7 Haziran 2015'te gerçekleştirilecek Genel Seçimler öncesinde Mynet Haber, partilerin milletvekili adaylarını konuk ediyor. Seçimler öncesinde dikkat çeken sıradışı adaylardan biri de AKP Mersin Milletvekili Adayı Muhsin Kızılkaya... Gazeteci, yazar, çevirmen ve reklamcı Muhsin Kızılkaya, AKP'nin Kürt kökenli milletvekili adaylarından biri. PKK tarafından tehdit edilen ve bu sebeple 4 yıldır polis korumasında dolaşan Muhsin Kızılkaya, seçimler öncesine hem kendisini tanıttı, hem de hayallerini, yapmak istediklerini, kendi partisini ve rakiplerini değerlendirdi.
Muhsin Kızılkaya Röportajı
[
****](https://www.mynet.com/akp-milletvekili-adayi-muhsin-kizilkaya-ozel-roportaj-uzun-3319158-myvideo)
Mynet Haber'in sorularına yanıt veren Muhsin Kızılkaya, Ağrı olaylarını, CHP'nin 'Milletçe alkışlıyoruz' reklamını, Mersin'den aday olmasını ve merak edilen pek çok konuda görüşlerini açıkladı. İşte Muhsin Kızılkaya'ya sorulan sorular ve yanıtları:
Soru: Kamuoyunda Kürtlerin partisi olarak ilk akla gelen parti olarak HDP algılanıyor. Kürt kökenli bir aday olarak Siz neden Ak Parti’yi seçtiniz, sizi AK Parti'ye yakın hissettiren nedenler nedir?
Kürt olduğun zaman herkes HDP’li olacak diye bir şey yok. Etnik yapı üzerine kurulan partilerin şansı yok çünkü.. Partiler etnik yapılardan bağımsız, dini inançlardan bağımsız, siyasi fikir etrafında biraraya gelecek insanların oluşturduğu, memleketin gidişatıyla ilgili fikri olan topluluk demektir. Bütün Kürtler HDP’li olacak, bütün Türkler MHP’li olacak, peki geride kalanları ne yapacağız.
Neden Ak Parti’ye yakın hissediyorum çünkü Ak Parti bütün Türkiye’nin gidişatıyla ilgili fikri olan bir parti. HDP ise misyon partisidir, reaksiyon partisidir. Kürt meselesi ve dolayısya ortaya çıkan silahlı çatışma sonrasında oluşmuş olan bir partidir. Herhangi bir ekonomi, sağlık, dış politika, eğitime ulaşıma ait, bizi ikna edecek, beni ikna edecek bir fikri yok, o nedenle varlık sebeplerini kabul ederim ama içlerinde yer almam.
**Soru: Hakkarilisiniz ama Mersinden aday gösterildiniz, bu sizin seçiminiz mi partinin kararı mı, neden Mersin?**
Ben 52 yaşındayım hayatımın 20 yılı Hakkari, 30 yılı istanbulda geçti. 30 yıllık istanbulluyum. Çocuklarım burda doğdu, aslında İstanbul için başvuru yaptım. Ama parti beni Mersin’e uygun gördü. Şöyle bir şey oluşmuş eskiden hemşericilik ve yerellik ön plandaydı. Türkiye’de artık hemşericilik aşıldı, meselelere artık herkes ilke bazında global olarak bakıyor. Memleketimin her yeri Hakkari, her yeri İstanbul. İstanbul’da ne şartlar varsa onların hepsinin Hakkari’de olmasını, Mersin’de olmasını isterim. Mersin’i düşününce çok isabetli bir karar çünkü, Mersin kozmopolit bir şehir, Türkiye’nin karmasıdır, bileşenidir. Mersin tam Türkiye’nin ruhudur. Türkiye’de ne kadar çok renk varsa orda var, ne kadar çok inanç grubu varsa orda var, ne kadar hoşgörü varsa orda var, yoksa yok, dışa açılan kapılardan biridir.
Yörük Türkmenlerin, göçmen Kürtlerin şehridir, yerleşik halkın şehridir, Lübnan'dan göçmüş Hristiyanların şehridir, Alevi abdallarının şehridir, cemevleri, camiler, kiliseler hep beraber .
**DÜNYADA OLMAYAN MEZARLIĞI VAR**
En önemlisi dünyada olmayan mezarlığı var. Bir tarafında Hristiyanlar yatar bir yanında Müslümanlar yatar. Aynı kapıdan girersin, Ortada Musevilere ait bir bölüm ayrılmıştır.
Hoşgörülüğün, çok kültürlüğün şehridir. Benim yazar olarak öteden beri en çok düşündüğüm şeylerden bir tanesi. Bu çeşitlilikleri birlik içinde muhafaza edip büyütmek lazım. Çok renklilikleri elden geldiğince destekleyip büyütünce toplumun ne kadar renkli toplum olduğunu görürsün.
Camisinde ezan sesi duyulduğu, kilisede çanın sesi duyulduğu, cemevinde sazın sesinin duyulduğu bir şehirde çalışmak çok güzel olacak
**Soru: Adaylara baktığımızda şunu görüyoruz. Her partiden klasik siyasetçi anlayışının dışında daha renkli diyebileceğimiz sıradışı adaylar var. Önceki dönemlerde Meclis'teki kavgaları biliyoruz, laf atmaları, sataşmaları biliyoruz. Bu sene kadın adaylar da fazla. Bu çerçeveden bakınca TBMM'nin yapısı değişecek mi, siz farklı birşeyler yapacağınızı düşünüyor musunuz?**
Erkek egemen mecliste her zaman erkekler kavga çıkarır. Bu sene kadın ağırlıklı, ilk defa bu kadar çok sayıda kadın gelecek parlamentoya, bu da çok güzel. en azından yumuşatır o meclisi. Erkek egemen anlayış, dil yumuşar, erkekler kadınların olduğu yerde biraz daha dikkat ediyorlar maço dilden uzaklaşılır.
Ayrıca, 3 partide birer Ermeni aday var. AKP, CHP ve HDP’de var. HDP’de bir Ezidi aday var. CHP’de çok sayıda alevi aday var. Türkiye’nin bütün sesleri, renkleri eğer olursa bu meclise taşınacak. Genç bir aday profili olacak. Meclisi ne kadar demokratize eder, insanların gözündeki olumsuz imajı ne kadar ortadan kaldırır zaman içinde göreceğiz ancak ilk defa 12 yıllık AK Parti iktidarının yarattığı ortamdan mütevellit çok kültürlü, çok renkli çok sesli bir meclis haline gelirse ne güzel olur.
Bir Ermeninin kendini yalnız hissetmediği, bir Alevinin kendini öteki görmediği, bir Kürtün kendini horlanmış görmediği bir meclis çatısı. Bütün bu zenginlikleri biz meclise yansıtırsak bu memleketin diğer sathına da yayılacak bir hoşgörüye yol açabilir.
**HİÇBİRİMİZ DİĞERİNDEN DAHA HAİN DEĞİLİZ**
Bu topraklar kimsenin tekelinde değil, bu topraklar hiçbirimizin babasının malı değil, hiçbirimizin üzerine tapulu değil. Hiçbirimiz diğerimizden daha vatansever olmamalıyız, hiçbirimiz diğerimizden daha hain değiliz. Hiçbirimiz diğerimizden daha vatansever değiliz. Bunlar hiçbir partinin tekelinde olan kavramlar değildir. Birbirimizin vatanseverliğini sorgulamayalım, hain ilan etmeyelim. Herkes kendi çapında bu memleketin gidişatıyla ilgili fikri var ve bunu özgürce ifade edebilmeli.
**Soru: HDP’li siyasetçilerin bir iddiası var. Ak Parti'nin Kürt kökenli adayları seçilemeyecek yerlerden gösterdiği iddia ediliyor buna katılıyor musunuz?**
Hayır, Kürt kökenli, Türk kökenli diye meseleye bakıldığını zannetmiyorum. Daha önce de AKP’de Kürt bakanlar vardı. Orhan Miroğlu Mardin 1. sıradan adaydır. Ben Mersin 3.sıradayım. Diyarbakırdakiler birinci ve ikinci sıra hepsi Kürt. Bunu onlar kendilerine dert etmesinler. Onlar biz nasıl yüzde 10 barajını aşacağız ona baksınlar. Siz hala 20-30 yılda insanlara kendinizi anlatamamışsanız, yüzde 10 barajını aşacak noktaya gelmemişseniz kendinizi sorgulayın. Bir fikriniz olsun, o fikirle demokrasiyi getirin
**Soru: HDP'nin bu seçimde de barajı aşamayağını mı düşünüyorsunuz?**
Ben barajı aşmalarını isterim. Hiçbir grubun hiçbir fikrin, hiçkimsenin meclis dışında kalmasını istemem. Bunu demokratik ortam içinde dile getirsinler. Aşarlar mı aşmazlar mı bu teknik bir şey. Öngörüde bulunmak istemiyorum ama işlerinin zor olduğunu biliyorum. Çünkü, Türkiye partisiyiz, şiddeten uzak partiyiz şiarıyla yola çıktılar. Bunu göstermeleri gerekiyor. Şiddete başvuranların yanlış bir şey yaptığını hissettikleri anda çıkıp bunu hep beraber protesto etmeleri gerekiyor, aralarına mesafe koymaları gerekiyor
Şu ana kadar bu konuda başarılı olamadılar.
**Soru: AK Partinin oy oranı ne kadar tahmin ediyorsunuz?**
Seçime 2 ay var. Bu 2 ay sürede dengeler değişecek. Şimdiye kadar yapılanlar spekülasyon mahiyetinde. Yüzde 45-50 bandında durduğunu görüyorum.
**Soru: Sizin bir yönünüz de reklamcılık. CHP’nin en son hazırladığı 'milletçe alkışlıyoruz' reklam kampanyası var. Bir reklamcı ve AK parti adayı gözüyle bu reklamı nasıl buldunuz?**
Trafo ve kedi metaforu ilk başta insanlara sevimli gelir. Böyle partilerin bu metaforu kullanmasının şöyle bir tehlikesi var. Kedi uzanamadığı ciğere de mundar der. Kediyle ilgili bir şey yaptığınızda yan tarafları da düşünmek lazım. CHP şu an tamemen kedi pozisyonunda hiçbir zaman iktidare yanaşmadığı için o anlamda kedi metaforu doğru değil. Milletçe alkışlıyoruza gelince bence çok güzel. AK Partinin 13 yılda yaptıklarını alkışmaları çok güzel. Toplum alkışı haketmiş bir icraatle karşı karşıya. Ama millet kelimesi CHP'ye yakışan bir kelime değil. Kullanması yanlış onlar ulus der. Onun yerine uluşça alkışlıyoruz demesi lazım. Ulusça alkışlıyoruz deselerdi de bu da onları küçültürdü. Ama kimse kendine ulus demez, millet der. Millet kavramı çok sosyal demokrat kavram değil, onların sevdiği ve kullandığı bir kelime değli, parti politikası açısından yanlış değil.
**Soru: Ağrı olayı gündemde. Ak Parti dışındaki siyasetçiler bunun seçim öncesi bilinçli bir şekilde yapıldığını, askerlerin orda bırakıldığını savunuyor. Sizin yorumunuz nedir. Bu olayların seçim öncesi döneme denk gelmesini nasıl karşılıyorsunuz?**
Askerler oraya niye gittiler sorusundan önce niye oraya silahlı adamlar geldi sorusunu sormak lazım. Halkın toplandığı, bahar şenliği yapıldığı yere silahlı unsurlar geldi. Buna mantıklı cevap bulursanız bunun üzerinden devlete istediğiniz kadar vurun.
Ama dersinizki orada silahlı unsur yoktu, bahar şenliği vardı, askerler geldi sivil halkın üstüne silah sıktı o zaman gidip Türkiye Cumhuriyeti'ni, ordusunu, hükümetini protesto edelim. Böyle bir şey yoksa sormanız gereken oraya niye silahlı insanlar geliyor. O zaman yapılması gereken operasyon yapan askerleri kınamak yerine silahlı unsurları kınamaktır.
**O HALKI ALNINDAN ÖPMEK LAZIM**
Sonrasıyla ilgili gelişmeler tam bir Türkiye hayali. Yaralı bir askeri kendi bulduğu bezlere çarşaflara koyarak taşıyan halk için yapacak tek bir şey var alnından öpmek. Bizim birliğimizi bütünlüğümüzü sağlayacak şey bu.
Yaralı askerin imdadına orada kendini dağdaki militanın yakını hisseden birinin yetişmesi. Bu nedenle bu ülkeden umut kesmiyoruz, bu yüzden beraber olmaya çalışıyoruz. İşin geri kalan kısmı şu. Barış isteyen barışı sonuna kadar savunan insanlar öncelikle silahtan uzak duracak , silahlı unsurları ülkenin dışana çıkaracaklar, silahlı unsurların tehdit aracı olduğu yerlerde barış tehlikeye girer. İşte bu tip provokasyonlara yol açar, sivil ölümlere yol açar. silahlı unsurlar halkın yaşadığı yerler dışına çıkarılmalı, bu demokratik seçim yarışı sadece sivil unsurlar arasında olmalıdır. Seçimi yürütülecek olan siyasi partilerdir halktır. İnşallah seçime kadar bunun önüne geçecek dirayet vardı.
**Soru: Seçim için belirlediğiniz bir slogan var mı?**
Evet, "inadına barış, inadına çözüm, inadına kardeşlik". Ben Mersin'e köprü yapmaya gitmiyorum. Aralarına husumet girmiş, husumet sokulmuş insanlar arasına köprü olmaya gidiyorum. Eğer kabul ederlerse iki halkında birbirinden farklı ne kadar unsur var hepsinin derdini kendi derdim biliyorum.
**"BANA AZILI PKK'LI DİYORLAR, HAİN DİYORLAR"**
Hiçbirin kelimesi beni incitmez, hiçbir MHP'linin benim için azılı PKK'lıdır demesi beni incitmez. PKK'lının azılı haindir demesi beni incitmez. Mersin'du şu an birtakım propagandalar yapılıyor.
Buraya PKK'lı aday getirildi diyor MHP'liler. HDP'liler ise hain getirildi diyor. HDP ve MHP'nin ilk ortaklaştığı yer Muhsin Kızılkaya karşıtlığı. Bu beni güçlendirir, ben kimsenin düşmanı değilim. herkesin dostuyum.
**Soru: Size PKK'lı diyorlar ama bildiğimiz kadarıyla siz bir yandan da PKK tarafından tehdit edilen birisiniz**
Tehditler başka yerlerden de geliyor. Şu anda 4 senedir polis korumasında dolaşıyorum. Milliyetçilik yalnızlık ideolojisidir, Kürt milliyetçiliği de Türk milliyetçiliği de. Tüm milliyetçilikler sadece birbirlerine karşı düşman görünürler ama aslında ortak buluştukları bir yer var. Ötekine karşı nefret, ötekine karşı düşmanlık. O yüzden hepsi benden uzak olsun. Türk milliyetçiliği de Kürt milliyetçiliği de. Bizi birlikte var edecek şey, hoşgörüdür, çok sesliliktir.
**MUHSİN KIZILKAYA KİMDİR?**
1963 Hakkari doğumlu. Gazeteci kökenli yazar, bir süre gazetecilik sonra da reklamcılık yaptı. Ardından BKM’de Yılmaz Erdoğanla beraber uzun süre çalıştı. Şu an Habertürk gazetesinde yazı yazıyor, tv programı yapıyor. Son olarak barış süreciyle ilgili oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti'nin Akdeniz Grubu'nda yer aldı. 2 çocuğu ve yayınlanmış 15 kitabı var.
![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/1562151/640xauto.jpg)