AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (2)

"NATO zirvesinde herkes Türkiye'nin gücüne ve NATO için vazgeçilmezliğine vurgu yapmıştır" - "Bir sürü eleştiri getirseler de sonuçta NATO toplantısına girildiği zaman Türkiye'nin kendi güvenliği için aldığı tedbirlerin aynı zamanda NATO'nun güvenliği için alınmış bir tedbir olduğunun herkes farkında" - "(Kıdem tazminatı) Bununla ilgili bir gündem yok. Bakanlıkla diğer gruplar arasındaki görüşmelerle yeri, zamanı geldiğinde varılacak bir sonuç"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, NATO zirvesinde herkesin Türkiye'nin gücüne ve NATO için vazgeçilmezliğine vurgu yaptığını söyledi.

Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

NATO zirvesinin zamanlamasının son derece önemli bir dilime denk geldiğini belirten Çelik, NATO'nun 70. kuruluş yıl dönümünde, uzmanların ifadesi ile toplantının, kurulmuş en geniş, yaygın ve başarılı savunma örgütü olarak, bundan sonra Avrupa'nın, dünyanın güvenliğinde nasıl bir rol oynayabileceğiyle ilgili yoğun tartışmaların gölgesinde gerçekleştiğini söyledi.

Reklam
Reklam

Türkiye'nin NATO'nun geçmişinde parlak bir sicile sahip olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle konuştu:

"Hem verdiğimiz katkılar hem de NATO misyonlarına katılım bakımından. Bugün de NATO'ya, NATO'nun ilkelerini en çok hatırlatan NATO'daki çifte standartlara en güçlü şekilde karşı çıkan ülkeyiz. Dolayısıyla tüm bunlar bir araya geldiği zaman NATO'nun geçmişinde nasıl parlak, başarılı bir sicile sahipsek NATO'nun geleceğinde de aynı iddialara sahip olduğumuz bu zirvede de bir kere daha teyit edilmiştir. NATO zirvesinde herkes Türkiye'nin gücüne ve NATO için vazgeçilmezliğine vurgu yapmıştır. Dünyanın çeşitli yerlerinde hiçbir şekilde NATO hakkında söz söyleyemeyeceklerin, bizim NATO içindeki varlığımızı sorgulayan sözlerinin ne kadar boş olduğu da bir kere daha görülmüştür. Tabii önemli olan burada müttefikler arasında gözetilmesi gereken uyum, birliktelik ve ittifak dayanışması anlayışının daha da güçlenmesi yönündeki Türkiye'nin tezleri Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilmiştir."

Çelik, uzun zamandır NATO içerisinde doğu kanadı, güney kanadı gibi birtakım ayrımlar yapıldığına işaret ederek, Türkiye'nin öteden beri böyle bir ayrımın doğru olmadığını belirttiğini anımsattı. Çelik, "Güvenlik bir bütündür, öncelik sonralık sırasına sokulamaz. Doğu kanadı ve güney kanadı gibi birtakım hiyerarşiler içerisine hapsedilemez." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

Bu kapsamda bu ayrıma karşı çıktıklarını, güvenliğin 360 derece temelinde ele alınması gerektiğinin de bir kez daha liderler zirvesinde dillendirildiğini anlatan Çelik, "Buradaki tezimiz, doğu kanadı güney kanadı gibi hiyerarşilere tamamen karşı olduğumuz şeklindedir. Baltıkların, Orta Avrupa'nın ve Akdeniz Bölgesi'nin yani ittifakın neresinde konumlanırsa konumlansın, herhangi bir ülke ya da grubun güvenliğinin eşit derecede sağlanmasıyla ilgili hassasiyetimizin altı çizilmiştir. Herkes şunun farkında aslında, bir sürü eleştiri getirseler de sonuçta NATO toplantısına girildiği zaman Türkiye'nin kendi güvenliği için aldığı tedbirlerin aynı zamanda NATO'nun güvenliği için alınmış bir tedbir olduğunun herkes farkında. Bir sürü eleştiri getirenler bile içerideki toplantılarda bunun altını çizmeye devam ediyorlar." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "iyi terörist", "kötü terörist" şeklinde ayrım yapanların, bu ayrımlarını, buradaki çelişkileri ve çifte standartlarını tekrar kendi yüzlerine söylediğine dikkati çeken Çelik, "Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin terörizmle mücadelesinin ilkelere dayanan bir mücadele olduğunu, bir terör örgütüne karşı başka terör örgütünü tercih edenlerin ise bu ilkelerden her geçen gün biraz daha uzaklaştığını, bunun da NATO'nun temel felsefesi ile çatışmak anlamına geldiğini ifade etmiştir." dedi.

Reklam
Reklam

- "Türkiye NATO için kilit, vazgeçilmez bir ülke"

Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un eleştirilerine de değinerek, "NATO toplantısında görüyorsunuz ki Macron da Türkiye'nin ittifak içerisindeki gücünün, öneminin farkındadır." ifadesini kullandı.

Ayrıca katkılar konusunda da Türkiye'ye kimsenin söyleyecek bir sözü olmadığını belirten Çelik, "Burada mali katkılarını yerine getirmeme konusunda ve zaman zaman NATO'ya rağmen bireysel birtakım çıkışlar yapma konusunda asıl sorgulanması gerekenin Fransa olduğunun da zaten herkes farkındadır." diye konuştu.

Fransa'nın hem mali katkılar konusunda mükellefiyetlerini tam olarak yerine getirmediğini hem de çeşitli yerlerde tek taraflı tasarruflarda bulunma gibi birtakım yaklaşımları ortaya koyabildiğini belirten Çelik, "Dolayısıyla Türkiye'yi eleştirenlerin aslında NATO içerisinde sorgulanması gereken odakları olduğu, ama esas olarak burada ortaya çıkan tabloda Türkiye'nin NATO için kilit, vazgeçilmez bir ülke olduğu ve herkes tarafından da güvenilir ve barış misyonlarının aranılan ortağı olarak ifade edildiği bir kere daha görülmüştür." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

- "Hastalıklı bir zihinden başka bir şeyin ürünü olamaz"

Sözcü Çelik, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Ceren Özdemir cinayeti sonrasında infaz sistemi ile ilgili olarak muhalefetin, 15 Temmuz sonrası KYK ile yapılan düzenlemelerin hata olduğu ve bunun sonucunu bugün Ceren'lerin ödediği şeklindeki eleştirilerine ilişkin görüşleri sorulan Çelik, şu yanıtı verdi:

"Her yasal düzenlemenin sonrasında ortaya çıkan toplumsal eylemleri, o toplumsal eylemlerin öncesindeki yasal düzenlemeye bağlarsanız, hiç kimse yasa çıkaramaz. Hiç kimse ne kanun çıkarabilir, ne KHK çıkarabilir. Yani burada böyle bir olaydan bile Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef almaya dönük bir yaklaşım ortaya konulmasını doğrusu sadece ayıplamak durumundayım. Buna siyasi olarak verilecek bir cevap da yok. Burada yasal düzenlemeleri, yönetmelikleri eleştirebilir ama böyle bir mantık silsilesi kurulması, hastalıklı bir zihinden başka bir şeyin ürünü olamaz. Bu yasal düzenlemeler, dünyanın her yerinde kapalı, açık cezaevi var ve dünyanın her yerinde Türkiye'de de aynı şekilde kapalı cezaevinden, açık cezaevine geçişin çeşitli koşulları var, kanunlarla, yönetmeliklerle düzenlenen. KHK ile düzenlenen ise 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sonraki yoğunlaşma neticesinde bir kereliğine yapılmış bir disiplin affı ile ilgili bir mesele. Bu son olayla da onun bir alakası yok. Alaka kurulması da bu yasal düzenlemelerin neticesiymiş gibi bu eylemler, çok yanlış bir şey. Bu hem yüce Meclisin iradesine, hem Cumhurbaşkanlığı makamının iradesine dönük bir saygısızlıktır ve böyle bir acı yaşanırken de bunun istismarıdır."

Reklam
Reklam

Çelik, her tekil olaydan sistemi, kanun çıkaranların hepsini yargılayan bir sonuca gidilmesinin, Meclisi ve diğer kurumları çalışamaz hale getireceğini dile getirerek, "Dünyanın her yerinde ve Türkiye'de kapalı cezaevinden açık cezaevine geçişin şartları ve kuralları var. Bunlar da zaman geçtiği zaman yeniden düzenlenir. Şu anda da zaten bu bütün bu konuları bir sistem bütünlüğü içerisinde, yani teker teker alarak değil bir sistem bütünlüğü içerisinde, yeniden nasıl değerlendirebiliriz diye bir çalışma zaten Adalet Bakanlığı tarafından yürütülüyor." şeklinde konuştu.

- "Bu üç tarafın diyaloğu ile varılacak bir mutabakata bakar"

Muhalefetin, asgari ücretin belirlenmesi noktasında yapılan açıklamayı sakıncalı bulması, "işsizlik üzerinden tehdit ve şantaj var" şeklindeki sözlerine ilişkin görüşleri sorulan Çelik, asgari ücretin Bakanlık, işçi ve işveren tarafı olmak üzere, belli bir mutabakat içerisinde yıllardır belirlendiğini ifade etti.

Burada Bakanlık, işçi ve işveren tarafının kendi pozisyonlarını açıklayabileceğini anlatan Çelik, "Çeşitli belgelerde, siyasi süreçlerde, çeşitli müzakere zeminlerinde ortak bir noktada çözüm bulunmasıyla ilgili olarak bir yaklaşım var. Bakanlığın yaklaşımı da burada sosyal taraflarla bütün bu hadisenin bileşenleriyle mümkün olan azami noktaları yakalayabilmek, ortak bir nokta çıkarabilmek." dedi.

Reklam
Reklam

Görüşmelerin halen devam ettiğine dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:

"Eminim ki bütün taraflar optimum, herkes için faydalı olan bir noktada hem sistemin sürdürebilmesi hem kendileri açısından yararlı gördükleri bir noktaya ulaşabilme açısından bunu da aynı mutabakatla gerçekleştirirler, diye bir umudumuz var. Mutabakat olmadığı zaman da nasıl mekanizmalar olduğunu biliyoruz. Mekanizmalar, sürecin nasıl işleyeceği açıktır. Şu anda Bakanlığımızın da bu konuda büyük bir hassasiyet gösterdiğini biliyorum. Mümkün olan en iyi mutabakatı aramak, belli bir diyalogla bu noktaya ulaşmak şeklinde."

Çelik'e Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'ın asgari ücretin 2 bin 578 TL'nin üzerinde olması gerektiği ve bunun altında bir rakamla masaya oturmayacakları yönündeki sözleri hatırlatılarak, AK Parti'nin asgari ücretle ilgili bir rakamı olup olmadığı soruldu.

Asgari ücret konusunda Bakanlık, işçi ve işverenler arasında gerçekleşecek bir müzakere sürecinde parti olarak "bizim önerimiz şudur" gibi bir yaklaşım ortaya koymalarının doğru olmayacağını ifade eden Çelik, "Bu üç tarafın diyaloğu ile varılacak bir mutabakata bakar." dedi.

Reklam
Reklam

Türk-İş Başkanı'nın kıdem tazminatıyla ilgili "Eğer getirilirse, böyle bir şey dayatılırsa 1 milyon 300 bin kişiyi toplarız" şeklindeki açıklamasına ilişkin görüşleri sorulan Çelik, "Bununla ilgili bir gündem yok. Bakanlıkla diğer gruplar arasındaki görüşmelerle yeri, zamanı geldiğinde varılacak bir sonuç." değerlendirmesinde bulundu.

- "Nihai bir çerçeve ortaya çıktı diyebileceğimiz bir durumda değiliz"

Bir gazetecinin, "İnfaz düzenlemesi ile ilgili AK Parti ve MHP arasında bir görüş ayrılığı mı var, özellikle suçların kapsamı konusunda? AK Parti'nin infaz düzenlemesi hala geçerli mi? Hazır olduğu belirtiliyor, bütçe görüşmesinden sonra Meclise sunulacağı ifade ediliyor, son durum nedir? Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Bahçeli'nin görüşmesi olur mu?" sorularına ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında yüz yüze ve telefon görüşmesi konusunda bir sıkıntı olmadığını dile getirdi.

İhtiyaç duyulursa bu konuda veya başka konularda görüşme trafiğinin sonuna kadar açık olduğunun altını çizen Çelik, Cumhur İttifakı'ndaki güçlü dayanışmanın devam ettiğini söyledi.

Reklam
Reklam

İnfaz düzenlemesiyle ilgili Cumhur İttifakı'nın bu konuları değerlendirdiği bir mekanizması olduğunu, bu mekanizmanın halen çalıştığını, partideki ve Adalet Bakanlığındaki çalışmaların devam ettiğini söyleyen Çelik, "Dolayısıyla o noktada 'nihai bir çerçeve ortaya çıktı, bu nihai çerçeve somutlaştı ve dosya kapandı' diyebileceğimiz bir durumda değiliz. Çalışmalar devam edecek, bu kendi içerisinde evrilecek. Arkadaşlarımız da kendi aralarında görüşmeye devam edecekler. Dolayısıyla Cumhur İttifakı açısından bir sorun söz konusu değil burada. Bununla ilgili çalışma, hem Partideki hem Bakanlıktaki hem de Cumhur İttifakı'nın kendi çalışması tamamlandığı zaman zaten ilgili sonuçları sizlerle paylaşırız." dedi.

(Sürecek)