AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın açıklamasından satırbaşları:
"Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu durumunu son derece ahlaksız ve seviyesiz bir durum olarak görüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduğu günden itibaren kurumları itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu o denli çamura batmış durumda ki 15 temmuzda tankların arasından sıyrılıp saklanıp kaçmasına rağmen Cumhurbaşkanımızı suçluyor.
Yalan ve iftiraları kendisine iade ediyoruz. Özellikle Milli Savunma Bakanımız ve MİT Başkanımız hakkında söyledikleri külliyen yalandır.
Biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun zehirli dilinin siyaset gündemini esir almasından son derece rahatsızız. Kemal Kılıçdaroğlu tarihin çöplüğünde yerini almıştır. Artık siyasetin konusu değildir.
Hiler ve Mussolini Kemal Kılıçdaroğlu'nun içinde yaşamaktadır. 9 kez seçim kaybetmesine rağmen koltuğunu koruma peşindedir.
Yakında öyle inanıyorum ki CHP'ye gönül vermiş vatandaşlarımız, seçmenler, delegelerin bu durumdan rahatsız olduğunu biliyoruz"
Mahir Ünal açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ünal'ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Amerika'nın yargısı yargı da Türkiye'deki hukuk sisteminin kararını yok efendim şöyle değildir böyledir demek doğru değil.
Cumhurbaşkanımız seçimler öncesinde bedelli konusunun öncelikli gündemimiz olacağını ifade etmişti. Bir kanun teklif olarak TBMM'ye iletilecek.
Biz, Türkiye'nin gündeminin asla Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanları, iftiraları, hakaretleri ve zehirli dili tarafından teslim alınmasını istemiyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup başkanvekilliğinden bugüne kadar yalanları her defasında gitti Türk yargısına çarptı. Cumhurbaşkanımızın avukatı Kılıçdaroğlu'nun iftiralarıyla ilgili gerekli şikayetleri bulundu ve bir süreç başladı.
Sınır güvenliğimizin ne kadar önemli olduğunu, DEAŞ'ın, FETÖ'nün, PKK'nın, PYD'nin Türkiye'ye dönük saldırılarını biliyoruz. Bu durumda tabii ki Türkiye, demokrasisinin güvenliğini sağlamak, kamu düzenini korumak, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almak için bazı düzenlemeler yapacaktır ama bu düzenlemeler kesinlikle vatandaşımızın özgürlüğünü, temel hak ve özgürlüklerine dönük bir kısıtlama içermeyecektir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun AK Parti tarafından büyük tepki toplayan konuşması şu şekilde:
"TBMM’de araştırma komusyonu kuralım dedik. Meydanlarda kutlama yapıyorlar, 250 kişinin kanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakasındadır. Sen başbakanlık müşavirisin. Polis değilsin, jandarma değilsin, komutan değilsin. Kim buna izin veriyor, nasıl izin veriyor, ne görüşüyorlar? Sarayın 15 Temmuzunun ne kadar karanlık olduğunu herkesin bilmesini istiyorum.
Savcı soruşturma yapmak isteedi, darbe ile ilgili. Ne Hulusi Akar ne Hakan Fidan savcıya gidip ifade vermedi. Ben 250 kişinin hakkını savunmayacak mıyım? Soruşturmayı neden engelledin. Saray’ın 15 Temmuz’unun ne kadar karanlık olduğunu herkesin bilmesi lazım. TBMM’de araştırma komisyonu kuralım, bütün ayrıntıları millet öğrensin diyoruz.
250 şehidin kanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakasındadır. Bir numaralı darbeci sensin kardeşim, sensin. Neden Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın TBMM’ye gelip bilgi vermesine izin vermedin?
Bir başbakanlık müşaviri, Ali İhsan Sarıkoca görüşüyor. Kimsin sen? Niye o gece gidiyorsun? İstihbaratçı, polis, jandarma, komutan değilsin. Ne işin var? Kim buna izin veriyor? Ne görüşüyorlar orada? Bunlar karanlık noktalar.