AK Partili Çelik’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Diyarbakır anneleri pandemi şartları dolayısı ile otelden devam ediyorlar, selamlarımızı iletiyoruz.
Rum tarafının uzun zamandır yürüttüğü taktik var. 'Sürekli olarak masaya oturalım, uzlaşmadan uzak duralım. Türkiye'nin hak ve menfaatlerini örseleyelim, bunu Türkiye ve KKTC kabul etmediği zaman AB'ye şikayet edelim' diye yaklaşımları var.
Bu kısır döngü devam ediliyor, sürekli aynı yere geliyor. Maksimalist taleplerle KKTC'yi yutmak istedikleri görülüyor. Bir müzakere olacaksa, bu müzakerenin parametrelerinin önceden neyin olması gerektiği ifade edildi. Yıllarca kaybedilmiş zamana yeni zaman kayıpları gibi yaklaşımlara Türkiye ve KKTC uzak duruyor. Bu zeminlerde herhangi bir müzakere zemininin bulunamadığı ortaya çıkmıştır.
Anastasiadis'in paskalya bayramı vesilesiyle yaptığı açıklama müzakere zeminini tahrip ettiğini ortaya açık konuyor. 'Osmanlı İmparatorluğu hayali peşinde koşan küstahlar var' diyor. Bir kişinin böyle bozuk ağızla konuşması zihniyetinin ne kadar bozuk olduğunu ortaya koyuyor. Binlerce Türkün kanı olan EOKA terör örgütünün yıldönümü kutlandı. Avrupalı faşistlerin diliyle konuşan bir kişi olduğunu görüyoruz. Yapmaya çalıştıkları şey KKTC'yi yok etmek, hak ve menfaatlerini gasp etmek, Türk kesimini o egemen devlete yamanmış bir kurgu olduğunu biliyoruz. Aşırı ve maksimalist talepleri kabul görmediği için, KKTC eşit egemenlik hakkını talep ettiği için büyük bir çılgınlık içinde bu konuşmaları yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC'ye yaptığı bu saygısızlığı aynen iade ediyoruz.
Yakında yapılacak bir zirvede Türkiye'ye ve KKTC'yi Avrupa liderlere şikayet edeceğinden bahsediyor. Bu söylem artık sıkmıştır. Rum kesiminin AB'yi oyuncak haline getirmesi kabul görüyorsa bu onlara hayırlı olsun. Biz bir mahalle dayanışma çerçevesinde AB'nin arkasındayız diyenler varsa bu onlara hayırlı olsun.
Bu bize karşı tehdit ve şantaj mekanizması olarak kabul edilmeyeceği açıktır. Bir ülke çıkıyor maksimalist taleplerle hareket ediyor, Türkiye Cumhuriyeti'ne hakaret ediyor, ondan sonra AB'ye şikayet edeceğini söylüyor. Koskoca AB'nin Rum kesiminin oyuncağı haline gelmesi AB'nin geleceği açısından kaygı vericidir. Bu sürdürülebilir değildir.
Miçotakis çıkıyor Türkiye ile ilgili sorunlarımızı AB sorunu hale getirdik diyor. Bu Miçotakis'in başarısı değil AB'ni hediye ettiği bir mekanizmadır. Şimdi ilk defa AB liderliği bu yolu açtığı için Miçotakis sevinçle bu yaklaşımı ortaya koyabiliyor. Baştan aşağı vizyonsuz yaklaşımdır. Anastasiadis'in hakaretleri, ifadeleri kendisine iade edilecektir. Buradan da iade ediyoruz. Uzlaşmadan, müzakereden kaçan taraf Rum tarafıdır ve Yunan tarafıyla desteklenmektedir.
Gerçekçi bir müzakere yapacaksak müzakere masasında olmaya devam edeceğiz. Adadaki gerçeklere uygun müzakeredir bu. KKTC'yi, Kıbrıs Türk davasını yok sayan bir yaklaşımla müzakere sözkonusu değildir.
Milli güvenliğimizi sağlamak ve etrafımızdaki terör yapılarına sürdürülen operasyon yeni aşamaya geçildi. Pençe Şimşek ve Pençe Yıldırım harekatları başlatıldı. Metina bölgesinde güçlü bir şekilde devam ediyor. Hedef PKK/KCK ve diğer terör örgütleridir. Bine yakın terör yapılanması hedef alınmıştır. Bu operasyona gelen eleştiriler retorikten öteye geçmedi. Sivillerin, tarihi eserlerin hedef alındığına dair terör örgütü ve kaynağı belli olmayan yerlerin yaptığı propaganda var. Bu konuda sivil insanlar ve kültür değerleri karşısında yüksek hassasiyet vardır.
PKK terör örgütünün orada bulunması Irak anayasasına ve egemenliğine de aykırıdır. Keşke Irak bunları oradan çıkarabilseydi o zaman bu operasyonu yapmaya gerek kalmayacaktır. Uluslararası hukuktan kaynaklanan bir hakkımızdır bu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız var. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu hassasiyet ve siyaset doğrultusunda bakanlığımız çevre ve insan ilişkilerinin hakiki olması üzerinde siyaset üretiyoruz. Partimizin yüksek düzeyde hassasiyeti vardır. Nasıl ki işkenceye sıfır tolerans diyorsak çevreye de yapılan kirliliği doğaya yapan bir işkencedir diyoruz. Doğa bizim rakibimiz değil kader arkadaşımızdır. Doğaya yapılan işkence aynı zamanda insana yapılan işkencedir.
Geçenlerde Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bu tip ihbarlar olduğu zamanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız büyük hassasiyetle bunu ele alıyorlar. En son Alman tv kanalları ve BBC'de yer alan görüntülerde, çeşitli atıkların buraya döküldüğü şeklinde yayınlar yapıldı. Bakanımız Murat Kurum Bey, büyük hassasiyetle ekiplerini harekete geçirdi, Çevre ve Şehircilik Başkanlığı Çiğdem hanım harekete geçti. Bu atıkları dökenler kimse, cürufları sağa sola d ökerek bu bereketli ovalara döken kimse işkenceye sıfır tolerans çerçevesinde bunlarla mücadele edilecektir.
Çevrenin kirletilmesiyle ilgili olay olduğu zaman lütfen bütün vatandaşlarımız Çevre ve Şehircilik Bakanlık ve Çevre Şehircilik Başkanlığımıza lütfen iletişime geçsin. Türkiye'nin her yönünde bu mücadele sürdürülüyor. Hassasiyetle takip ediyoruz. Çukurova'nın zehirlenmesine, Türkiye'nin herhangi bölgenin zehirlenmesine asla müsaade etmeyiz.
Geçen hafta bazı fotoğraflar göstererek Avrupa'daki sahil konularına bakan Frontex'in aslında nasıl göçmenlerin botları ittiğini, göçmenlere Akdeniz'i mezar haline getirdiğini dile getirdik. Bizler, İçişleri Bakanlığımız birçok açıklama yaptı. Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca Avrupalı liderlerle görüşerek geri itmelerin nasıl insanlık dışı olduğunu ifade etti.
Sayın Cumhurbaşkanımıza bazı Avrupalı liderler 'Bizim bunlardan haberimiz yok' dediler. Sayın Cumhurbaşkanımız haber ve fotoğrafla bilgi verdi ama maalesef hiçbir tutum alınmadı. Şimdi Frontex'in Avrupa Parlamentosu genel kurulunda yapılan oylamada geri itme ve kayıt dışı lobilerine onay verilmemiştir. Bunu tebrik ediyoruz.
Size verilen bütçeyi nasıl kullandığınız, kaç operasyon yaptığınız, kaç göçmenin Avrupa'ya girişini engellendiğiniz değildir mesele. Siz bunu insanlık dışı eylemlerle gerçekleştiriyorsanız. Kaç göçmeni ölüme gönderdiniz? Bu ahlaki başarısızlık kavramı çok önemlidir. Frontex ahlaken başarısız olmuştur. Red kararı yetmez Frontex'in ciddi soruşturmadan geçmesi lazım. Türkiye'ye ders vermeye kalkanların önce demokrasilerini, insan hakları yaklaşımını Akdeniz'in sularından çıkarmalarını lazım.
Göçmenlerin botlarını şişleyenler, geri itenler, masum insanları ölüme terkedenler, başta Yunanistan'daki sahil güvenlik olmak üzere umarız ki ciddi soruşturmayla karşı karşıya kalırlar.