Akut, Manisalıları Depreme Karşı Bilinçlendiyor

Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Manisa Temsilciliği, Marmara Depremi’nin 15. yıl dönümü nedeniyle kentteki reklam panolarını “O gün bu gün. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’ni unutma’ afişleriyle donattı.Arama Kurtarma çalışması gerektirecek her durumda ekiplerini ihtiyaç yerlerine yönlendiren AKUT, Marmara Depremi’nin yıl dönümünün yaklaştığı şu günlerde önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Temsilciliği olan her ilde vatandaşlara deprem bilinci aşılamak için çeşitli çalışmalar yürüten AKUT, Manisa’daki reklam panolarını ‘O Gün Bu Gün, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’ni unutma, depreme karşı bilinçlen’ afişleriyle donattı.Konu ile ilgili açıklama yapan Akut Manisa İl Temsilcisi Hakan Özcan, Marmara Depremi’nin hafızalardan silinmediğini belirterek: “ 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde, resmi kayıtlara göre 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi ise sakat kaldı. Deprem nedeniyle 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50 bin kişi hayatını kaybetti, ağır ve hafif 100 bine yakın insan yaralandı. 600 bin kişi deprem nedeniyle evsiz kaldı. Kriz süreci yeteri kadar doğru yürütülemedi. 1999 yılından bu yana çok şey değişmedi. Konutlar hala depreme dayanıksız, vatandaşlar deprem konusunda bilinçli değil. Marmara Depremi hala hafızalardan silinmedi, buna rağmen gerekli önlemler alınmıyor” dedi.Deprem öncesinde yapılması gerekenleri sıralayan Özcan: “Afet öncesinde yapmanız gereken çok şey var. Mutlaka bir acil durum çantanız hazır olmak zorunda. Acil durum çantasının içinde önemli evraklarınızın fotokopileri, pil, aydınlatma cihazı, radyo, su ve kuru gıda mutlaka olmalı. Çanta, en kısa sürede ulaşabileceğimiz bir yerde durmalıdır. Evimizde ya da ofisimizde eşyalar sabitlenmeli. Çoğu vatandaşın afet sigortası yok. Son yapılan istatistiklere göre deprem bölgesinin göbeğinde bulunmamıza rağmen %40’a yakın kişinin afet sigortası yapılmamış. Sigortamızı mutlaka takip etmeliyiz. Herhangi bir acil durumda toplanma bölgelerimizin önceden tespit edilmiş olması gerekiyor” diye konuştu.Deprem esnasında sakin olmanın hayat kurtardığını belirten Özcan: “Öncelikle sakin olmamız gerekiyor. Doğal afet durumlarında sakin olmak, kendinizin ve çevrenizdeki kişilerin hayatlarını kurtarmanızı sağlar. Deprem sırasında ortaya çıkan toz, insan vücudunu olumsuz bir şekilde etkiliyor. Kendimizi tozdan korumamız gerekli. Elimizin ulaşabildiği herhangi bir bez parçası ya da kıyafetimiz ile ağzımızı ve burnumuzu kapatmalıyız. Toz bulutu dindikten ve sakinleştikten sonra mutlaka kendimizi ve çevremizi dinlememiz gerekiyor. Eğer etrafımızda bizim gibi sıkışan insanlar varsa, onlarla iletişim kurmalıyız. Çünkü eğer onlar önce kurtulursa sizin yerinizi, siz önce kurtulursanız onların yerini söylersiniz. Kendimizi iyi hissettiğimiz zaman herhangi bir taş ya da demir ile etrafa vurmalıyız. Eğer düdüğümüz varsa, kısa kısa ses çıkartabiliriz. Etrafımızda dışarıya sesimizi duyuracak hiçbir şey bulamıyorsak kendimizi yormadan bağırmalıyız” dedi.Soma’da yaşanan maden faciasında kurtarma ekiplerinin koordine olamadığını ve maden işçilerine yaşama şansı verilmediğini öne süren Özcan, “Soma’da arama kurtarma ekiplerinin koordinasyonu konusunda kesinlikle iyi düşüncelerim yok. Bu iş başından sonuna kadar koordine edilemedi. Gelen arama kurtarma ekiplerini bile kontrol edemediler. İsteyen herkes elini kolunu sallaya sallaya içeri girebildi. Vatandaşlar bile gidebildikleri yere kadar gittiler. Orada sadece bir çizme ve bir kask bulmanız bile ben ’kurtarmacıyım’ diyerek içeri girmeniz için yeterliydi. Tüm bunlar oradaki kurtarma çalışmalarını da yavaşlatan sıkıntılardı. Zonguldak’tan gelen arama kurtarma ekibi alana geç ulaştı. Bu çok kötü ve negatif bir pozisyon. Bu tür olaylarda zamanla yarışıyoruz, zaman bizim için çok önemli. Madencilerin üzerlerinde taşıdıkları maske 45 dakikalık maskelerdi. Arama kurtarma ekiplerinin alana ulaştığı saati göz önünde bulundurursak, zaten madencilere yaşama şansı tanınmamıştı” şeklinde konuştu.