Kılıçdaroğlu ve Bahçeli gibi "küfürbaz siyasetçi" görmediğini, AK Parti'ye oy verenlerin küçük görülmeye çalışıldığını savundu. Soylu, "MHP ve CHP'li kardeşlerimiz bu seçimde yeniden bunların gösterdiği rotanın yanlış olduğunu gösterecek. Hani Kılıçdaroğlu 'tıpış tıpış sandığa gideceksiniz' demişti ya. Bu büyük millet, CHP ve MHP'li kardeşlerimiz de sandığa hür iradeleriyle gidecek. Ama cumhurbaşkanı seçimi bittikten sonra Bahçeli de Kılıçdaroğlu da siyasetten tıpış tıpış çekilecek. Tıpış tıpış gidecekler" dedi. Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu eleştiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kemal Kılıçdaroğlu'nun bulacağı aday aynen Kemal Kılıçdaroğlu gibi olur. Ne bekleyeceksiniz. Adam, sabah başka, öğlen başka, akşam başka bir şey söylüyor. Elinde bir Türk Solu dergisi İstiklal Caddesi'nde dolaşıyor. Oradan beş dakika sonra ayrılıyor, ülkücü işareti yapıyor. Oradan beş dakika sonra 'ben cumhurbaşkanı adayı olmasaydım Selahattin Demirtaş'a oy verirdim' diyor. Bahçeli sana hayırlı olsun. Sabahtan akşama kadar Mısır Apartmanı'nın önünde fotoğraf veriyor. 'Burada Mehmet Akif oturdu. Babam, Mehmet Akif'in en yakın dostuydu' diyor. Sonra tabi bu yalan, istismar ve her yere yaranma cenderesi bir yerde patlıyor. Diyor ki 'ben siyasetçi değilim.' Öyle değil kırk ayaklı siyasetçisin sen kırk ayaklı. Sonra Cenab-ı Allah lastiği patlatıyor. İstiklal şairi merhum Akif'in İstiklal şiirini, bağımsızlık marşımızı orada okuyor. Ama onun İstiklal Marşı olduğunu bilmiyor. 'Galiba bunu Çanakkale Şehitlerimiz için yazmış' diyor. Bir akşam sonra öğreniyoruz ki, adam zaten çakma profesörmüş." Selçuklu ve Osmanlı dönemi dahil ilk kez bu topraklar üzerinde yaşayan halkın kendi devlet başkanını seçeceğini ve bunun da kendileri için özgürlük meşalesi olduğunu dile getiren Soylu, 10 Ağustos'un yeni bir yolun başlangıcı ve yıllardır her türlü tuzak ve numarayla devleti ve milleti birbirine düşürenlere karşı bir itirazın adı olduğunu sözlerine ekledi.