AK Parti MKYK Üyesi Bağlı: BDP, Garibanların Ölümü Üzerinden Rant Devşiriyor

AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı, terör örgütü...

AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı, terör örgütü PKK'nın talimatıyla cezaevlerinde başlatılan ölüm oruçlarıyla ilgili BDP'nin ölüm üzerinden rant devşirdiğini söyledi. BDP'nin Doğu ve Güneydoğu'da uğradığı güç kaybını bu tür eylemlerle tolere etmek istediğini dile getiren Bağlı, 30 BDP'li milletvekilinin neden ölüm orucuna başlamadığını sordu.

Kanal 5'e konuk olan Mazhar Bağlı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda yapılması düşünülen yürüyüşle ilgili CHP'nin halen geçmişte olduğu gibi cumhuriyet üzerinde siyaset yapmaya, kendine taraftar toplamaya çalıştığını vurguladı. "Cumhuriyet elden gidiyor diyenler bakın kimler, yani bu yürüyüşü organize edenler Ergenekon davasından tutuklu olanlar ve Balyoz davasından hüküm giyenleri sürekli destekleyen ve kendilerini ulusalcı olarak tanımlayan STK'lar." diyen Bağlı, CHP'nin de bunlardan güç kazanmaya çalıştığını ifade etti.

Reklam
Reklam

Türkiye'de cumhuriyet rejimiyle ilgili bir sorun ve tehlike olmadığına dikkat çeken Güçlü, "Bu yürüyüşe katılanlar arasında gerçekten muhafazakârlar, milliyetçiler, ülkücüler, yani toplumun diğer kesimlerden insanların da olduğunu görseydik o zaman, tamam burada bir sorun var diyebilirdik. Ama bunu organize edenler belli çevreler, küçük bir kesim. Ayrıca AK Parti iktidarı cumhuriyetin 100. yılında önüne bir hedef koymuş parti. Bu partiyi nasıl cumhuriyet karşıtı olarak gösterebilirsiniz?" sorusunu yöneltti.

"ÖLÜM ORUÇLARIYLA BARIŞ SÜRECİ TIKANMAK İSTENİYOR"

Cezaevlerinde başlatılan ölüm oruçlarını da değerlendiren Bağlı, gerçekleşmesinin mümkün olmayacağı bilinen bir talep üzerinden ölüm orucunun başlamasının barış sürecini kasıtlı olarak tıkamak ve sorunun çözümünü istememek olduğunu söyledi.

BDP'nin istemesi halinde ölüm oruçlarının bir dakikada sona ereceğini belirten Bağlı, şöyle devam etti: "Ama istemiyor. Gariban insanların ölümü üzerinden rant devşiriyorlar. Güneydoğu'da BDP'ye destek veren sivil toplum kuruluşları ile BDP'li belediye başkanları burada inisiyatif almalıdır. Buradan ayrıca sesleniyorum; BDP'li 30 milletvekili neden ölüm orucuna başlamıyor, buyursunlar onlar yapsın da görelim? Neden onlar başlamıyor. 'İmralı'ya özgürlük' denilerek, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir talebin karşısında BDP, gerginlik ortaya çıkarıp insanların ölümü üzerinde kaybettiği gücü yeniden kazanmaya çalışıyor. Bunun müsebbibi bunlara talimat verenler değil mi; bunu isterlerse bitirirler. Bunların seslerini duyurmalarında bir sorun var, hayır yok. Yani hem Türkiye'ye, hem dünyaya. Gelsinler hukuki bir sorun varsa TBMM'de dile getirsinler, teklif versinler. Bugüne kadar Meclis'te bunlara ne yaptı, Kürt meselesiyle ilgili hangi adım attılar? Bir kişinin keyfi için bir kişinin istediği için bu kadar insanın ölümü bu meseleyi nasıl çözecek?"

Reklam
Reklam

"PKK SİLAH BIRAKTIĞI ANDA BU İŞ ÇÖZÜLÜR"

Türkiye'de Kürt sorununun çözümü için hükümetin attığı önemli adımlara rağmen silahların ve şiddetin gölgesinde bu işin çözüleceğine inananların yanıldığını ifade eden Bağlı, "BDP'liler Kürt sorununun çözümü 1 saatlik bir iş diyorlar. Doğru, PKK silahı bıraktığı anda bu iş çok gönül rahatlığıyla çözülür. İnsanlar bu konuyu olgunlukla karşılar. Bakın BDP'lilerin bu kadar terörle sarmaş dolaş olmalarını bile Türkiye kamuoyu bir yere kadar içine sindirebiliyor. Müsamaha gösterebiliyor. Niçin? Bu mesele çözülsün diye. Ama Kürt sorunun çözümü tabi kolay bir çözüm değil. Ancak AK Parti Hükümeti bugüne kadar yapılmayanları, yapılamayacakları yaptı, düşünülemeyen konularda önemli adımlar attı. Ancak şunu herkesin bilmesi gerekiyor, doğunun da batının da. Etnisite üzerinden bir politik projenin gerçekçi bir politika olmadığını ve bize dokunmasının çok ciddi zararları beraberinde getireceğinin bilinmesi lazım. Kamuoyu doğusuyla batısıyla şiddetle arasına mesafe koyacak bir duyarlılık sahibi olursa bu mesele çok kolay çözülür. Nasıl çözülür. Biz birincisi gerçekte bu bölgede yaşayan insanların gerçekten kendilerini farklı hissetmelerini neden olduğunu düşündükleri bir takım uygulamalar varsa bunu derhal bertaraf edeceğiz. AK Parti zaten 4. Büyük Kongre'de 60'a yakın maddeyi sıraladı. Kendilerini farklı hissetmelerine neden olacak kamuoyu uygulaması bertaraf edilecek. Ayrıca kamuoyunda bunların ayrımcılığına neden olabilecek uygulamaya karşı nefret suçlarıyla ilgili bir düzenlemeler yapılacak, insanlar kendi geleceğine güvenle bakabilecek. Ayrıca bir de şunu yapmamız gerekiyor. Türkiye'ye kamuoyuna dokunacak bir dil geliştirmemiz gerekiyor, bu da anayasadan geçer. Anayasa’da yazılanlar değil, yazanların niyetleri önemli. Bizim anayasada daha özgürlükçü, daha bütün halk katmanlarını kuşatan bir dille bununla yazmamız gerekiyor. Bununla ilgili de çok ciddi çalışma var." diye konuştu.

Reklam
Reklam

"PKK'NIN RESMİ DİLİ BİLE TÜRKÇEDİR"

Kürt sorunuyla ilgili kalıcı bir çözüm için PKK'nın hiçbir katkı sunmadığını vurgulayan Bağlı, terör örgütü daha fazla insanların acı ve ızdırap çekmeden bu işin halledilmesini istiyorsa konuyla ilgili bir takım uygulamalarda bulunması gerektiğini kaydetti.

"Kürtçeyle ilgili bu PKK'nın bugüne kadar yapmış olduğu bir adım var mı?" diye soran Bağlı, "Benim bildiğim yok? PKK'nın resmi dili bile Türkçedir biliyor musunuz? TRT Şeş açıldığı zaman çıktılar Türkçe olarak TRT Şeş'i protesto ettiler. Bir kültür bir dil demektir. Ney yaptılar, samimiyeti bir tarafa bırakalım. Bununla ilgili yapılanlara bakalım. Bugüne kadar Türkiye çok önemli adımlar attı. Çok önemli gelişme yaşandı. Bu konunun bitirilmesi için pek çok çalışma yapıldı. Oslo sürecindeki görüşmeleri bile bunlar kendi sitelerinde yayınlayıp Başbakan Erdoğan'ı zor durumda bırakmak için her şeyi yaptılar, süreci sabote ettiler. Şimdi gelmişler ikinci Oslo görüşmesi yapalım diyorlar. Böyle iki yüzlülük olur mu? Bu oyuncak mıdır? Devlet bu şantaj ve tehdide gelir mi? Hatta Sayın Başbakan'ın şantaja boyun eğmeyeceğini, ayak oyunlarına gelmeyeceğini herkes bilir. Çözüme hiç katkıları yok, sürekli sabote ediliyor bu süreç." şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

"ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK DIŞINDA BİR ÖNERİ GETİRMEDİLER"

Sorunun sivil aktörlerle çözüleceğini anlatan Bağlı, şöyle devam etti: "Burada sivil bir aktör yok. Sakın bana BDP bana sivil demeyin, sivil demek kılık kıyafetin sivil olması demek değildir. Zihniyetin sivil olması demektir, paradigmanın sivil olması demektir. Düşüncelerin sivil olması demektir, eylemlerinin sivil olması demektir. Burada sivil bir aktör var mı? Hayır. Zaten Leyla Zana Başbakan ile görüştüğünde çok umutlanmış ve heyecanlanmıştım. BDP'den talebimiz, isteğimiz ricamız sivilleşmiş olmasıdır, bu konuda sivil bir aktör olmasıdır. Güvercin ve şahinliği bir tarafa bırakalım. Türkiye’de sivil bir aktör olması. Terörle mücadele, sivilli müzakere. Sayın Başbakan bunu açıkladı zaten. Bunlar belirleyeceği aktör değil. Bizim istediğimiz onları konu mankeni olmaları değil. Ama onlara halen burada kalıyor. Bunlar Öcalan'a özgürlük dışında bir öneri getirdiler mi; ben hatırlamıyorum. Bu şu demektir, ‘bu meseleyle ilgili biz yokuz’ demektir. Bu meselenin içinde olmadığın zaman da bizi niye muhatap almıyorsunuz diye herhangi birisine bir başka talebi söylemek olmaz.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: