Akın Öztürk kimdir?

Akın Öztürk kimdir? Darbe girişimi soruşturmasında tutuklanan Tuğgeneral Akın Öztürk ifadesinde, darbeyi engellemeye çalıştığını ifade etti. TSK'nın açıklamasında da Öztürk'ün ifadelerine yer verildi.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından telaffuz edilen isimlerden biri de Orgeneral Akın Öztürk oldu. Gece yarısında başlatılan kalkışma hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura üyesi Orgeneral Akın Öztürk hakkında vatana ihanet suçundan işlem başlatıldı. Vatana ihanetten yargılanacak olan Akın Öztürk kimdir sorusunun yanıtı vatandaşlar tarafından merak edilmeye başlandı. Akın Öztürk ifadesinde darbe girişiminde bulunmadığını, aksine darbeyi önleme için emir komutadan gelen talimatları yerine getirdiğini belirtti. Akın Öztürk'ün ifadesinin tam metni ve Akın Öztürk kimdir sorusunun yanıtı haberimizin devamında yer almaktadır.

Reklam
Reklam

Darbe teşebbüsünün engellenmesinin ardından DHA'ya açıklamalarda bulunan Akın Öztürk, "Yüksek Askerî Şura üyesi olarak milletinin emrinde olan ben Hava Orgeneral Akın Öztürk; kalkışma başladıktan itibaren kısa süre içerisinde bulundukları yere ulaşarak sürekli bir şekilde Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile birlikte hareket ettim ve yanında bulundum. Milletimizi ve demokrasimizi hedef alan bu darbe girişiminin hiçbir aşamasında yer almadığım gibi, ülkemiz açısından en az zararla atlatılabilmesi için elimden geleni yaptım. Hava Kuvvetleri Komutanı Hava Orgeneral Abidin Ünal'ın isteği üzerine faillerle bizzat münazara ederek bir an önce hatalarından dönmeleri için gayret sarf ettim." ifadelerini kullanmıştı.

Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk, darbe girişimi soruşturması kapsamında ters kelepçe ile gözaltına alındı. Bu sırada görüntülenen Öztürk'ün vücudunun pek çok yerinde yara izleri bulunduğu gözlendi. Öztürk, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde sorgulamasının ardından tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edildi.

Reklam
Reklam

Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) 21 Temmuz 2016'da yapılan açıklamanın Orgeneral Akın Öztürk'ün ifadesindekilerle uyuşması dikkat çekti. TSK'dan yapılan açıklamada, "Ayrıca Hv.K.Komutanı Ankara’da AKINCI Üssü lojmanları bölgesinde bulunan Orgeneral Akın ÖZTÜRK’ü arayarak kendisine 4’üncü Ana Jet Üssü AKINCI’dan kalkan uçakların yasa dışı olduğunu, ivedilikle AKINCI’ya giderek oradaki kalkışmada bulunanları ikna etmesini istemiştir." ifadelerine yer verildi.

AKIN ÖZTÜRK KİMDİR?

Akın Öztürk, 21 Şubat 1952'de Gümüşhane'ye bağlı Çamlıköy'de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Erzincan'da tamamlayan Akın Öztürk, 1970 yılında Hava Harp Okulu'na girdi. 1973 yılında buradan teğmen rütbesiyle mezun olan Öztürk, 1975 yılına kadar 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığında jet pilotu eğitimini ve 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığında F-100 uçaklarında harbe hazırlık eğitimini tamamladı. 1975-1981 yılları arasında 7’nci Ana Jet Üs 172 Filo Komutanlığında F-100 ve F-4 uçaklarında Kol Uçucusu olarak görev yapan Öztürk; 1981 yılında atandığı 1’inci Ana Jet Üs Komutanlığında ise 1985 yılına kadar 111’inci Filo Komutanlığı Kol Uçucusu ve Üs Standardize ve Kıymetlendirme Kısım Amirliği görevlerinde bulundu. 1985 yılında Hava Harp Akademisi'ne giren Akın Öztürk, 1987'de mezun oldu. Ardından Kurmay Subay olarak atandığı 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığında 1989 yılına kadar Standardize ve Kıymetlendirme Subayı ve Filo Eğitim Subayı olarak görev yaptı. 1989 yılında F-16 uçağına geçiş yapmasının ardından 1989-1991 arasında 4’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı 141’inci Filo Harekât Subayı ve 1991-1993 yıllarında 141’inci Filo Komutanı olarak görev yaptı.

Reklam
Reklam

1993-1996 yıllarında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanlığında Yurtdışı Kurs Plan Subaylığı ve takiben Uçuş Eğitim Şube Müdürlüğü görevlerinde bulunan Ali Öztürk, 1994-1995 yıllarında, NATO kapsamında icra edilen Uçuş Yasağı Harekâtı (Operation Deny Flight)’na Kıdemli Milli Temsilci olarak katılmıştır. 1996-1998 yıllarında Türk Silahlı Kuvvetleri Tel-Aviv Askeri Ataşesi olarak görev yaptı, 1998-2000 yılları arasında ise 6’ncı Ana Jet Üs Harekât Komutanlığı görevini üstlendi.

Akın Öztürk, 200 yılında Tuğgeneralliğe terfi etti. 2002 yılına kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanlığı görevini yürüten Öztürk, 2002'de ise 9'uncu Ana Jet Üs Komutanlığı görevine getirildi. 2004 yılında ise Tümgeneral oldu. Sırasıyla 5 Ağustos 2004 tarihinde 2’nci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığına, 30 Ağustos 2006’da 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığına, 30 Ağustos 2008’de Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevlerine atandı. 2009 yılında Korgeneralliğe terfi ederek 2009-2011 yılları arasında 2’nci Hava Kuvveti Komutanlığı, 2011-2013 yılları arasında Hava Eğitim Komutanlığı görevlerinde bulundu. 2013 Yüksek Askerî Şura Kararları ile Orgeneralliğe terfi ederek 22 Ağustos 2013 – 14 Ağustos 2015 tarihleri arasında 30’uncu Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan Orgeneral Akın Öztürk, 2015 yılı Yüksek Askerî Şura kararları ile Yüksek Askerî Şura üyeliğine atandı.

Reklam
Reklam

Orgeneral Akın Öztürk, 43 yıllık uçuş hizmeti boyunca F-16, F-4, F-5, F-104, F-100, EUROFIGHTER, JAS 39, T-38, T-37, KT-1T, T-33, T-34, T-41, SF-260, G550, GULF-IV, CIT-VII, CN-235, KC-135, A400M, E-7T, UH-1H, AS-532, T-129 ATAK ve HÜRKUŞ uçakları başta olmak üzere 30 farklı tipte 5800 saat uçuş gerçekleştiren Orgeneral Akın Öztürk, 15 Temmuz 2016'da Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki FETÖ yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sırasında gündeme geldi.

AKIN ÖZTÜRK'ÜN İFADESİNİN TAM METNİ

"Ben 15 Temmuz 2016 günü gerçekleşen Askeri darbeyi planlayıp yöneten bir kimse değilim. Bu askeri darbeyi kimin planlayıp yönettiğini bilmem. İzmir'de ki noter işlerim dolayısıyla gidemedim. Ben İzmir'de noter işleri yaptırdığımı ispat edebilirim. İzmir'de saat 11:30 civarında noter işlerim bitti. Sonra saat 13:30 sıralarında Ankara'ya askeri uçakla yanımda Kara Kuvvetleri Komutanı ile birlikte geldim. Doğrudan torunlarımı görmek için Akıncı üssüne gittim. Ben Akıncı Üssü'ndeki lojmanda akşama kadar vakit geçirdim. Akıncı üssünde mutat uçak iniş ve kalkışları oluyordu. Devamlı hareketlilik olduğu için ben önce bir şey farketmedim. Düğün sahibi Mehmet Şanver'i aradım. Tebrik ettim. Bir süre sonra o da beni tekrar geri aradı. Uçakların alçak uçuş yaptığını, ne olduğunu sordu. Televizyonda alt yazı geçtiğini söyledi. Bende bu sırada televizyonda gelişmeleri izliyordum. Hava Kuvvetleri Komutanı da bu düğünde idi. Beni aradı ve uçuşların Ankara'da alçak geçiş yaptığını, bu duruma müdahale et dedi. Bende bunun üzerine üs komutanlığına telefon ettim. Görüştüğüm kişi üs komutanı ve misafir olarak orada bulunan Kubilay Selçuk'tu. Genelkurmay Başkanı'nın da üste olduğunu söyledi. Bende hemen yanına gittim. Ben yaklaşık 5 dakika içerisinde Genelkurmay Başkanı'nın yanına gittim. Benim oraya gittiğimde hava kararmıştı ancak saatin kaç olduğunu bilemiyorum.

Reklam
Reklam

Ben üsse vardım. Bir oda içerisinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral Mehmet Dişli ile birlikte çay içiyordu. Bana 'Bunlar bu işi yaptılar, bunlarla konuş ikna et' dedi. Ben onlarla konuşmaya başladım. Bu sırada İstanbul'da tankların üzerine insanlar çıkmıştı. Üste oda içerisinde televizyon açıktı. Bunları görebiliyordum. Kubilay Selçuk ve Mehmet Dişli'ye darbenin başarılı olamayacağını, demokratik kurumların işlediğini, halkın bu işe tepki gösterdiğini anlatıp ikna etmeye çalıştım. Kendilerine itiraz ettikçe bağırıp çağırdım. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanını da onları ikna etmeye çalıştı. 3-4 kez bunları tekrarladım. Benim onlara emir verme yetkim yoktur. Ancak bir büyük olarak, Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal'ın isteği üzerine onlara telkinde bulunup ikna etmeye çalıştım. Bu sırada soyadını bilmediğim Ömer isimli bir Amiral'de oraya geldi. Benim telkinlerim sonuç verdi. İkna oldular. Yeni uçak üsten havalanmadı. Havadakilerin görevleri devam etti. Üsse dönen uçaklar bir daha gönderilmedi.

Reklam
Reklam

Ben bu ikna sürecinin ne kadar bir zaman sürdüğünü bilemiyorum. Sonunda onlar ikna olunca Genelkurmay Başkanı, Başbakanla görüştü. Bana 'Sen burada kal, bunları iyice ikna et', dedi. Daha sonra helikoptere binip Başbakanlığa gitti. Sabah erken saatlerdi fakat saatin kaç olduğunu bilmiyorum. Ben üste bir saat kadar daha kaldım. Her şeyden emin olduktan sonra helikopter ile Başbakanlığa gidecektim. Helikoptere bindim ancak bu sırada hava da başka uçak ve helikopterler vardı. Bana havadaki uçaklardan ateş açıldı. Üsse geri döndüm. Bir süre sonra üsten helikopterle ayrılmak için teşebbüste bulundum. Bacağımdan yaralandım. Beni yaralayan mermilerin uçaklardan açılan ateş sonucu mu yoksa yerdeki birliklerden mi açıldığını bilmiyorum.

Ben üste geri döndüm. Bu sırada Mehmet Dişli ile irtibat halinde idim. O Genelkurmay Başkanı ile birlikte helikoptere binip Başbakanlığa gitmişti. Kendisi ile cep telefonu üzerinden irtibat halindeydim. Daha sonra Genelkurmay 2. Başkanının üste olduğunu öğrendim. Onun bulunduğu odaya gittim. Gözleri bağlıydı. Gözlerini açtım. El ve ayakları bağlıydı, çözdüm. Onunla birlikte helikoptere binip üsten uzaklaşamadık çünkü hava da uçaklar dolaşıyordu. Uzun süre üste kaldık. Üste başka bir yerde Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal ve diğer generallerin bulunduğunu bu sırada öğrendim. Önce Abidin Ünal'ı ziyaret ettim. Yaklaşık 10 kadar general üste tutuluyordu. Abidin Ünal'ı koruması için başına iki nöbetçi koydum. Daha sonra Yaşar Güler'e gidip bunları anlattım. Yaşar Güler, Özel Kuvvetler Komutanı ile görüştü. Onun üsse geldiğini söyledi.

Reklam
Reklam

Yaklaşık 2-3 saat kadar bekledik. Özel Kuvvetleri Komutanının gelmesi gecikti. Çevrede birçok yere bakıp döndüğü için geç kaldı. Ayrıca olay yerine Yaşar Güler askeri savcıları çağırdı. Askeri Savcılar olay yeri tespitine başladı. Ben üste Fahri Kasırga, Kara Kuvvet Komutanı, Kurmay Başkanı, Emir Subayı ve Özel Kalem Müdürü'nün de orada olduğunu öğrendim. Bu sırada Özel Kuvvetler Komutanı Albay Murat üsse girip Fahri Kasırga ve Kara Kuvvetleri Komutanını kurtardı. Kara Kuvvetleri Komutanını onun çıkarıp çıkarmadığını tam olarak bilemiyorum. Yaşar Güler, yanıma alıp önce Hava Kuvvet Komutanı Abidin malın bulunduğu yere gittik. Daha sonrada misafirhanede tutulan Hava Generallerini kurtardık.

Daha sonra Yaşar Güler ile birlikte arkamızda başka bir araçta Abidin Ünal olduğu halde Hava Kuvvetleri Komutanlığına geldik. Biz Abidin Ünal ile birlikte karargahta kaldık. Yaşar Güler evine gitti. Benim hakkımda çeşitli iddialar çıktığı için bu iddiaları yalanlamak için bir basın bildirisi hazırladım ve bunu yayınladım. Daha sonra bende evime gittim. Beklemeye başladım. Beni gelip alacaklarını düşünüyordum. Gece saat 01:30 sıralarında Merkez Komutanı beni gözaltına aldı. Daha sonra emniyet ekiplerine teslim edildim. Benim bu darbeye iştirak etmediğime dair Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve orada bulunan diğer havacı generaller tanıktır. Dinlenmelerini isterim.

Reklam
Reklam

Ayrıca paralel yapıya karşı mücadele eden kişilerden biriyim. Bu konuda da Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Sivil Emekli Hava Pilot Yarbay Mehmet Yıldırım, Emekli Astsubay Cahit Demirbüken ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan dinlenebilir. Hakan Fidan'a Etimesgut Hava Hastanesi Başhekimliğinden gelen listeyi elden verdim. Araştırıp sonucunu bildirmesini söyledim. Ben ordu içerisindeki paralel yapı ile mücadele etmek için elimden gelen gayreti gösterdim.

Benim tecrübelerime göre bu askeri darbeye teşebbüsü paralel yapının gerçekleştirdiğini düşünüyorum ancak bu işi TSK içerisinde kimin organize edip gerçekleştirdiğini kestiremiyorum. Benim bu konuda herhangi bir bilgim yoktur. Beni atama listesinde Genelkurmay 2. Başkanı olarak göstermişler. Ben gerçekte Genelkurmay 2. Başkanından kıdemliyim. Ben bu yapıya yönelik çok mücadele ettim. Hava Kuvvet Komutanlığım döneminde bu yapıdan olduğu için birçok kişiyi Hava Harp Okullarına almadım. Hatta İzmir Casusluk olayının olmadığını, konunun bir fuhuş konusu olduğu ile ilgili birçok faaliyette bulundum. TSK milletin bir kesitidir. TSK öğrenci seçim aşamaları çok sıkı yapılmaktadır. Buna rağmen yine de sızmalar gerçekleşmektedir. TSK içerisinde ve Hava Kuvvet Komutanlığı içerisinde bu yapıdan kaç kişi olduğunu bilmiyorum.

Askeri darbe girişimi güçsüz bir Türkiye isteyen yabancı misyonların işi olabilir. Pensilvanya'daki kişinin emir verip bu işi yaptırabilecek gücü yoktur. Bu olayda paralel yapı kullanılmış olabilir. Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral Mehmet Dişli ile bu askeri darbeyi neden yapmaya çalıştıkları konusu ayrıntılı konuşmadım. Ne maksatla bunun yapıldığını bilmem. Ben Genelkurmay Başkanı'nı gördüğümde kendisinin boynunda yara izleri vardı. Ben şuan yorgunum, ilerde daha ayrıntılı beyanda bulunabilirim, dedi. Ben bu işin içerisinde yer alan generallerle tek satır konuşmadım. Bu da benim iştirak etmediğimi gösterir."