Akşam 9'dan sonra sakın yemek yemeyin! Kanser yapıyor

Geç saatlerde yemek yemeği sevenlere kötü haber Onkoloji Profesörü Gökhan Demir’den geldi. Kanseri, “kontrolden çıkmış biyolojik bir zeka” olarak nitelendiren Onkolog, son yıllardaki çalışmalara değinerek gece yemek yiyenlerde kanser riskinin arttığını söyledi. Prof. Demir, bu risk artışının mekanizmasını ise biyoritme bağladı.

Yaşam tarzı kanser oluşumunu önemli ölçüde etkiliyor. İdeal kiloyu korumak, düzenli egzersiz yapmak ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmak kanser riskini azaltıyor. Kanser ile bağlantılı bulunan yaşam tarzı alışkanlıklarına son yıllarda yenileri eklendi. Bunlardan biri kaliteli uyku. Gece çalışanlarda ve gece sentetik ışığa uzun süre maruz kalanlarda kanser riskinin arttığını gösteren çok sayıda bilimsel çalışma var. Örneğin; vardiyalı çalışan, hosteslik, hemşirelik gibi mesleklerde meme kanseri sıklığının arttığı biliniyor.

Reklam
Reklam

NTV'den Tülay Karabağ'a konuşan Medikal Onkolog Prof. Dr. Gökhan Demir, kanser riskini artıran çalışmalara konu olan bir diğer önemli başlığın da geceleri yemek yeme alışkanlığı olduğunu söyledi. Literatüre dikket çeken ve Haziran 2018’de yayınlanan bir makaleye işaret eden Prof. Demir, “Son yıllarda yaşam tarzı ile kanser arasındaki ilişkiyi gözler önüne seren yeni bir çalışma daha yayınlandı, o da özellikle geceleri yemek saati ile kanser riski arasındaki bağlantıyı ortaya koydu. Gece yemek saati ile uyku saati arasında 2 saatten az zaman olanlarda ve akşam yemeğini saat 9’dan sonra yiyenlerde kanser riskinin arttığı görüldü” dedi.

Kanserle mücadeledeki son gelişmeleri ve yenilikleri anlatan Onkolog Demir, “yemek, uyku, kanser” üçgenindeki ilişkinin, sirkadiyan ritim yani vücudun biyolojik saati ile bağlantılı olduğuna vurgu yaptı:

“GECE UYKUSUNDA ONARIM ENZİMLERİ VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ AKTİFLENİYOR”

“Vücudun biyolojik, sirkadiyen bir biyoritmi var. Bu biyoritim; gündüz yaşamak, gece uyumak üzerine programlı. Biz biliyoruz ki gece uykusunda vücudun onarım enzimleri ve bağışıklık sistemi aktifleniyor. Bağışıklığın ve onarım sistemlerinin gece aktiflenmesi ve bazı fizyolojik süreçlerin başlaması, vücuttaki hasarları geri döndürebiliyor. Biz bu biyolojik ritmi bozduğumuz, yani gece uyumadığımız, çok geç saatte yemek yediğimiz ve fizyolojiyi değiştirdiğimiz zaman kanser riskini de arttırıyoruz.”

Reklam
Reklam

Sirkadiyen ritim diye de bilinen, insan vücudunun biyolojik saatini inceleyen ve bunu kontrol eden moleküler mekanizmaları ortaya çıkaran ABD'li bilim insanları Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W. Young, 2017 Nobel Tıp Ödülü'ne layık görülmüştü.
Peki yemek yiyip yatınca vücutta neler oluyor ve mekanizma nasıl etkileniyor? Prof. Demir, mekanizmadaki değişikliği şöyle detaylandırıyor:

YEMEKTEN SONRA UYUMAK ONARIM SİSTEMLERİNİ DEVRE DIŞI BIRAKIYOR

“Yemekten sonra vücutta çok güçlü bir hormonal aktivite meydana geliyor. Sindirim sistemi enzimleri çalışıyor, insülin seviyesi artıyor, vücut biyolojik, hormonal, kimyasal olarak aktifleniyor ve sindirim olayı başlıyor. Yediğiniz besinin eritilme süreci tamamlandığında uykuya geçmelisiniz ki uykudaki onarım ve koruma sistemleri aktiflensin. Ama yemek yedikten sonra uykuya geçerseniz vücuttaki o onarım ve koruma sistemleri yeterince devreye giremiyor. Yani, sindirim işlemi tamamlandıktan, aktifleşmiş hormon ve enzimler tekrar normal seviyeye geldikten sonra uyumak lazım. Halbuki yemek yer yemez uyumaya başlarsanız onarım sistemleri çalışamıyor çünkü sindirim süreci devam ediyor ve onarım olmadığı için gece uyumamış gibi oluyorsunuz.”

Reklam
Reklam

Gece sağlıklı uyumak, vücudun sadece kansere değil, birçok hastalığa karşı direncini artırıyor. Çünkü vücutta gündüz olan hasarlar genellikle gece uykuda onarılıyor. Büyüme hormonu uykuda salgılandığı için çocuklar uykuda büyüyor. Yara iyileşmesiyle ilgili sistemler gece uyurken aktifleşiyor ve vücut kendi kendini uyurken onarıyor. Onun için sağlıklı bir uyku sağlıklı bir yaşam için şart. Gece saatlerinde en az 7 saat uyumak, uyku hormonu melatoninin salgılanması için de karanlık ve sessiz bir ortamda uyumak gerekiyor. Yanı sıra bilgisayar ve cep telefonundan yansıyan ışığın da uyku kalitesini düşürdüğü unutulmamalı.

“RADYOLOJİK TARAMALARIN YERİNİ GENETİK-BİYOLOJİK TARAMALAR ALIYOR”

Gece yemek yeme ve uykunun kanser ile bağlantısını bu şekilde anlatan Prof. Demir, kanserin tanı ve tedavisindeki önemli gelişmelere de değindi. Kanser tanısının artık genetik-biyolojik tanıya doğru değiştiğini belirten Uzman, radyolojik taramaların yerini yavaş yavaş genetik-biyolojik taramaların aldığını söyledi, “Yani kandan elde edilen tümör DNA’sı, tümörün radyolojik olarak görüntü vermesinden önce yakalanabiliyor” diyerek şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

“Şimdi dünyada herkes kanser teşhisinde bunun üzerinde çalışıyor. Akciğer kanserinde, tümör hücrelerinin DNA’sı kandan izole edilerek, tümör radyolojik olarak görüntü vermeden, yüksek riskli gruplarda teşhisi yapılabiliyor. Kolon kanseri hastalarında ya da kanseri kontrol altına alınmış takipteki hastalarda dolaşan tümör DNA’sı tespit ediliyor, radyolojik tetkikten önce nüksü yakalamak mümkün olabiliyor. Özellikle kolon, akciğer ve meme kanserinde bununla ilgili önemli çalışmalar var. Çok sayıda bilim insanı, sirküle eden, dolaşan tümör DNA’sı ve dolaşan tümör hücresi tespit edilerek nüksün radyolojik tetkikten önce yakalanması üzerine çalışıyor.”

Son zamanlarda, daha önce over (yumurtalık) ve meme kanserinde kullanılan bazı ilaçların prostat kanserinde de etkili olduğunun görüldüğünü söyleyen Demir’in işaret ettiği bir diğer gelişme ise meme kanseri ile ilgili.

Anahtar Kelimeler: