AK Parti Sözcüsü Çelik, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu: (1)

"Artık reform yapamayan, buradaki krizleri herhangi bir şekilde fırsata çeviremeyen Avrupa Birliği'nin herhangi bir şekilde birliğini koruması konusunda çok büyük güçlükler söz konusudur" - "Reform yapılamadığı için Avrupa Birliği bu cazibeyi yitirmekte ve dağılma gibi bir tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadır" - "(İdlib) Eğer burada Türkiye'nin uyarılarına kulak verilmezse Türkiye'nin buradaki uyarıları dikkate alınmazsa bütün Avrupa'yı daha büyük bir şekilde etkisi altına alacak bir göç tehlikesinin olduğu konusunda herkese uyarılarımızı yapıyoruz"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Artık reform yapamayan, buradaki krizleri herhangi bir şekilde fırsata çeviremeyen Avrupa Birliği'nin herhangi bir şekilde birliğini koruması konusunda çok büyük güçlükler söz konusudur." dedi.

Çelik, parti genel merkezinde gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

Koronavirüs salgınının Çin merkezli olarak dünyanın çeşitli yerlerini etkilediğini ve herkesin hayatını tehdit eden sonuçlar ortaya çıkardığını dile getiren Çelik, Türkiye'nin gerekli tedbirleri Dünya Sağlık Örgütünün uyarıları henüz olmadan alındığını ifade etti.

Reklam
Reklam

Sağlık Bakanlığının ilk andan itibaren vatandaşları ve Türkiye'yi virüs salgınından korumak için gereken tedbirleri aldığını söyleyen Çelik, vefat eden herkes için başsağlığı dileklerini iletti.

Çin'deki vatandaşların getirilmesi konusunda Türkiye'nin son derece önemli, organize ve yüksek koordinasyona sahip bir operasyona imza attığına dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:

"Hem kendi vatandaşlarımızı hem talep eden komşu ve kardeş ülkelerin vatandaşlarını, Azerbaycan, Gürcistan ve Arnavutluk vatandaşlarını da getirdik. Burada tabii Sağlık Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız ve Milli Savunma Bakanlığımız yüksek bir koordinasyonla vatandaşlarımızın, dost ve kardeş ülkelerin vatandaşlarının can emniyetini sağlayacak bir operasyona imza attılar. Bu son derece önemlidir. Dünyada başka ülkelerin kendi vatandaşlarını getirirken ücret alma gibi, bazılarını geciktirme gibi hiçbir şekilde insani bulmadığınız birtakım yaklaşımların ortaya konulduğunu görüyoruz. Tamamen insani temelde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyük bir devlet olarak nerede olursa olsun vatandaşlarına sahip çıkma konusunda ne kadar yüksek bir kapasiteye sahip olduğu bu vesileyle bir kere daha görülmüş oldu."

Reklam
Reklam

Önemli olan konunun virüse karşı koruma tedbirlerinin devam etmesi olduğunu vurgulayan Çelik, gelen vatandaşların bir hastanede Sağlık Bakanlığının aldığı tedbirler çerçevesinde gözlem altında tutulduklarını hatırlattı.

Gözlem süresinin 14 gün olacağını belirten Çelik, "Şimdilik hastalıkları olduğuna dair herhangi bir belirti yok. Ondan sonrasında da normal hayata doktorların vereceği, yapacağı değerlendirmeye göre dönmüş olacaklar." diye konuştu.

- "Türkiye her türlü dayanışmayı ortaya koymuştur"

Çelik, Çin ile ilgili çıkan haberlere değinerek, şunları kaydetti:

"Batı medyasında, sağda, solda çok sayıda Çin'deki insanların, Çin'deki normal insanların, Çin kadim kültürünün aşağılandığı yayınlar görüyoruz. Bu da üzüntü vericidir. Bu tip bir felaket her ülkede olabilir. Burada insanları aşağılamak, onların kültürlerini aşağılamak ya da onları sanki bir virüsün, bir hastalığın sebebi gibi göstermek de gizli bir ırkçılıktır esasında. Burada Türkiye bu virüs salgınına karşı Çin ile dayanışma içerisinde olduğunu göstermiştir. Uçağımız giderken yardım malzemeleri de götürmüştür. Çin'den çıkan ve bütün insanlığı tehdit eden bu virüse karşı Türkiye her türlü dayanışmayı ortaya koymuştur ve mücadele edilmesi konusunda da gereken yardımı yapacağını ifade etmiştir."

Reklam
Reklam

Suriye'de süren savaşla ilgili yeni gelişmeler olduğunu hatırlatan Çelik, Suriye krizinin çözümü noktasında Türkiye'nin diplomatik bütün kanalları şimdiye kadar kullandığını söyledi.

Türkiye'nin kullandığı ve geride bıraktığı diplomatik kanalları bazı muhalefet unsurlarının tekrar tekrar yeni bir öneriymiş gibi getirmesinin dikkati çektiğini belirten Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Orada hem sınırlarımızın korunması hem PKK/YPG gibi terör örgütlerine karşı güçlü bir mücadele verilmesi ve insani açıdan oradaki insanlara yardım edilmesi konusunda yüksek bir kapasite ortaya koyuyoruz. Tabii bütün bu diplomatik çalışmaların Cenevre süreçleri, Astana süreçleri geldiği noktalardan bir tanesi Soçi mutabakatıdır. Burada İdlib bölgesinde çatışmasızlık alanının oluşturulmasıyla ilgili olarak, bu statükonun korunmasıyla ilgili olarak güçlü bir irade ortaya çıkmıştır. Burada hem çatışmasızlığın korunması hem de barışın tesis edilmesine dönük katkının sağlanması bakımından Türkiye bu angajmanına sonuna kadar sadık olmuştur fakat Esad rejimi hiçbir şekilde bu mutabakata uygun davranışlar sergilememiştir. Hem sivillere hem de çatışmasızlık bölgelerine karşı sistematik saldırılarını sürdürmüştür."

Reklam
Reklam

Türkiye'nin Astana mutabakatları çerçevesinde çatışmasızlık bölgelerine dair mutabakatın 5'inci maddesi kapsamında garantör ülke olarak şimdiye kadar üzerine düşeni yaptığına dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:

"Hem göçün önlenmesi hem terör örgütleriyle mücadele hem sınırımızın korunması hem de oradaki masumların korunması bakımından bu çok yönlü görevde tabii ki zaman zaman tahkimatlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede 2 Şubat 2020 tarihinde yeni unsurlarımız oraya sevk edilmiştir ve altını çizerek söylüyorum; bütün karşı haberlere karşı iddia ederek söylüyorum, Rus tarafına birden çok kere askeri unsurlarımızın bu hareketi konusunda bilgi verilmiştir. Kim diyorsa ki 'Rusya tarafına bu bilgi verilmemiştir, Rusya tarafı bu bilgiye sahip olmadığı için rejim bu saldırıyı gerçekleştirmiştir' baştan aşağı yalandır. Burada resmi olarak 2 defa bu bildirimin yapıldığını biliyoruz."

Buna rağmen rejim unsurlarının 3 Şubat'ta ağır bir topçu ateşiyle saldırdığını, 8 şehit ve 13 yaralı olduğunu anımsatan Çelik, şehitlere Allah'tan rahmet diledi.

Reklam
Reklam

Rusya ile yapılan görüşmelere rağmen rejimin tutumunu sürdürmesi üzerine buna karşılık Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yüksek bir kapasiteyle cevap verdiğini belirten Çelik, şunları söyledi:

"54 rejim hedefi tamamen imha edilerek 70'ten fazla rejim unsuru etkisiz hale getirilmiştir. İlk aşamada askerlerimize saldıran rejim unsurları bu şekilde bertaraf edilmiştir. 54 hedef imha edilmiştir ve güçlü bir şekilde bu karşılık verilmiştir ve bu karşılık verilmeye de devam edecektir. Bundan sonrasında Türkiye, Astana ve Soçi mutabakatları çerçevesinde çatışmaların azaltılması, gerginliğin azaltılması, çatışmasızlık bölgelerinin korunmasındaki ruha bu bağlamda üzerine düşen görevi getirmeye sadakatini sürdürmektedir ama burada hem Rusya tarafının bildirdiği 'Bize haber verilmedi.' bilgisi doğru değildir hem de Rusya'nın burada rejimi kontrol altına alamamasının altının kuvvetle çizilmesi gerekmektedir."

"İdlib bölgesi değil ,sadece tüm Avrupa'yı etkileyebilecek büyük bir göç akını söz konusu olabilecektir." ifadesini kullanan Çelik, şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

"Eğer burada Türkiye'nin uyarılarına kulak verilmezse Türkiye'nin buradaki uyarıları dikkate alınmazsa bütün Avrupa'yı daha büyük bir şekilde etkisi altına alacak bir göç tehlikesinin olduğu konusunda herkese uyarılarımızı yapıyoruz. Bundan sonrasında da Sayın Cumhurbaşkanımız görüşmelerini gerçekleştiriyor, buradaki çatışmasızlık bölgesi, gerginliği azaltma bölgeleriyle ilgili Türkiye'nin tezlerini anlatmak bakımından. Bundan sonrasında da silahlı kuvvetler unsurlarımız, üzerine düşen vazifeyi en kuvvetli şekilde yerine getirmeye devam edecektir."

- "Berlin Duvarı'nı yıkan iradenin galip gelmesini arzu ederiz"

Çelik, 2020 yılının ilk ayının inanılmaz bir yoğunlukta geçtiğini, neredeyse bir yıllık gündemin bir ay içerisine sığmış durumda olduğunu belirterek, bunlardan birinin 1 Şubat 2020'de gerçekleşen İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkması, yani Brexit süreci olduğunu söyledi.

"3 başbakan, 2 seçim geçiren bu süreç nihayetinde sonuçlandı." ifadesini kullanan Çelik, İngiltere bayrağının Avrupa Birliği kurumlarından indirildiğini belirtti.

Reklam
Reklam

Bir geçiş süreci olacağını ama Avrupa tarihi açısından siyasi bir dönüm noktası ile karşı karşıya olunduğunu söyleyebileceklerini ifade eden Çelik, şunları kaydetti:

"Avrupa her zaman Rusya ve Çin'den gelecek tehditlere odaklanmıştı, şimdi iç dağılma, içeriden yükselen aşırı sağ güçler gibi tehditlerle karşı karşıya. Son zamanlarda 'Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı çıkarlarımızı korumak' şeklinde ifade ettikleri bir dış tehdit algısı yine vardı ama görülüyor ki artık reform yapamayan, buradaki krizleri herhangi bir şekilde fırsata çeviremeyen Avrupa Birliği'nin herhangi bir şekilde birliğini koruması konusunda çok büyük güçlükler söz konusudur. Burada kilit kelime reformdur. Reform yapılamadığı için Avrupa Birliği bu cazibeyi yitirmekte ve dağılma gibi bir tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadır."

Dünyanın istikrarsızlaştığı bir dönemde Avrupa coğrafyasının istikrarını korumasının dünya için son derece önemli olduğunu söyleyen Çelik, bunun için de daha çok dışa açılma ve daha çok reform yolunun seçilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Reklam
Reklam

Avrupa Birliği'nin bunun yerine içe kapanma, statükoyu koruma, kendini iç gündeme hapsetme gibi bir yolu seçmesiyle bu sorunları çözmeyeceğine işaret eden Çelik, "Avrupa'nın DEAŞ'ı olarak adlandırdığımız aşırı sağın yükselişi karşısında yeterli tedbirler alınmıyor. Geçmişte Avrupa'yı felakete sürüklemiş antisemitizmin yerine bugün İslam düşmanlığını eklemeye çalışan, yerleştirmeye çalışan çevrelere karşı yeterince tedbir alınmıyor ve bütün bunlar Avrupa'yı reform yapamaz, felce uğramış bir hale sokuyor." dedi.

Bundan sonrasındaki kilit konunun Türkiye meselesi olduğuna dikkati çeken Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şimdiye kadar Türkiye ile ilgili olarak Avrupa Birliği gerçekten reformist, kapsayıcı ve adil bir yaklaşımla bir perspektif ortaya koyabilseydi kuşkusuz bu sıkıntıları yaşamayacaktı, Avrupa genişlemesi cazibesini koruyacaktı ama içe kapandığı durumda bugün Türkiye düşmanlığı, İslam düşmanlığı, göçmen düşmanlığı aşırı sağ tarafından kendi oyunu artırmak üzere istismar edilmektedir. Merkez sağ ve merkez sol da bu durumu istismar etmeye devam etmektedir. Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra ilk defa Avrupa'da görünmez duvarlar, görünmez Berlin duvarları oluşmuştur. Bu görünmez Berlin duvarları aşırı sağ tarafından oluşturulmaktadır, pek çok Avrupa ülkesinde ikinci parti durumundadır. Dolayısıyla Berlin Duvarı'nı yıkan iradenin, o reformcu, perspektifçi ve entegrasyona dayalı iradenin bugün görünmez Berlin duvarlarını inşa eden aşırı sağcıların, ırkçıların, faşistlerin siyaseti karşısında gerilediğini görüyoruz. Biz Berlin Duvarı'nı yıkan iradenin galip gelmesini arzu ederiz. Görünmez Berlin duvarları Türkiye'ye karşı örülen Berlin duvarlarından başlayarak Avrupa'nın içini yeniden paramparça edecektir. Umarız Avrupa bu Brexit sürecinden bir ders çıkarır, daha adil, kapsayıcı reforma dayanan bir entegrasyon süreci konusunda yeni açılımlar ortaya koyar."

(Sürecek)

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz