AK Parti Kütahya Milletvekili İdris Bal, “Gezi Parkı olayları ile sanki birilerine “Bakın Arap Baharı Türkiye’ye de geldi” mesajı verilmeye çalışılıyordu. Biz “Türk Baharı”nı 1946’larla, 1950’lerle yaptık. Biz kendi geçmişimizle ta o zaman hesaplaştık” dedi.
Kütahya’da katıldığı bir programda “Gezi Parkı” olaylarını değerlendiren milletvekili İdris Bal, “Ülkemizde son 15-20 gündür hakikaten önemli olaylar oldu, oluyor” diye konuştu.
Yaşananların demokratik hak çerçevesinde olmadığını, ortalığı yakıp yıkmanın demokrasi ile ifade edilemeyeceğini kaydeden Bal, “Yaşanan olayları bizler Kütahya’da çok fazla hissetmedik. Gerek Kütahya’nın sosyal dokusu gerekse de Kütahya Valimizin, Emniyet Müdürlüğümüzün ve ilgili arkadaşlarımızın gayretleri sayesinde çok ciddi olayların olmadığını biliyoruz. Ama ülkemizde çok ciddi olaylar oldu. Kısmen de olsa bu olaylar şekil değiştirerek devam ediyor. Öncelikle ne olduğundan önce demokrasiler kurullar ve kurallar rejimidir. Yani her isteyen, her istediğini, her yerde, her şekilde gerçekleştiremez. Gerçekleştirirse bu demokrasi olmaz, bu kaos olur, anarşi olur. Demokrasilerde hürriyetler başkalarının hürriyetlerinin başladığı yerde biter. Demokrasilerde ifade hürriyeti, örgütlenme hürriyeti vardır. Ama bunun şiddete başvurulmadan yapılması lazımdır. Tabi ki demokrasiler seçimlerden ibaret değildir. Seçimlerden sonra muhalefet, üniversiteler, düşünce kuruluşları, medya, sivil toplum örgütleri, bireyler fikirlerini, eleştirilerini, tepkilerini ortaya koyacaklarıdır. Bunu hukukun içinde, demokratik geleneklere uygun bir şekilde yapmak mecburiyetindeyiz. Eğer bu sınır aşılırsa bunu yapanlar “suçlu” durumuna gelirler.
“PROTESTOLAR DEMOKRASİ ÇERÇEVESİNDE KALMAMIŞTIR”
Türkiye’de yaşananların Türk Baharı” olamayacağını, Türkiye’nin geçmişiyle 1946 ve elllilerde yüzleştiğini kaydeden İdris Bal, “Türkiye’de yaşananların Arap Baharı ilekarşılaştırılmasının doğru olmadığını söyledi. Bal, “Taksim’de “çevreci” bir duyarlılıkla başlayan bir tepki vardı. Az sayıda insan vardı. Ama orada şu ya da bu şekilde bir hata yapıldı. Zaten bizim hata yapmamızı pusuda bekleyen illegal gruplar vardı. Ondan sonra olaylar şekil değiştirdi ve Türkiye’nin her yerine yayıldı. Artık mesele, ne yeşildi, ne Taksim’di ne de ağaçların sökülüp sökülmemesiydi. Mesele başta Sayın Başbakana, sonra AK Partiye, sonra hükümete, sonra devlete karşı bir protesto haline gelmişti. Gelebilir. Ama demokrasinin sınırları içerisinde mi kalmıştı? Hayır. Yakıp yıkmalar başladı. Başta devlet malları talan edildi. Sonra özel işyerleri, bankalar, araçlar yakılıp yıkıldı. Tüm bunlar yapılırken sanki birilerine şu mesaj verilmeye çalışılıyordu; “Bakın bu Arap Baharı Türkiye’ye de geldi.” Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Biz Türk baharını 1946’larla, ellilerle yaptık. Biz kendi geçmişimizle ta o zamanlarda hesaplaşmaya başladık. İşte o Arap coğrafyasındaki kardeşlerimiz, 50-60 yıl gecikmeyle bizim geçmişte yaptığımızı yapıyorlar. Eğer bizimkini karşılaştıracaksak Amerika’daki Wolf Strip olaylarına, Fransa’daki Kuzey Afrikalıların gerçekleştirdiği protestolara, Londra’daki olaylara benzetebiliriz” şeklinde konuştu.
“YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARDIK”
Yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğine vurgu yapan Milletvekili Bal, “Bizler ifrat ve tefrit, yani iki aşırı uç arasına varıp gelmeyi seven insanlarız. Yani sokaktakilerin hepsini “illegal yapılanmanın içerisindekiler” olarak görmekte yanlıştır, hepsini “masum taleplerini ortaya koymaya çalışan insanlar” olarak görmek de yanlıştır. Olaylara dengeli bir bakış yapmak lazım. Daha önce bir televizyon kanalında konu ile ilgili görüşlerim sorulduğunda dedim ki ben siyasetçi olarak değil de bir akademisyen olarak olaylara baktığımda, Taksim Meydanı gibi halka mal olmuş alanlar için projeler hazırlanırken mini anketlerle, referandumlarla projeleri halka mal etmeye çalışmalıyız diye düşünüyorum demiştim. Alternatif projeler oluşturulur, halka götürülür, hangisini halk istiyorsa o yapılır. Dolayısıyla ciddi bir tepki de olmaz. Bunu ihmal etmiş olabiliriz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş, “Bundan sonra bir durağın yeri dahi değiştirilse halka soracağız” dedi. Bu çok güzel. Demek ki biz buradan ders çıkarmışız. Hayra vesile olmuş” dedi.
“AMAÇ ÜLKEYİ KALKINDIRMAKSA EL ELE VERMEYİ BİLMEMİZ LAZIM”
Hangi siyasi görüşe sahip olunursa olunsun herkesin Türkiye’nin kalkınması için el ele vermesi gerektiğini söyleyen Bal, “Bu olaylarda Başbakanımızın, hükümetimizin, partimizin yıpratılmaması adına herkesin dersler alması gerekiyor. Bu ulusal bir meseledir. Siyasetçilerimizin hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun bu yaşananlardan siyaset devşirmeleri doğru olmaz. Buna siyaset üstü bakmamız lazım. Eğer bundan siyaset devşirmeye çalışırsak bu hepimize zarar verir. Ben siyasete şöyle bakıyorum. Siyasi görüşler farklı olabilir, ama metotlar, araçlar farklıdır. Amaç ülkeyi kalkındırmaksa, geleceğe taşımaksa bu tür meselelerde el ele tutuşmasını bilmek lazımdır. Yurt dışından bize bakışı hepimiz gördük. Maalesef bazıları Osmanlıyı hasta adam olarak gördükleri gibi bize de öyle bakmaya çalışıyorlar” şeklindeki ifadeleri kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz