Bana kalırsa bugün AK Parti’nin en büyük riski, dışarıdan gelen tehditlerle ilgili değil, içindeki AKP’liler ve onların işbirlikçileridir.
Bunlar bilinmiyor değil. Bilinmemesi mümkün değil. İşin ucu gruba, parti üst yönetimine, hatta bakanlar kuruluna gelip dayanıyor. Üst düzey bürokratlara gelip dayanıyor.
Bu satırlar Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'a ait...
Dilipak'ın Akit'te yayımlanan "'Abla'lar işbaşında!" başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:
"(...) Herkesin bildiği örgüt içinde yer almış isimler hâlâ ortalıkta dolaşıyor. Bu da kahreden ve zihinleri bulandıran bir başka gerçek. Bu alçaklar, mecliste, parti üst yönetiminde birileri ile hâlâ kumpas kuruyorlar, ortaklık yapıyorlar, oğlu, enişte, kayınbirader malı götürüyorlar.
Suçsuzların aklanması kadar suçluların cezalandırılması da gerek. Ve bunu yaparken, tepeden başlamak, yakın çevreden başlamak gerek. Bakın bu sorun çözülmüş değil.
Geçenlerde Antalya, Adana, Çankırı seyahatlerim oldu. Sadece burası değil. Gittiğim yerlerin en az yarısında sorun var. Şuyu bulmuş bir sürü iş var. Bakın bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir. Bu sorunların en kısa sürede çözülmesi ve gerçeğin ortaya çıkartılması gerek. Söylenti kargaşanın kız kardeşidir.
Bana kalırsa bugün AK Parti’nin en büyük riski, dışarıdan gelen tehditlerle ilgili değil, içindeki AKP’liler ve onların işbirlikçileridir.
Bunlar bilinmiyor değil. Bilinmemesi mümkün değil. İşin ucu gruba, parti üst yönetimine, hatta bakanlar kuruluna gelip dayanıyor. Üst düzey bürokratlara gelip dayanıyor.
Geçen gün FETÖ’nün mahrem yapılanmasındaki ‘ankesörlü telefon’ soruşturmasında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 5 bin civarında ‘kripto’ askeri tespit etti. Savcılık, ‘şüpheli’ listesindeki askerlerin isimlerini Genelkurmay Başkanlığı’na bildirdi.
Bakın aynı durum, diğer kamu kurumlarında ve siyaset dünyasında da var. Hani şu emniyetteki kadro fazlası emniyet müdürlerinin emekli edilmesi hikâyesi var ya, 15 Temmuz öncesi bu tasfiyeyi yapan kurul üyelerinin neredeyse tamamı bugün içeride, sanık ya da görevden el çektirildi. O gün onlar, kendi önlerinde engel gördükleri ne kadar kişi varsa hepsini tasfiye ettiler ve bugün hâlâ onlar göreve iade edilmiş de değiller, hem de bugün o kadrolar boşalmış olsa da.
Bu hainlerin büyük bir bölümü, içeriden birileri ile kol kola girdiler. Tehdit, şantajdan tutun da, ortaklık ilişkilerine kadar her yolu deniyorlar. En üst derecede birileri ile iş kotarıyorlar.. Ve hâlâ sistem içinde etkinler.. Bu iş böyle devam edemez..
Bakın FETÖ’de birilerine dokunulmuyor, dahası onları hâlâ imtiyazlı konumdalar. Tamam, tutuklamalar, görevden almalar devam ediyor, ama dokunulmayan birileri de var. Öte yandan bir takım sıradan kişiler FETÖ’cülükle suçlanıyor. Bankanın müdürü dışarıda, bankada 3-500 liralık hesabı olanlara soruşturma açılıyor.
Bu durumdan biz hepimiz sorumluyuz, gazetecisi, polisi, savcısı, hakimi, istihbaratçısı, belediyeler, bakanlıklar, YÖK, iş dünyası, sorumluluğu yukarıya, ya da bir başkasına yıkmak kolay, ama bu şekilde sonuca ulaşamayız. Tamam, Türkiye’nin 40 tane gailesi var, ama bu mesele sıradan, basit bir mesele değil. İçeriden adam kaçırmaya yönelik kumpaslar konusunda dikkatli olunması gerek. Bu işi aracılık eden kim olursa olsun, FETÖ’cüler gibi aynı şekilde muameleye tabi olması gerek.
Bakanlıklar, belediyeler ve teşkilat ilk temizlenmesi gereken yerler.(...)"